Son haftalarda başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok bölgede ortaya çıkan maymun çiçeği salgını ile ilgili Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Maymun Çiçeği virüsü ilk vakadan bir yıl önce Münih Konferansı’nda anlatıldı” dedi.
Abone olDünya Korona virüs pandemisinin ardından bu kez de Maymun Çiçeği virüsü ile karşı karşıya. Çoğunlukla Afrika ülkelerinde tropikal yağmur ormanlarının yakınında görülen virüs vakalarının büyük kısmı bu kez Avrupa'da kaydedildi. Dünyada bu gelişmeler yaşanırken, virüs henüz gündeme gelmeden önce, 2021 yılında düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı sırasında Maymun Çiçeği virüsünün dünyaya yayılacağı senaryosunun sunulduğu ortaya çıktı.
Senaryoda ilk vakaların 2022 Mayıs ayında ortaya çıkacağı, 2023 yılı Aralık ayına dek ise virüs nedeniyle dünya genelinde 271 milyon ölümün yaşanacağı belirtildi. Senaryoyu hazırlayan The Nuclear Threat Initiative (NTI) ise bu durumun sadece bir tesadüf olduğu açıklamasını yaptı.
Münih Konferansı’nda hazırlanan senaryoyu kamuoyu ile paylaşan İstanbul Topkapı Üniversitesi Öğr. Üyesi Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, virüsün çıkış noktasından ne amaçlandığına kadar önemli değerlendirmelerde bulundu.
“Doğal bir virüs salgını önceden tahmin edilemez”
İstanbul Topkapı Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi olarak konuyla ilgili araştırmalar yaptıklarını ifade eden Yaycı, “Bu araştırmalarımız ‘doğal bir virüs salgınının önceden kestirilemeyeceği, tahmin edilemeyeceğini’ bize gösterdi. Eğer tabii bu virüs salgını insan eliyle önceden planlanmamış ise. Bu sonuca nasıl vardığımızı özetlemek gerekirse virüsler DNA’sı olmayan sadece RNA’sı olan, çoğalmak için hücre içinde bir protein ile eşleşmesi gereken mikroorganizmalardır. Kendileri tek başına çoğalamazlar. Bakteriler ise, kendi DNA’sı olan hatta bulunduğu ortamda başka DNA ile eşleşebilen bir mikroorganizmadır. Dolayısıyla bakterilerin mutasyonları öngörülmesi mümkün değildir. Çünkü bulunduğu çevreden başka DNA yapısıyla eşleşme ihtimali vardır. Virüslerde bu durum söz konusu değildir. Virüslerin mutasyona uğraması için virüslere gerekli koşulların hazırlanması ya da bu koşulların oluşması gerekiyor” diye konuştu.
“Virüs ya gözlendi ama önlem alınmadı ya da laboratuvarda hazırlandı”
Doç. Dr. Cihat Yaycı virüsün yayılma hızının tahmin edilebileceğini ancak hangi tarihte ortaya çıkacağının bilinmesinin zor olduğunun altını çizdi. Ancak virüsle ilgili bir senaryo hazırlanmasının iki sebebi olabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Yaycı, “O raporun hazırlandığı tarihte virüs zaten kuluçkadan çıkıp gözlenmeye başlamıştır. İkinci olarak ise, virüs laboratuvarda oluşturulmuş olabilir. Eğer ki o anda virüs, dünyada gözlemleniyor ve algoritmalar çalıştırılıyorsa, önlem alması gereken kurumlar ve örgütler önlem almamış sonucu çıkabilir ya da özellikle böyle bir salgın oluşturulması hedeflenmiştir. Eğer böyle ise bu durumun bir biyolojik savaş olduğu kanısına varılabilir” değerlendirmesinde bulundu.
“Büyük ülkelerin savaş konseptinde artık biyolojik silahlar var”
Biyolojik silahların günümüzde yoğun bir şekilde kullanıldığını belirten Doç. Dr. Cihat Yaycı, “ABD, 2012 yılında eski adı Sağlık İstihbaratı olan dersi, Genetik İstihbarat dersi olarak değiştirmiştir. Ayrıca bu ders Savunma Bakanlığı İstihbarat Okulunda okutulmaktadır. Türkiye’de 2019’dan itibaren Genel Kurmay İstihbarat Okulunda Genetik İstihbarat dersi olarak okutulmaktadır. Biyolojik silahların, ateşli silahlardan daha etkili bir yıkım aracı olduğu görülmektedir. Ateşli silahlar binlerce kişiyi öldürebilirken, biyolojik silahlar yüzbinlerce kişinin ölümüne sebep olabilecek potansiyele sahiptir. Elde edilmesi nispeten kolaydır, ancak depolama ve dağıtma sinir gazlarından daha da zordur. Biyolojik saldırı, artık büyük ülkelerin savaş konsepti içinde yer almaktadır” ifadelerini kullandı.
“KBRN ve genetik kurumunu kurmalıyız”
Ülkemizde de bazı yeniliklere imza atılması gerektiğini öne süren Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Görünen o ki biz ve dünya bu tür pandemilerle daha çok karşılaşacağız. Şimdiden çok tedbirli olmalıyız. Ülkemizde de yeni bir sağlık seferberliği mevzuatı yazılması gerekmektedir. Hazırlanacak sağlık seferberliği askeri seferberlikle uyumlu olmalıdır” dedi.
Atatürk döneminde milli olanaklarla geliştirilen çiçek aşısını hatırlatan Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Bu aşının da maymun çiçeği virüsüne karşı etkili olduğu bilinmektedir. Ayrıca bu stratejiye paralel olarak, Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Tehditler (KBRN) taburlarını güçlendirmek lazımdır. Böylece biyolojik saldırılardan mütevellit pandemi süreçlerinde filyasyon çok daha profesyonel ve hızlı bir biçimde yapılabilir. Atom Enerjisi Kurumu, Nükleer Enerji Kurumu gibi bir de yakın zamanda KBRN ve Genetik kurumunun kurulması gereklidir” diye konuştu.