Çığır açan kitap yeniden yayımlandı
Coğrafyada çığır açan kitap olarak kabul edilen 'Cihannüma' yeniden yayımlandı...
Abone olAA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Katip Çelebi'nin 1654 yılında kaleme almaya başladığı ''Cihannüma'' adlı eser, Medeniyetler İttifakı Türkiye Eşgüdüm Komitesi Başkanı ve Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAM) Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlığa ile Prof. Dr. Sait Öztürk'ün başında olduğu heyet tarafından Türkçe'ye çevrildi.
İki cilt halinde yayımlanan eserin, tıpkı basımının önsözünü kaleme alan Prof. Dr. Karlığa ve Prof. Dr. Öztürk, Katip Çelebi'yi tanıttı ve eser hakkında bilgi verdi.
Önsözde, Osmanlı bilim ve düşüncesinin seçkin simalarından olan Katip Çelebi'nin, ''kısa süren hayatına çok sayıda eseri sığdırabilen velud bir müellif, derin bir mütefekkir, büyük bir kitabiyat ve coğrafya bilgini olduğu'' belirtildi.
Katip Çelebi'nin sadece kendi kültür ve ilim dünyası ile sınırlı kalmayarak, Batılı bilim adamlarının eserlerine müracaat eden ve çağını bir bütün olarak ele alıp, değerlendirmeye çalışan mütecessis bir aydın olduğu vurgulanan önsözde yer alan bilgilere göre, 1609 yılında İstanbul'un Fatih semtinde dünyaya gelen Katip Çelebi, düzenli bir medrese eğitiminden geçmediği halde dönemin önde gelen bilginlerinden özel dersler alarak kendini yetiştirdi.
Babasının gayretiyle 14 yaşında Divan kalemlerinden Anadolu Muhasebesi Kalemi'ne giren, 1626 yılında gerçekleşen Bağdat seferine babasıyla katılan Katip Çelebi, dönüş yolunda Musul'de babasını kaybetti ve İstanbul'a geldikten sonra Süvari Mukabelesi Kalemi'ne geçti.
Babasının vasiyetini yerine getirmek ve doğuştan gelen ilim merakını dindirmek amacıyla ilim meclislerine katılan, İstanbul'da devrin tartışmalı kişilerinden birisi olan Kadı-Zade Mehmet Efendi'nin derslerine devam eden Katip Çelebi, bütün mesaisini ilmi araştırmalara tahsis etti ve kendi tabiriyle ''küçük cihad'' kabul ettiği bürokratik görevlerden, ''büyük cihad'' saydığı ilmi araştırmalara döndü.
Katip Çelebi, Halep'te bulunduğu sırada sahaf dükkanlarında gördüğü kitapların isimlerini yazmaya başladı ve zengin bir akrabasından kalan yüklü mirasın bir bölümünü, ihtiyacı olmasına rağmen, kitap almaya ayırmaktan çekinmedi. 10 yılı aşkın bir süre bütün vakitlerini ilmi araştırmalara ayıran Katip Çelebi, Fatih'teki evinde mum ışığında geceleri sabahlara kadar kitap mütalaasından geri durmadı.
Girit seferi sırasında coğrafya bilimi ve harita yapma teknikleriyle de ilgilenen Katip Çelebi, kadro problemi nedeniyle memuriyetten ayrılarak, zamanının büyük bölümünü geometri, matematik ve astronomi gibi devrinde az ilgilenilen konularda dersler vermeye ayırdı. Katip Çelebi, 6 Ekim 1657 tarihinde, 48 yaşında vefat etti.
ESERLERİ İLK YILLARDA BATI DİLLERİNE ÇEVRİLDİ
İçeride ve dışarıda büyük bir alaka uyandıran Katip Çelebi'nin eserlerinin bir çoğu erken sayılacak tarihlerde Batı dillerine tercüme edildi.
İslam dünyasında sayıları gittikçe azalmaya başlayan araştırmacı bilim adamı tipinin son parlak örneklerinden biri olan Katip Çelebi'nin, özellikle imparatorluk coğrafyasına dağılan ilmi eserleri bizzat görüp gözden geçirerek meydana getirdiği ''Keşfü'z-Zunun'' isimli şaheseri eşi bulunmaz bir hazine niteliği taşıyor.
Katip Çelebi'nin fazlasıyla ilgilendiği alanlardan biri de coğrafya oldu. Coğrafya kitaplarını okudukça batılıların bu ilimi dalında nasıl ilerlediklerini, Müslümanlarınsa etkiyi tekrarlamaktan öte yeni çalışmalar yapamadıklarını gördü. Bu eksikliği gidermek için gecesini gündüzüne katarak çalışan çabalayan Katip Çelebi, ''Cihannüma'' adlı eserini kaleme aldı.
İki kere kaleme alınan ''Cihannüma'' coğrafya konusunda Osmanlı Devleti'nde çığır açan bir eser kabul edildi. Birinci kitap, İslam müelliflerinin meydana getirdiği ''Mesalikü'l-Memalik'' ve coğrafya kitaplarından faydalanarak yazıldı. İkinci kitap, bundan 6 yıl sonra 1654'te kaleme alınmaya başlandı.
İkinci Cihannüma'nın muhtevası ve üslubu, birincisinden oldukça farklı oldu. Katip Çelebi, ikinci kitapta, yeryüzünü kıtalara ayırarak inceledi. Aksay-ı Garb'tan yani Endülüs'ten değil, Aksay'ı Şark'tan yani Japonya ve Asya coğrafyasının tasviri ile başlayan ikinci kitapta Katip Çelebi, daha sonra Afrika, Avrupa ve Amerika kıtalarını tasvir etti.
Katip Çelebi, bir memleketin tasvirinde idare merkezinin mevki, coğrafi konumu, idari taksimatı, saltanat ve riyasetinin ahvali, başlıca beldeleri, havası, suyu, nehirleri, gölleri, dağları, ovaları, bitki örtüsü, toprak mahsulleri, mesafeleri, dini ve ilmi hayatı, sanatı, ticareti, örfü, adeti, ahlakı gibi pek çok konulara değindi.
Erken yaşta vefat ettiği için bu önemli eseri tamamlayamayan Katip Çelebi, kitap için son yazılarını Van'da kaleme aldı.
ESERİ İLK KEZ İBRAHİM MÜTEFERRİKA NEŞRETTİ
İbrahim Müteferrika, eseri neşrederken 422. sayfadan itibaren Ebu Bekir İbn Behram ed-Dımeşki'nin ''Coğrafya'' kitabından eklemeler yaptı. Bu bölümde, Erzurum'dan başlayarak, Anadolu, El-Cezire, Irak, Arap Yarımadası, Şam (Suriye-Filistin), Halep, Adana, Maraş, İçel, Sivas, Karaman başta olmak üzere Üsküdar'a kadar bütün Anadolu eyaletleri tasvir edildi.
İbrahim Müteferrika, ''Tazyilü't-tabi'' başlığı altında kendi ilavelerini de ekleyerek eseri 1732 yılında 500 nüsha olarak tab etti. Eserde ayrıca 22 sayfa ''fihris-i icmali'' ve 40 ayrı harita yer aldı. Eser, haritalar hariç 698 sayfa olarak basıldı.
İki kez Latince'ye çevrilen eser, ilkin Matthaus Norbreg tarafından ''Liber Mundum Ostendensis'' adıyla ve kısaltılmış olarak tek cilt halinde tercüme edildi. Daha sonra eserin tamamı, O. Henfels-Gestrwind val Hussard ve D. Stürmer tarafından 5 cilt halinde Latince'ye çevrildi. Eser, kısmen Fransızca'ya, kısmen de tarihçi Hammer tarafından Almanca'ya tercüme edildi.
Dünyada böylesine ilgi gören bu büyük Türk bilgininin eserleri ne yazık ki Türk araştırmacılar tarafından yeterli ilgiyi göremedi. Ancak küçük bir kısmı modern Türk okuyucusunun hizmetine sunulabilen eserlerinin çoğu, hala el yazması nüshalar halinde kütüphanelerin raflarında araştırılıp, incelenmeyi ve yayımlanmayı bekliyor.