Çin, ABD'li hükümet yetkililerinin, dizindeki rahatsızlığın tedavisi için New York'ta bulunan Tibet'in sürgündeki ruhani lideri Dalay Lama ile görüşmesine tepki gösterdi.
Abone olÇin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, başkent Pekin'de düzenlediği günlük basın toplantısında, Dalay Lama'nın hangi sebeple olursa olsun bir ülkeyi ziyaret etmesine ve o ülkenin hükümet yetkililerinin ne şekilde olursa olsun onunla görüşmesine karşı olduklarını bildirdi.
14. Dalay Lama'nın "saf" dini bir figür olmadığını, "barışı" ve "şiddet karşıtlığını" vaaz eden bir figür de olmadığını, "din kisvesi altında Çin karşıtı ayrılıkçı eylemlerde bulunan bir siyasi sürgün" olduğunu savunan Sözcü Mao, görüşme nedeniyle Washington yönetimini protesto ettiklerini bildirdi.
Mao, ABD'nin bir hükümet yetkilisini "Tibet Sorunları Özel Koordinatörü" olarak görevlendirmesinin Çin'in iç işlerine müdahale olduğunu belirterek Tibet bağlantılı sorunların ağırlığını ve hassasiyetini anlayarak Dalay Lama ile herhangi bir temasta bulunmaktan kaçınılması ve onun "ABD'de siyasi ayrılıkçı faaliyetlerde bulunmasına izin verilmemesi" çağrısında bulundu.
ABD Dışişleri Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, Dışişleri Bakanlığının İnsan Haklarından Sorumlu Müsteşar Yardımcısı ve Tibet Sorunları Özel Koordinatörü Uzra Zeya ile Beyaz Saray İnsan Hakları Direktörü Kelly Razzouk'un Dalay Lama'yı tedavi gördüğü New York'ta ziyaret ederek görüştüğünü bildirmişti.
Zeya'nın, Başkan Joe Biden'ın Dalay Lama'ya acil şifa dileğini ilettiği ifade edilen açıklamada, ABD'nin "Tibetlilerin insan haklarının geliştirilmesine ve özgül tarihi, dilsel, kültürel ve dini miraslarının korunmasına" desteğini dile getirdiği aktarılmıştı.
Tibet'in ruhani lideri 89 yaşındaki Dalay Lama, Çin yönetimine karşı 1959 yılındaki başarısız ayaklanmanın ardından Tibet'i terk etmek zorunda kalmış, Hindistan'ın kuzeyinde sürgünde Tibet hükümetini kurmuştu.
Çin yönetimi, Tibet'in 700 yıldır kendi toprakları içinde bulunduğunu, Tibetliler ise ülkelerinin bağımsız olduğunu savunuyor.
Pekin, Dalay Lama'nın Tibet'te insan haklarının, dini ve kültürel yapının korunmasına yönelik taleplerini, siyasi ayrılıkçılığı hedeflediği gerekçesiyle reddediyor.