BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  GÜNCEL

Cinayette yuh dedirten gelişme!

Münevver cinayetindeki bu gelişme bir kez daha 'Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?' dedirtti. Kimbilir böyle daha kaç hata yapıldı...

Abone ol

Münevver Karabulut'a öldürüldükten sonra otopsi yapıldı. Kızın üzerinde sperm izi bulundu. Aylardır o spermin sahibi arandı. Binbir komplo teorisi üretildi. Ama gerçek en az bu cinayet kadar vahimdi: O spermler Münevver'e adli tıpta aynı masada otopsisi yapılan başka bir ölüden bulaştı.

İstanbul'da hunharca öldürülen Münevver Karabulut cinayeti, her geçen gün daha karmaşık bir hale geliyor. Katil zanlısı hala aranıyor. Genç kızın iç çamaşırında bulunan sperm izine yönelik Adli Tıp raporu 1 aydır bekleniyor. Bu gecikmeye ilişkin ortaya atılan iddia ise akılalmaz türden: 'Sperm izi, aynı masada otopsisi yapılmış başka bir kişiye ait.'

HİÇBİRİNE UYMADI

3 Mart 2009 günü vahşice öldürülen Münevver'in cesedi üzerinde yapılan otopside, boyun, yanak ve göğüs kısmında tükürük salgısı, iç çamaşırında sperm izi bulunmuştu. Hazırlanan rapor doğrultusunda firari zanlı Cem G.'nin babası, arkadaşları, Münevver'in kardeşi ve yakın çevresinden oluşan toplam 10 kişiden kan ile sperm örnekleri alındı. Numuneler DNA testine tabi tutuldu. Geçen ay, 4 kişinin DNA sonucu açıklandı. Örnekler hiçbirine uymadı. Geri kalan 6 kişinin sonuçları ise 1 aydır bekleniyor.

AYNI YERDE OTOPSİ YAPILAN ERKEĞE AİT

Kan örneklerinin sonucunu bekleyen Savcılık ve Emniyet aradan 1 ay geçmesine rağmen sonucu alamadı. İddialara göre, 'kalem ucu' büyüklüğündeki sperm izi, 10 kişiden hiçbirine uymamıştı. Bunun üzerine Adli Tıp görevlileri, hata yapmamak için kendi arşivlerini taradı. Ve iddiaya göre, sperm örneği bir cesede ait çıktı. Yani cinayette ikinci bir kişinin olduğu iddialarını güçlendiren sperm, daha önce aynı yerde otopsisi yapılan bir erkeğe aitti.

SAVCI EK RAPOR İSTEDİ

Ceset üzerindeki spermin başka bir cesede ait olduğunun anlaşılmasının ardından Adli Tıp Kurumu'nda büyük bir sessizlik hakim. İlk 4 kişinin tahlillerinin 1 haftada çıkmasına rağmen, 6 kişinin sonuçlarının 1 aydır hazırlanmamasının da görevlileri büyük sıkıntıya soktuğu öne sürüldü. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz'ın, Adli Tıp Kurumu'ndan ek bir rapor istediği öğrenildi. Yılmaz'ın Adli Tıp'a arşivlerin taranması için talimat verdiği ileri sürülüyor.