BIST 9.765
DOLAR 35,22
EURO 36,81
ALTIN 2.979,33
HABER /  DÜNYA

Çin devlet başkanlığında olağanüstü dönem

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 10 yıllık liderliğinin ardından ülke tarihinin en güçlü 3. lideri olarak tarihe geçiyor. Şi, ikinci 10 yıl için de görevde kalabileceğinin sinyalini veriyor.

Abone ol

Devlet Başkanı Şi, modern Çin tarihinin en güçlü 3. lideri olma yolunda. Beş yıldır ülkeyi yöneten Şi, teamüllerin dışına çıkıp halefini işaret etmedi.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 10 yıllık liderliğinin ardından ülke tarihinin en güçlü 3. lideri olarak tarihe geçiyor. Şi, ikinci 10 yıl için de görevde kalabileceğinin sinyalini veriyor.

Çin'in 19. Ulusal Kongresi, ülkenin meşhur liderleri Mao Zıdong ve Dıng Şiaoping dönemlerinin ardından çok sayıda ilke sahne olarak, Devlet Başkanı Şi Cinping’in gücü tek merkeze topladığı “yeni dönem” vurgusuyla öne çıktı. 

Ülkede beş yılda bir yapılan Çin Komünist Partisi (ÇKP) Genel Kurul toplantıları arasında tarihi değişikliklere sahne olan 19’uncu Ulusal Kongre’ye Devlet Başkanı Şi Cinping’in ortaya koyduğu güçlü liderlik tanımı ve “Yeni Çin Vizyonu” kavramları damgasını vurdu.

En çok dikkat çeken hususların başında ÇKP'nin anayasası olarak kabul edilen 53 maddelik parti tüzüğündeki değişim oldu. Zira 1982'de kabul edilen parti tüzüğündeki rötuş, Şi'nin ülkedeki ve partideki "mutlak gücünün" bir göstergesi olarak yorumlandı. Parti bülteninde önceden kurucu lider Mao Zıdong ve Çin'in dışa açılımının öncü ismi Dıng Şiaoping gibi kendi tabirleriyle "çağ atlatan" liderlerin ardından Şi'nin adı ve fikirleri de tüzüğe girdi. "Yeni dönemde Çin usulü sosyalizm üzerine Şi Cinping düşüncesi", kendisi aktif görevdeyken tüzüğe konuldu.

Şi, yeni "merkezi lider"
Ülkede geçen yıl Şi'nin konumunu güçlendirme sinyalleri verilmeye başlamıştı. ÇKP'nin geçen yıl ekim ayında yapılan kongresinde önceden sadece Mao ve Dıng'a verilen "merkezi lider" unvanı, Şi'ye de verildi.

19'uncu Kongre'nin ardından Polit Büro Daimi Komitesi tanıtılırken yeni 5 ismin sahneye çıkması dikkati çekerken Şi, eski liderler Ciang Zımin ve Hu Cintao'nun aksine kendinden sonraki halefini işaret etmedi. Bu da Şi'nin gücünü tam olarak konsolide ettiği, parti organları, ordu ve kamuoyu nezdinde "tek adama" dönüştüğü yorumlarını beraberinde getirdi. ÇKP'de 2002’den bu yana emeklilik yaşı 68 olarak kabul ediliyor. Yeni polit büro daimi komitesi üyelerinin hepsinin yaşının 60'larının ortalarında olması ve Şi'nin kimseyi işaret etmemesi, görevini 10 yıldan sonra da sürdürmeye hazırlandığı yorumlarına neden oldu.

Liderlerin kapalı kapılar ardında belirlendiği Çin'de özellikle parti içi denetim ve disiplin organları ile yolsuzluk araştırma komisyonlarındaki yöneticilerde büyük değişim yapıldı.

Şi, iktidara ilk gelişinde odak noktasının yolsuzluk ve parti içi yozlaşmayla mücadele olacağını açıklamış, "kaplanlar (üst düzey parti yetkilileri) ve sivrisinekleri (alt düzey parti görevlileri) yakalamak" mottosuyla ön plana çıkmıştı.

Şi, 2012'de iktidara geldikten sonra orduda reform ve yeniden yapılandırma yaparak birçok kadroyu değiştirmiş, ülkenin güvenlik birimlerinin bağlı olduğu politbüro üyesi Cou Yongkang, eski Çongçing valisi Bo Şilay gibi güçlü rakiplerini bertaraf etmişti. Ayrıca birçok bakan, parti yetkilisi ve üst düzey bürokrat yolsuzluk, adam kayırma ve rüşvet suçlamalarıyla idamdan müebbete kadar ağır cezalara çarptırılmıştı. Son 5 yılda çok hızlı bir şekilde gücünü artıran Şi, son kongreyle birlikte ülkenin siyasi yapısındaki gücünü dünyaya gösterdi.

5 yıllık plan yerine 30 yıllık vizyon
Diğer yandan kongrenin açılışında Şi'nin yaptığı 3,5 saatlik konuşmada, ülkenin gelecek 5 yıllık planı dışında 30 yıllık bir vizyon ile yeni bir sosyalist model çizerek bunun sadece Çin için değil tüm ulusların kalkınması için bir seçenek olacağını belirtmesi dikkati çekti. Bu da Şi'nin kendine göre daha büyük bir projeksiyonla hareket ettiği ve daha uzun soluklu bir liderlik yol haritası çizdiği yorumlarına neden oldu.

İktidara ilk geldiğinde reformcu bir lider imajı çizen Şi'nin döneminde yolsuzlukla mücadele vurgusu ve serbest piyasa ekonomisine geçişte hızlanma ön plana çıkmıştı. Bununla birlikte Çin'de bazı özgürlüklerin de artması beklenirken, son yıllarda başta internet olmak üzere ülke genelinde düşünce ve ifade özgürlüklerine sınırlama getirildiği ifade ediliyor. Ayrıca ülke genelinde siber kontrol ve izlemelerin arttığı belirtilirken, birçok uluslararası sosyal medya mecrasının yanı sıra yaygın kullanılan sosyal mesajlaşma uygulamalarına dahi girilemiyor.

Ekonomik büyümenin meyvelerini halka da yayma iddiasıyla kaliteli bir yaşam vadeden Şi'nin ülkede "gönülleri kazanmaya" çalıştığı biliniyor. Parti bülteninde Şi'nin düşüncelerinin de yer alacağının açıklanmasının ardından, Milli Eğitim Bakanı, bu düşüncelerin okullarda okutulacağını açıkladı.

"Yeni Dönemde Çin Tipi Sosyalizm üzerine Şi Cinping düşüncesi" sadece basit bir retorik değil, aynı zamanda Şi'nin gücünü hem partide hem de toplumda merkezileştirilmesinin göstergesi olarak kabul ediliyor. 

- Şi’nin yolsuzlukla mücadele kampanyası

Dünyanın ikinci ekonomisi olan Çin'de yolsuzlukla mücadele nedeniyle Şi'nin ve partinin Çin şirketleri üzerindeki denetiminin arttığı biliniyor. Son 5 yılda bu etkinin sadece Çin devlet şirketleri değil aynı zamanda özel şirketler ve hatta Çin'de yatırımı bulunan yabancı şirketler üzerinde de yoğunlaştığı ifade ediliyor. Bu nedenle ülkedeki yabancı menşeli şirketler, Çin'in onayladığı şekilde ve ülkenin çıkarları doğrultusunda faaliyet gösterebiliyor. Aksi durumlarda birçok yaptırım, soruşturma ve yoğun bir denetleme süreciyle karşı karşıya kalabiliyor.

Çin'in 4 trilyon dolardan fazla döviz rezervi, hızla büyüyen ekonomisi ve dünyadaki yoğun tüketim ülkelerinden birine evrilmesi, dünya ve ülkesi nezdinde Şi'nin elini güçlendiren en önemli enstrümanlardan birine dönüşüyor.

Bunların yanında Şi'nin 2020-2050 arasındaki hedefi olan "güçlü müreffeh, modern sosyalist toplum, yeni düşünce" gibi retorikleri, partililer ve önceki nesillerde bir gurur ve onur uyandırıyor ancak yeni nesil için duygu karmaşasına neden olabiliyor. Zira bu retorik, parti liderlerinin son 40 yıldır kullandığı söylemlerin başına "modern ve yeni" gibi kavramların eklendiği, altının çok doldurulamadığı ve devlet kontrolünün daha yoğun hissedildiği bir dönemde soru işaretleri uyandırıyor.