BIST 9.550
DOLAR 34,53
EURO 36,19
ALTIN 2.998,77
HABER /  POLİTİKA

Cindoruk'a rağmen 'evet' çağrısı

DP'li Dodurga Belediye Başkanı Bekir Kılıç ile Ortaköy Belediye Başkanı Ali Ergin, 12 Eylül'deki referandumda 'evet' diyecek..

Abone ol

Demokrat Parti (DP) Genel Merkezinin referandumdaki 'hayır' tavrına karşı olduklarını açıklayan DP'li Dodurga Belediye Başkanı Bekir Kılıç ile Ortaköy Belediye Başkanı Ali Ergin, 12 Eylül'deki referandumda 'evet' oyu kullanacaklarını açıkladı.

Zaman'dan Burçin Dokgöz'ün haberine göre referandum öncesi 'hayır' kampanyası başlatan DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'a parti içinden tepkiler sürüyor. Çorum'da DP'li Dodurga ve Ortaköy İlçe Belediye Başkanları düzenledikleri basın toplantısında 12 Eylül 2010 Pazar günü yapılacak olan referandumda parti kararına uymayacaklarını ve 'evet' oyu kullanacaklarını açıkladılar. Turgut Özal İş Merkezi Belediye Konferans Salonunda basın toplantısı düzenleyen Dodurga Belediye Başkanı Bekir Kılıç ile Ortaköy Belediye Başkanı Ali Ergin, 'evet' kararı sonrası Genel Merkez'in tutumuna göre gerekirse DP'den istifa ederek AK Parti'ye geçebileceklerini söyledi.

Dodurga Belediye Başkanı Bekir Kılıç, uzun süredir siyaset içerisinde olduğunu dile getirerek, "Dodurga ilçesinde 28 yaşında Anavatan Partisi kurucusu olarak başladığım siyaset yaşamım, 1989 yılında aynı partiden belediye başkanı olarak devam etmiştir. Dodurga halkının yoğun teveccühü ile iki dönem üst üste belediye başkanı olarak ilçeme hizmet ettim. 2009 yılı mahalli seçimlerinde ise Demokrat Parti'den belediye başkanı seçildim. Dodurga ilçemizin geçmişiyle neredeyse özdeşleşmiş olan siyasi hayatımda halkımın değerleri, ülkemin geleceği ve demokrasi çerçevesinde bir duruş sergiledim. Sağduyulu siyasetin hep yanında oldum. Bu ülkenin gelişmesi, özgürleşmesi ve demokratikleşmesi için atılan her adımı destekledim. Merhum Adnan Menderes ile başlayan Turgut Özal ile devam eden Türkiye'nin demokrasi yolculuğu ne yazık ki zaman zaman kazaya uğramıştır. Ülkenin demokratikleşmesini istemeyen, halkı adam yerine koymayan birileri hep farklı tezgahlarla toplumumuzda derin acılara sebep olmuşlardır. Tüm bu sıkıntıların arkasındaki karanlık perde bugün ortadan kalkmıştır." ifadelerini kullandı.

Bu anayasa değişikliğinin kimin özgürlükçü kimin baskıcı olduğunu ortaya koyduğunun altını çizen Kılıç, şöyle devam etti: "Bu ülkede özgürlüklerin ve demokrasinin mücadelesini veren Demokrat Parti, maalesef bugün 'hayır' grubunun içinde yer alarak kanaatimce bir yanlış düşmüştür. Tarihsel misyonumuza ters olan bu tavır, sayın Cindoruk'un partimizi ne hale getirdiğinin göstergesidir. Merhum Adnan Menderesi asanlarla aynı çizgide siyaset yapmam mümkün değildir. Genel seçimlerde kendi partisine oy vermeyenler terör örgütü ile aynı değirmene su taşıyanlar büyük bir gaflet içindedirler."

"DEMOKRASİ VE ADALET SAĞLAM BİR TEMELE KAVUŞACAK"

Ortaköy Belediye Başkanı Ali Ergin ise, bugüne kadar ülkemizde birçok anayasa değişikliği yapıldığını ve hepsinin de ayrı ayrı ihtiyaçlara cevap verebilmek için gerçekleştirildiğini söyledi. Mevcut anayasanın 12 Eylül darbesinin bir ürünü olduğunu, hak ve özgürlükleri kısıtladığını vurgulayan Ergin, "Bürokraside ve yüksek yargıda belirli bir zümreye imtiyaz sağlamıştır. Ayrıca darbecilerin korunması gibi mantık dışı bir maddeye yer verilmiştir." dedi.

Şu anda gündeme gelen ve referandum kararı ile darbecileri koruyan maddenin ortadan kaldırılacağını, yüksek yargının demokratikleşeceğini dile getiren Ergin, "Ülkemizde demokrasi ve adalet daha sağlam bir temele kavuşmaktadır. Ben Demokrat Parti'li bir belediye başkanı olarak bu anayasa değişikliği metninde milletin ihtiyaçlarını ve taleplerini buluyorum. Partimin neye ve niçin hayır dediğini anlayabilmiş değilim. Demokrat partinin kendi misyonunu inkar ederek CHP'nin peşine takılmasını ise içime sindiremiyorum. Baskıcı, seçkinci, darbeci olmak CHP'ye yakışabilir ama bizim sağduyulu kitlemize asla yakışmamaktadır. Bu seçimde 'hayır' demek, demokrat olarak aslımızı inkar etmektir. Gün kendimize gelme ve 'evet' deme günüdür. Türkiye'nin geleceğini darbeciler ve onların uzantıları belirleyemez. Çocuklarımızın aydınlık bir Türkiye'de yaşamaları için bütün gücümüzle 'evet' demeliyiz. Sesimiz ne kadar gür çıkarsa aydınlığın gücü o kadar artacaktır." değerlendirmesinde bulundu.