Kuş gribi gündeme oturdu. Kuş gribi vakaları artık doğuda görülmüyor, hızla batıya ilerliyor. Yetkililer 'salgın beklemiyoruz' dese de uzmanlar aynı görüşte değil...
Abone olİstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, ''Salgın olmasa da ciddi bir enfeksiyon tehlikesiyle ülkemiz ve dünyamız yüz yüze, bunu görmek lazım'' dedi. Prof. Dr. Gürsoy, İstanbul Tabip Odası'nda, İstanbul Veteriner Hekimler Odası Bilim Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz, İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve İmmünoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Badur ile birlikte, ''kuş gribi'' ile ilgili son gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıdaki konuşmasına Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın açıklamalarını TV'den izledikten sonra başlayan Prof. Dr. Gürsoy, Bakan Akdağ'ın ''salgın beklemiyoruz'' ifadesine atıfta bulunarak, ''Bir bakanın 'salgın bekliyoruz' diye bir cümle kullanması, çok kolay bir şey değil. Salgın olmasa da ciddi bir enfeksiyon tehlikesiyle ülkemiz ve dünyamız yüz yüze, bunu görmek lazım'' dedi. Genel çerçevede bazı gecikme ve ihmallerin söz konusu olduğunu, ancak gerek Sağlık Bakanlığı, gerekse Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkililerinin durumun ciddiyetinin farkında olduklarını, önlem alma konusunda ellerinden gelenleri yapmaya çalıştıklarını vurgulayan Prof. Dr. Gürsoy, konuşmasına şöyle devam etti: ''Bazı adımlara daha ihtiyaç var. Geçen salgın döneminde de konuyu bilen, konuya hakim bilim insanlarının; 'Artık Türkiye'de, madem ki bu göçmen kuşların geçiş yolları üzerinde bir ülkedir burası, kanatlı kümes hayvanlarının açıkta yetiştirilmesine son vermek lazım' görüşleri ortaya çıktı. 'Gerekirse bütün serbest yetiştirilen kümes hayvanlarının toplatılması ve yok edilmesi' önlemi önerilmişti ama bu yapılamadı. Bu öneri bugün de tekrarlanıyor. İkinci önemli ihmal ya da eksiklik de, av yasağı konusundaki sınırlı tedbir. Biraz gecikerek de olsa Doğu Anadolu'da av yasağı konmuş durumda. Bütün ülke boyutunda bir yasak yok. Bu iki önlem alınmadığı takdirde toplu bir karantina önlemi almak mümkün değil.'' -DOĞUBEYAZIT'TAKİ VAKA- Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun çok geniş bir coğrafyada bulunduğunu, hastalık tehlikesinin de birkaç hafta içinde savuşturulamayacağını kaydeden Prof. Dr. Gürsoy, ''Doğubeyazıt'ta Koçyiğit ailesinde hastalık belirtilerinin ortaya çıkması sırasında 'kuş gribi değildir' sonucunun ifade edilmesinin, daha sonra 'hastalığın teşhis edildiğinin' söylenmesinin de tereddütlere yol açtığını'' savundu. Prof. Dr. Gürsoy, ''Bu hastalıkta pozitif sonuç alırsanız 'bu kuş gribidir' diyebilirsiniz. Ama negatif sonuç alırsanız, 'bu kuş gribi değildir' deme şansınız yok. Keşke kuşkunun devam ettiğini, ama kanıtlanmadığını ifade etselerdi. Daha doğru bir yaklaşım olurdu'' dedi. Teşhis konulmasının ardından ''birkaç günlük ilaç gecikmesi olduğunun'' da ifade edildiğini kaydeden Prof. Dr. Gürsoy, gerekli ilaç stokunun yapıldığını vurguladı. Prof. Dr. Gençay Gürsoy, ''Kuş gribi, bütün dünyayı içine alan bir tehdit. Her bir vaka, insandan insana geçişi sağlayacak olan mutasyon ihtimalini artıran bir tehlike'' dedi. -''VİRÜSÜN YAYILMASI SÖZ KONUSU''- Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz da, göçmen kuşlarla Türkiye'ye gelen kuş gribi virüsünün bahçe tavuklarına sıçramış olmasının üzücü ve endişe verici olduğunu ifade ederek, virüsün 11 yörede saptandığını, son olarak Ankara'da 2 ördekte görüldüğünü söyledi. Prof. Dr. Yılmaz, şunları kaydetti: ''Virüsün yayılması söz konusu. Buna mevsimsel bakmak lazım. Batıdaki olay ile doğudaki farklı. Doğudaki olay niye ciddi boyutlara doğru gidiyor? Çünkü virüs sıfır derecede 1 ay kalıyor. Virüsün birkaç ay kalma olasılığı var, çünkü sıfır derecenin de altında oralar. Ulusal hazırlık programları lazım, hem hayvanlardaki hastalığı, hem de insanlardakini kontrol etmek için. Bunun için erken uyarı sistemleri gerekiyor. Hastalık bir bölgede çıktığında, hemen yetkili mercilere müracaat edip öncelikle o bölgedeki kanatlıların toplu olarak yok edilmesi gerekli. Temasın engellenmesi gerekiyor. Halkımızı, çocuklarımızı korumamız lazım. Kanatlı hayvanların toplu yok edilmesinin yanında kedi, köpek, sığır, koyun gibi diğer hayvanların da hareketlerinin sınırlandırılması lazım. Tavuk gübrelerinin zirai amaçla kullanılmaması gerekli. İnsanlar hayvansal artıklarla haşır neşir olmasınlar.''