BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Çin işi işkence

İnternethaber yazarı Nazım Alpman, ucuz Çin mallarının ardındaki trajedik öyküyü kaleme aldı.

Abone ol

Çin’de işçilerin üretim dramı

Ucuz Çin mallarının ardındaki trajedik üretim koşullarını anlatan Çinli işçi hakları savunucusu Han Dongfrang “günde 12-14 saat çalışan işçiler hafta tatili bile yapmadan üretiyorlar ancak üç ayda bir gün dinlenebiliyorlar” diyor.
Ucuzluk cennetlerinin, sihirli ürünleri olan “Made in China” damgalı malların baş döndürücü cazibesi dünyayı yıkıp geçiyor. Çin malları sayesinde Türkiye’de yeni bir iş kolu oluştu: 1 Milyoncu!

Söz konusu dükkanların reyonlarında satılan her şeyin fiyatı, 1 milyon lira üzerinden işlem görüyor. Ucuzluk ayininden eli kolu dolu çıkan vicdanlı tüketiciler, “azıcık para ile ne kadar çok şey aldım” demek yerine akıllarına Çinli emekçiler düşüyor:

-Yahu, bu malları üretenlere acaba kaç para veriyorlardır?

Bu soruyu yanıtlayabilecek en doğru insanı Dünya Demokrasi Hareketi’nin 4. Toplantısı’nda buldum: Çin Emek Platformu temsilcisi Han Dongfang!
İşçi hakları savunucusu olan Dongfang, Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nda Manga Komutanlığı’na kadar yükselmiş bir rütbeli. Kargo trenlerinde bakım işçisi olarak çalışmış bir emekçi. Şu anda Hong- Kong’daki Özgür Asya Radyosu’nda işçi ve sendika hakları üzerine program yapıyor. Yaklaşık 40 milyon dinleyici kapasitesine sahip etkin bir aktivist. Aynı zamanda Çin Çalışma Bülteni isimli bir de gazete yayınlıyor.

Han yukarıdaki sorumu “hafif bularak” sözlerine başlıyor:

-Sizin sorununuz üzerine bir soru daha eklemek istiyorum. Bu insan ucuza tükettiğiniz ürünleri hangi koşullarda üretiyorlar?

-Evet üretim koşullarından başlayalım.

-İnsanlık dışı koşullarda çalışmak zorunda kalıyorlar. Çin’de işçilerin toplu sözleşme hakları bulunmuyor. Sendikaları da yok. Önümüzdeki 20-25 yılda da Batılı işçi sınıfının elde ettiği haklara sahip olamayacaklar gibi de görünüyor.

-Çin de işçilerin günlük ve haftalık çalışma süreleri ne kadar?

-Güney Çin’de batılı firmaların tesislerinde günde 10 saat üzeriden haftada 6 gün çalışıyorlar. Çin ölçülerine göre bu ‘insani’ kabul edilebilir.

-Peki Çin’e göre ‘normal’ koşullar nedir?

-Günde 12- 14 saat çalışılıyor. Üç ay süreyle hiç tatil günü olamıyor. Çin’in genelinde bu koşullar söz konusu. İşçilerin yüzde 80’i bu durumda.
Han, bu zalim koşulların Çin’deki özelleştirme hamlesiyle birlikte başladığını söylüyor. Eskiden kamuya ait olan işletmeler özelleştirilerek Çinli müteşebbislere devrilmeden önce işçiler devlet yönetiminde olan fabrikalarda daha iyi üretim koşullarına sahipmiş. “Ama” diyor Han:

-Buradan da “yabancı yatırımcılar iyi, Çinliler kötü gibi de bir anlam çıkartmamak gerekiyor, Çin’de işçilerin çalışma şartları çok kütüdür.
Çin’de sanayi işçileri bu kadar ağır koşullarda çalışarak ne kadar ücret alabiliyorlar. Han, bunun için bir ramak vermekte zorlanıyor. Çünkü o kadar farklı ücretlendirmeler varmış ki, “şu kadar dolar” demek mümkün değilmiş:

-Her bölgede, hatta aynı bölgenin değişik yerlerinde bile değişik asgari ücret uygulamaları var.

Her herde miktarı farklı ama adı hiç değişmiyor: Asgari ücret!
İşçiler Çin’in her yerinde “en az ücret” ile çalışmak zorunda kalıyorlar. Düşük asgari ücret, en düşük asgari ücret, pek düşük asgari ücret diye uzanıyor bahtsızlık çizgisi…
Han, “bütün bunlardan daha önemlisi” diyor:

-Çin’de işçilerin sorunlarını dile getirebilecekleri bir örgütsel yapı yok!

-Peki Çin Komünist Parti’sinin işçileri kapsayan bir yapılanması yok mu?

-İşçilerin haklarını kısıtlayan en önemli kuruluş zaten Çin Komünist Partisi! Artık o kapitalist bir yapıya dönüştü. İşçiler partilerin dışında bağımsız sendikalarını kurmak zorundadırlar. Çin Komünist Partisi’ne bağlı bir sendika var. Ama buradaki sendikacılar Çinli işçilerin haklarını kısıtlamaktan başka bir işe yaramıyorlar. Çünkü sendikacılar işletmelerin yönetim kurullarında görev alıyorlar. Ve sadece üretimi ve kâr etmeyi düşünüyorlar. Çalışma koşulları onları ilgilendirmiyor.

Han’a işçi hakları savunuculuğu ve radyoculuk faaliyetlerini Hong-Kong dışında Çin’in başka kentlerinde örneğin Pekin’de sürdürme imkanının bulunup bulunmadığını soruyorum. “Pekin değil ama” dedikten sonra şöyle devam ediyor:

-Çin’in başka kentlerinde bu çalışmalarımı yapmak isterdim. Şu an için bu mümkün değil, belki 4-5 yıl sonra olabilir.

Han Dongfang ile sohbetimize tanık olan, Mao etkisiyle yetişmiş devrimci bir arkadaşımla sessizlik içinde birbirimize bakıyoruz. Bugün dünyanın en ucuz mallarını üreten sistem , bundan 57 yıl önce paha biçilmez bir devrimle yola çıkmıştı. Bu tespitten sonra finali şöyle yapıyor:

-Ne diyelim, Çin işçi sınıfına geçmiş olsun!

Nazım Alpman