Tarım Bakanı Sami Güçlü Tercüman Gazetesi ile yaptığı röportajda, çiftçinin yüzünü güldürecek müjdeler verdi.
Abone olTarım Bakanı Güçlü, iş ve özel hayatının kapılarını Tercüman’a açtı. Tarımda düşük faizli kredi sistemine dönüleceğini, ürünlerin sigortalanacağını söyleyen Sami Güçlü de bürokrasiden şikâyetçi. Bakan Güçlü, “Bürokrasi kamunun, siyasetçinin arzu ettiği şekilde hızlı bir şekilde işlemesini adeta kontrol altında tutuyor” dedi Pazar Sohbetimizin bu haftaki konuğu Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü. Son derece mütevazı bir insan olan Bakan Güçlü ile bakanlıktaki makamında görüştük. Okuma-yazma bilmeyen köylü bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini söyleyen Güçlü ile Tarım Bakanlığı’ndaki projelerinden özel hayatına kadar geniş bir yelpazede konuştuk. Bakan Güçlü’ye yönelttiğimiz sorular ve aldığımız cevaplar şöyle: Sayın Bakan, son yıllarda kullanılmayan tarımda kredi sistemi tekrar gündeme gelecek mi? Kredi sistemi tekrar piyasa mekanizması içerisine girecek. Bu sektördeki canlanmayı hızlandıracak. Böylece, 2004 yılında Türk çiftçisi normal cari faizden daha düşük oranda bir faizle kredi kullanacak. Küçük ve orta ölçekli işletmeler tam beş yıldır kredi kullanmadan ayakta durmaya çalışıyorlar. İşte, bu mekanizma bizi, yatırım yapmak ihtiyacında olan ancak, faiz hadlerinin yüksekliği nedeniyle sektöre giremeyen bu tip müteşebbislerin sektöre girmesine sebep olacak. Ürüne sigorta Tarım ürünlerinin sigortalanması projesi hayata ne zaman geçecek ve nasıl işleyecek? Zarara uğrayan çiftçilerimize destek verecek bir mekanizma kalmadı. İçinde bulunduğumuz dönemde hem yeni hem modern bir yaklaşım olarak tarım ürünleri sigortası konusunu gündeme getirdik. Esası şu; bir çiftçi bir üretim faaliyetinin dönem içerisinde maruz kalacağı risklere karşı, ürününü sigorta ettirecek. Yani herhangi bir varlığımızı sigorta ettirdiğimiz gibi. Sizden önceki Bakan’ın, Türk tipi inek modeli vardı. Siz, bu konudaki çalışmaları devam ettirecek misiniz? Bu yılın sonuna kadar gerekli hazırlıkları yaparak, uygulamaya koyacağımız yeni projeler var. Konya, Adana, Trakya, Afyon’da hayvan ıslahı konusunda, embriyo transferleri dediğimiz yöntemlerle de çok vasıflı ıslah edilmiş, hayvan yetiştirilmesi konusunda yeni metodlar ve teknolojilerinin de uygulandığı projeleri başlatacağız. Geçmişte, Anadolu Alacası ve Esmeri denilen projelerinde içinde yer aldığı bir uygulamayı da kapsıyor. Anadolu Alacası diye nitelendirilen, ıslah edilmiş verimliliği çok yüksek bir ırkın elde edilmesi konusunda entegre bir çalışmayı başlatıyoruz. Tarım bilgi sistemi Sayın Bakan, üzerinde çalıştığınız Tarım Bilgi Sistemi projesi ne aşamada gidiyor? Tarımla ilgili bilgileri kayıt sistemi üzerine oturtacağız, tarım politikaları bilgiye dayalı olacak. Tarım Bakanlığı bünyesinde tarım bilgi sistemi kurulması konusunda bir çalışma yürütüyoruz. Sistem, Türkiye’de hem bitkisel üretim, hem hayvancılık sektörü, hem su ürünleri sektörü ile ilgili olarak tüm bilgilerin yer aldığı, kullanılabir şekilde derlenip, toparlandığı bir nokta olacak. Yani, arazilerimizin miktarları, niteliği, bitki besin maddeleri yönünden eksiklikleri, burada yetiştirilebilecek ürünler, ürünlerin hangi özelliklerde olması gibi çok sayıda bilginin toplanabileceği bir yer olacak. Buradan elde edeceğimiz bilgiler her yıl yenilenecek, değerlendirilecek. Bilgi İşlem Sistemi, 2004 yılının sonunda kullanılabilir hale gelecektir. Kader buraya getirdi İktisat hocalığından bakanlığa geldiniz? Aklınızda daha önce politika var mıydı? Siyasi hayatla ilgili hırsları olan bir insan değilim. Hatta, tersine yaptığı işi çok önemseyen, onu daha iyi yapmaya çalışan bir insanım. Bir insan yaptığı işi çok önemserse, bir başka alanda gözü olmaz. Ben, hiç arayış içinde olmadım. Belki, bu sebeple de biraz daha geç yaşta bu işin içine girmiş oldum. Organik bağlarım yoktu. Bizzat siyaset yapmaya da öyle çok hevesli olmadığım gibi, o konuda herhangi bir ilgi kurmaya çalışılınca da hiç istekli davranmayan bir kişiydim. Ama, sonra kader bizi buraya getirdi. Siyaseti nasıl buldunuz, siyasette en çok sizi zorlayan ne oldu? Milletvekilliği tecrübesi olmadan, bir anda bakanlıkla karşı karşıya kalmamız elbetteki beraberinde birçok sorunu getiriyor. Çünkü, bu alan bizim bildiğimiz, yaşadığımız bir alan değildi. Ayrıca, geçmiştede çok yakın takip etmediğimiz için ruhende çok hazır olduğumu söyleyemem. Ancak, böyle bir sorumlulukla karşı karşıya kaldıktan sonra mazaret üretmenin, şahsi bir kısım değerlendirmeler yaparak vakti geçirmenin de bir anlamı yoktu. İşimize sarıldık, büyük bir özveri ile çalışıyoruz. Ben temel bir zorluk olarak şunu gördüm. Gerçekten Türkiye’de bürokrasi diye ifade ettiğimiz, bir mekanizma işleyişi, kamunun işleyişini kontrol altında tutuyor. Ve bunu siyasetçinin arzu ettiği şekilde hızlı bir şekilde işlemesini adeta kontrol altında tutuyor. Siyasette, hasret duyduğunuz bir şey var mı? Geçmişte, mesleğimiz gereği çok okuyan, okumayı seven bir insandım. Hasret duyduğum hususlardan birisi bu. Yani, roman, hikaye, şiir diğer fikri kitapları çok okurdum.Siyasette, 30 yıl boyunca yaptığım bunlardan koptum. Bunun da etkisi var. Ama, yine de bir yere giderken, birkaç sayfa okurum diye yanıma kitap alıyorum . Sporu çok seviyorum. Basketbol, futbol, voleybol, masa tenisi yaptım. Fakat, siyasette, spora vakit ayıramıyorum, ancak çok hasretini çekiyorum. Ben köylü çocuğuyum Sayın Bakan, biraz da sizden bahserdersek, çocukluğunuz nasıl geçti? Ben bir köylü çocuğuyum. Annem, babam okuma yazma bilmez. Babam, askerde okuma yazmayı öğrenmiş. Babam, çok fakir bir aileden geliyor. Ama, babam bu şartlara rağmen, Konya’da biraz toprak edinmiş, iyi değerlendirmiş. Sonra bizim orta okul çağlarımızda, bir bodrum katında ev almış. Çok maddi sıkıntılar çektiğimiz söylenemez, ama babam çok sıkıntı çekti. Ancak, bize yansıtmadı. Şiire meraklı mısınız? Evet, zaten Türk Milleti, genel olarak zaten şiire çok düşkün. Bir çoğu şair. Bende şiiri çok seviyorum ve denemelerim oldu. Ama böyle yayınlama cesaretini gösteremedim. l Ne tür şiirler yazarsınız? Bizim yetişme dönemimiz çok ideolojik bir dönem.1968’li yıllarda üniversiteye girdim. Biz, bu dönemlerden etkilendik. Dolayısıyla, o dönemlerde toplumcu, sonra daha çok kişisel karekterlerimiz öne çıkmaya başladı. Daha çok sosyal karekteri olan konular olmak üzere, değişik alanlarda romantizm dahil ilgi duyduğumuz alanlardır. Eşine kır çiçekleri Eşiniz Emine Hanıma da şiirler yazdınız mı? Ona fırsat olmadı. Biz eşimizle çok erken tanıştık ve erken evlendik, 18 yaşlarında evlendim. Biz beraber büyüdük. Komşu kızı mı? Akraba mıydı? Komşu ve akrabaydık. Babamla, babası amca çocuklarıdır. Şimdi onu telafi etmek için kır çiçekleri götürüyorum. Çocukluk aşkı diyebilir miyiz? Evlerimiz çok yakındı, hem akrabaydık. Yani, hadiseye öyle bir nitelendirme uygun olmaz. Ama, çok uzun zamandır tanışıyorduk. Benden birkaç yaş küçüktür. Evde her işi yaparım Evde, eşinize yardım eder misiniz? Evet, ederim. Ama, ne zaman, 1985’ten sonra. Ben, bu tarihten sonra aile içi ilişkilerde rolleri, ve gelenekleri bir sorgulama dönemi yaşadım. Yurt dışındaydım. Bu yurtdışında bulunduğu dönem içerisinde ailemde Türkiye’deydi. Onları götürmemiştim. O dönem içerisinde çok uzun muhasebeler yapma imkanı doğdu. Geleneksel davranış tarzlarımızın bir gözden geçirilmesi gerektiğine inandım. Ve aile fertlerinin hepsi de ‘keşke daha önce gitseydin’ dediler Evde, ne iş yaparsınız? Ben, teorik olarak evde herşeyi yaparım. Kafam kızdığında, pantolonumu ütüleyebileceğimi, gömleğimi ütüleyebileceğimi söylerim. ‘Kızdırmayın kafamı’ derim. Yani, kendi işimi kendim yapmayı severim. Yemek yapar mısınız? Yemek yapmaya çok düşkün değilim. Ama, eşime yardım etmeyi arzu ederim, zaman zaman yaparım. Çok sık yaptığım söylenemez. Ama onu yapılmaması gereken bir iş olarak düşünmüyorum. Eşimin acil bir işi varsa, benim de vaktim varsa, onun yaptığı her işi yapmam lazım gerektiğine inanıyorum. Taşfırın mı, light mısınız? Ben, klasik bir insanım. Ben, tercihlerde kılık kıyafette, düşüncede, kendimi günlük değil daha genel çizgilere bağlı hissediyorum.