Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Tansu Çiller'in,1994 yılında krizle sona eren ekonomi modelini anlattı.
Abone olBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Tansu Çiller'in, başbakanlığı döneminde Ulusal Dinamik Denge Modeli diye bir model ortaya koyduğunu ve Türkiye'nin karmaşık ekonomik modellerini bilimsel bir yaklaşımla ele alacağı vurgusuyla göreve başladığını belirterek, "Ama model 1994 yılında büyük bir krizle sonuçlandı. Neden? Onun tahmininden çok daha fazla değişken vardı da onun için" dedi.
Ergün, Boğaziçi Yöneticiler Vakfı (BYV) tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen ve Anadolu Ajansının basın sponsoru olduğu "Özgün İyi Yönetim Uygulamaları Forumu"nda yaptığı konuşmada, "Düğün dernek, hep bir örnek" sözünü anımsatarak, bu sözün aslında hayatın sıkıcılığını, bir çok şeyin birbirine benzediğini, yeni bir şeye rastlanılmadığını vurgulamak için söylendiğini kaydetti.
Sezai Karakoç'un bir şiirindeki "Herkes gibi olmak, neredeyse hiç olmamak gibidir" ifadelerini de anımsatan Ergün, insanların günlük hayat tecrübesinde yeni, farklı ve özgün bir şeyler tecrübe etmeye ihtiyaç duyan varlıklar olduğunu anlattı.
Bu anlamda farklılığı olan kişilerin ve toplulukların hikayelerinin herkesin dikkatini çektiğini aktaran Ergün, aşk ne kadar teorik bir çerçevede anlatılırsa anlatılsın, Leyla ile Mecnun kıssasındaki kadar etkili anlatılamayacağını söyledi.
Hayatın her zaman formüllere sığmadığını vurgulayan Ergün, "Deney ortamlarında aynı şartlarda, aynı girdiler, aynı çıktıları verebiliyor. Ama hayat deney ortamlarına benzemiyor" diye konuştu.
Hayatta çok sayıda değişken olduğunu belirten Ergün, sözlerine şöyle devam etti:
"1992-1993 yılları idi. Tansu Çiller başbakanlığa geldi ve Ulusal Dinamik Denge Modeli diye bir model ortaya koydu. Türkiye'nin karmaşık ekonomik modellerini bilimsel bir yaklaşımla ele alacağı vurgusuyla göreve başladı. Ama model 1994 yılında büyük bir krizle sonuçlandı. Muhtemelen 2 değişkeni değil, çok daha fazla değişkeni bir arada değerlendiren bir modeldi ama yürümedi. Neden? Onun tahmininden çok daha fazla değişken vardı da onun için. Onun tahmin ettiğinden çok daha fazla siyaset ve ekonomi üzerinde etki vardı da onun için. Dolayısıyla teorik modellerimizle pratik hayat arasında çok önemli farklar olduğunu yaşarken görüyoruz."
-"Parametrelerde yaşanan hız, bütün plan ve programın sürekli sarsılmasına neden oluyor"-
Ergün, parametrelerde yaşanan hızın bütün plan ve programın sürekli sarsılmasına neden olduğunu söyledi.
Bundan 2,5 yıl önce Kuzey Afrika, Mısır ve Tunus pazarları üzerine çalışan, stratejik planlar yapan bir işletmenin Arap Baharı'nın yaşanması ile sadece bir kaç hafta içerisinde bütün planlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kaldığını belirten Ergün, bu nedenle günümüzde iyi yönetim uygulaması dendiği zaman kuralcı veya katı yaklaşımlardan ziyade, değişimi okumayı ve yönetmeyi, esnek yapılar oluşturmayı anlamak gerektiğini dile getirdi.
Bunun ülkelerin anayasal sistemleri için de söylenebileceğini vurgulayan Ergün, "Eğer katı yasal düzenlemeleriniz varsa, içinde yaşadığınız karmaşık sorunları çözmekte o kadar zorlanıyorsunuz ki... Çünkü sisteminiz çok katı, her şeyi kırıyor, döküyor. Hiç bir esnekliğe sahip değil" ifadelerini kullandı.
Bu tür sistemlerin olanı biteni anlamaktan aciz olduğunun altını çizen Ergün, konuşmasına şunları kaydetti:
"Çünkü sisteminizin hiç bir tarafının esnemeye niyeti yok. Herkes esnesin, ben katı durayım. İnsanlar kendilerini değiştirsin, ben değişmeyeyim. Böyle bir şey yok. Bu açıdan bizim büyük, genç ve dinamik nüfusumuzun ülkemiz için büyük fırsat olduğunu görmemiz gerekir. Bu büyük nüfus bize sadece iç pazar anlamında değil, gelecekte büyük liderler, girişimciler çıkarması anlamında da değerli bir nüfustur. Yoksa bakar çok büyük bir nüfus var, iş gücü iyi, geniş bir pazar. Bu nüfus sadece içinde bunu barındırmıyor, çok muhteşem şeyler barındırıyor. Yani okumasını bilirseniz, onları görürsünüz. Mesela bor madeni. Bakınca kendisini gösteriyor, bir farklılık var yani ya da ham petrol. Farklı bir şey, isterseniz beğenmezsiniz, kirli bir şey olarak da görebilirsiniz. Ama başka bir gözle bakarsanız içinden çok muhteşem şeyler çıktığını da görebilirsiniz. Nereden baktığınıza bağlı. O yüzden bakış açımızı mutlaka revize etmemiz lazım. Ona göre esneklik kazanmamız lazım.
Bizim genç toplulumuzda bize fırsatlar sunuyor, onu nasıl okuduğumuz önemli. Bizim yeter ki soran, sorgulayan, ezberlerden kurtulan, retoriğin büyüsüne hemen kapılmayan bir neslimiz olsun. Kendisine 2 seçenek sunulduğu zaman bir üçüncü seçeneği var sayan gençlerimiz olsun."