‘Çin Malı’ Kriz!
Karşılaşacağımız tablo tamamen ‘Çin Malı’! Yani bu sefer kriz Çin’de üretiliyor… Kısacası bu sefer ithal edilen şey, Çin Malı Kriz!
Çin borsası son üç günde %17’den fazla düşüş sergiledi.
Her ne kadar halen bir yıl önceki düzeyinden yüksekse de; bu sert iniş küresel algıyı ‘panik atak’ şekline getirmiş durumda…
Oluşan manzaranın temel nedeni ise ‘Çin ekonomik büyümesindeki yavaşlama’ olarak nitelendiriliyor.
‘Asya kaynaklı deflasyon süreci ve peşi sıra gelecek küresel kriz beklentisi’, bir kez daha iş işten geçiyorken, açık açık söylenmeye başladı.
2007 yılında %14 ve 2008 yılında %9,6 büyüme gösteren Çin ekonomisi için mevcut IMF büyüme tahminleri bu yıl için %6,8 ve 2016 için %6,3. Buna karşın çok sayıda uluslararası finansal danışmanlık şirketlerinden gelen veriler ise, Çin’deki büyümenin %5 civarında gerçekleşeceğine işaret ediyor. İşte bu negatif sapma, tedirginliğin temel sebebi olarak gösteriliyor…
Değerli okurlar,
Daha fazla veriler içinde ve teknik bilgilerde boğulmadan durumu özetlemeye ve analiz etmeye çalışalım… Çünkü bazen basite indirgemek ve öyle düşünmek gerek…
Çin’in kendi ekonomik sistemi içerisinde devlet temelli ve teşvike dayanan üretim hamleleri, sanayi kapasitesindeki hızlı artışla birlikte özellikle emtia ve enerji açısından devasa bir pazar yaratılmasına neden oldu. Küresel bazda, sayılamayacak kadar ülke, Çin’e gerçekleştirdiği emtia ve enerji ihracatı çerçevesinde önemli bir gelir kapısı elde etti. Gelinen noktada ise ABD’nin %17’lik katkısı mukayese açısından dikkate alınacak olursa, küresel büyümeye %30’dan fazla katkı sağlayan bir Çin ekonomisi meydana gelmiş oldu. İşte bu nedenle bu ekonomide yavaşlamanın doğrudan doğruya küresel bir krizin tetikleyicisi olacağı söyleniyor.
Örneğin ihracatının %28’sini Çin’e gerçekleştiren Avusturalya bu nedenle kaderini Çin’e bağlamış görünüyor. Veya Çin’e petrol ve petrokimya ihraç eden ülkelerin yaşayacakları gelir kaybı; dünya ekonomisindeki sıcak fonlarda önemli seviyede azalma riskini yaratıyor.
Şimdi gelelim işin doğasına…
Bu durum yeni mi gündeme geldi?
Önce ABD’de yaşanan deflasyon süreci ve para arzını artırma politikaları ve sonrasında AB’nin aynı sürecin içerisinden geçmesi…
Her ikisi için de yüksek borçluluk, balon fiyat oluşumu, faiz politikasında değişiklikler gerçekleşti…
Dünyanın üçte ikisinde yaşanan bu durum, ‘doğal olarak’ Çin’i etkileyecek ve benzeri yaşanacaktı!
Burada görülmesi gereken farklı bir manzara var…
Ekonominin sosyal yönü!
Yani ‘liberalleşme’…
Bu süreç çerçevesinde Yuan’ın özellikle Asya için rezerv ve emtia para birimi olarak kullanılması gerekliliği ön plana çıkıyor. Çin’in ise nihai gideceği durum bu ki, yaşanan devalüasyon sadece ekonomik ihtiyacın değil ileride kabul edilebilecek bir dalgalı kur sisteminin habercisi olabilir.
Diğer husus ise Çin içerisinde çalışan ve yöneten kesim arasındaki keskin ayrımın ortadan kaldırılmasının gerekliliğinin gün yüzüne çıkması. Hep hikaye misali anlatılırdı, hepiniz hatırlarsınız… Fabrika içerisindeki işçi evleri ve kampları… O zamanlar bunun bir gün patlamaya neden olacağı işaret edilirdi…
Şöyle hızlıca Çin kaynaklı göçmen işçi sorunlarını, göç sorunsalını, halkın fakirliğini ve yaşam koşullarındaki pahalılığı araştırmaya kalksanız sadece internette yüzlerce örnek bulabilirsiniz…
Şirket karları, ihracat, büyüme veya Pekin ya da Hong Kong’un şatafat durumu, asla Çin’in ekonomik refahının yansıması değil. Tam tersine, gelir paylaşımı sorunsalının bir göstergesi…
İşte o yüzden bugün Çin’de arama motorlarında ilk sırada yazılan soru: ‘Çin ekonomisi nasıl mahvedildi?’. Kimse mevcut yaşam koşullarından memnun değil gibi görünüyor… 2011’den beri işsizlik patlaması had safhada… Gayrimenkul fiyatları ciddi değer kaybı yaşıyor. Çünkü dünya tüketimine üretmeyi hedef edinen Çin, kendi iç talebini unutarak, gelir dağılımında oluşturduğu dengesizlikle zengin ile fakir arasındaki makası iyice açmış durumda… Ve bugün itibariyle dünya talebindeki düşüşün nedeni olarak önce ekonomisi yavaşlıyor ve sonrasında ham madde ticareti çerçevesinde bu durum tekrar dünyayı vuracağa benziyor…
Bu nedenle Çin’in kendi libarelleşme sürecini yaşayarak, ekonomik sisteminde önemli değişimlere gidebileceği beklentisi giderek artıyor…
Özet mi: Çin, hiç de insani olmayan koşulları bakımında yarattığı ucuz işgücüyle dünyayı kendisine çekti… Bu gelir pastasından dünyanın küçük bir kesimi yararlandı… Önce ABD, sonra AB sıralı yaşanan kriz dünya tüketiminde zayıflama yarattı… Bu durum Çin ekonomisinde büyümenin yavaşlamasına neden olarak şimdi dünyayı bir kez daha vurmaya hazırlanıyor…
Bunu yapan Çin mi?
Yoksa emtia fiyatlarının düşmesini arzu eden, veya petro-dolar sorunsalından çıkar sağlamayı hedefleyen bir kesim mi?
Karşılaşacağımız tablo tamamen ‘Çin Malı’!
Yani bu sefer kriz Çin’de üretiliyor…
Kısacası bu sefer ithal edilen şey, Çin Malı Kriz!