BIST 9.949
DOLAR 35,24
EURO 36,72
ALTIN 2.980,61
HABER /  GÜNCEL

Çiçek'ten Rehn'e yanıt

Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in Türkiye'deki ifade özgürlüğü ilgili eleştirilerine cevap verdi.

Abone ol

Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in Türkiye'deki ifade özgürlüğü ilgili eleştirileri konusunda, ''3-4 aylık uygulamadan sonra fırtına koparmanın çok fazla bir anlamı yoktur'' dedi. Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısıyla ilgili açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin ''Kat Mülkiyeti Kanun Tasarısı'na kaçak yapıyı engellemek için düzenleme konuldu mu?'' sorusuna Çiçek, ''Bu konu bu kanunla alakalı değildir. Yapılan düzenlemeler tamamıyla usulüne uygun olarak yapılmış katlarla, inşaatlarla alakalıdır. Sizin dediğiniz konu imar mevzuatında düzenleniyor'' yanıtını verdi. Çiçek, bir başka gazetecinin ''Başbakan Erdoğan'ın Hakkari-Şemdinli gezisinden sonra üst kimlik konusunda bir tartışma başladı. Hükümetin anayasal vatandaşlık tanımı nedir'' sorusunu ise şöyle yanıtladı: ''Dün Sayın Başbakan bu konu ile ilgili parti grubunda konuştu, daha önceki konuşmaları da var. Bu konuşmalar gayet açıktır. Ama insanlar bu konuşmalardan farklı şeyler anlıyorsa, veya kendileri bu konuda mutabık değilse değişik nitelemeler yapılabilir. Bu konuşma açıktır, nettir, arı ve duru bir Türkçe ile de yapıldığı için anlaşılmasında da hiçbir zorluk yoktur.'' Çiçek, Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in ''Türkiye'deki ifade özgürlüğü ihlallerinin bir alışkanlık haline geldiği'' yönündeki değerlendirmesine ilişkin soru üzerine şunları söyledi: ''AB süreci içerisinde bu tür beyanlara sık sık rastlayacağız. Bunun dozu şöyle olur, böyle olur bilemem. Sert midir, yumuşak mıdır zaman zaman göreceğiz. Siz de bize soracaksınız. Şunu açıkça ifade edeyim: Bizim yaptığımız düzenlemeler, 1 Haziran'dan itibaren yürürlüğe giren düzenlemelerin hiçbirisi tek başına bize mahsus değildir. İster Ceza Kanunu, ister Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu'nda yer alan hükümler mutlak surette AB ülkelerinin en az birinde, ikisinde, beşinde var olan düzenlemelerdir. Dolayısıyla işin düzenlemesi açısından herhangi bir değişiklik yoktur. Bütün mesele bunların uygulamadaki yansımaları AB ile ilgili değerlendirmelerin zannediyorum ki önemli bir bölümü yasayla değil uygulamayla alakalı. Bu noktada biraz insaflı düşünmek ve davranmak lazım gelir. Bu yasa 1 Haziran'da yürürlüğe girdi. 35 günlük adli tatil de hesaba katıldığında 1 Haziran'dan sonraki davalarla ilgili oluşmuş olan içtihat söz konusu olamaz. Çünkü, bu uygulamaların nihai neticesi ancak hükmün kesinleşmesi ile mümkün olacaktır, ortaya çıkacaktır. Buradaki en önemli makam da Yargıtay'dır. Dolayısıyla bahse konu maddeler Sayın Olli Rehn'in söylediği hususlar bir kısım maddelerde bir şey hakaret sınırı içinde mi kalıyor, eleştiri hududu içinde mi kalıyor, bu ince ayarı yapacak olan ilk derece mahkemeleridir. Bunlara karşı da yargının ortaya koyacağı tavırdır, buradaki kriterlerdir. Bu noktada 3-4 aylık uygulamadan sonra fırtına koparmanın çok fazla bir anlamı yoktur. Bu uygulamaları hep beraber görmüş olmamız lazım gelir. İnsanların üslubuna karışmak benim haddim de değil ama hakaret etmeden de bu ülkede herkes, insanlar fikirlerini söyleyebilir. Böyle bir alışkanlığı da kazanmamız lazım. Hakaret etmeden fikir açıklanıyorsa, düşünce açıklanıyorsa bu zaten suç değil.'' Cemil Çiçek, Ombudsmanlık ile ilgili düzenlemede vatandaşın idare ile ilgili her türlü konuda başvuru yapıp yapmayacağına ilişkin soruya da şu yanıtı verdi: ''Bu kurum ilk defa Türkiye'de uygulanıyor değil. Avrupa'da uygulanan ve faydası da görülen bir kurum. Bu kurumdan beklenen faydanın sağlanması evvela bu bilincin yerleşmesine bağlıdır. İkincisi idarenin bu kurumun tavsiye niteliğindeki kararlarına vereceği önemle bağlantılıdır. Yani idare, bu kurumun ortaya koyduğu çözümleri ne kadar çok benimserse, ne kadar çok olumlu bakarsa bu kurum da fonksiyonel hale gelir. Bu taktirde hem yargının hem de idarenin yükü azalmış olur.'' Çiçek, başka bir soru üzerine de kamu denetçiliği kurumunun tüm Türkiye çapında bir baş denetçi ve 10 tane denetçiden oluşacağını söyledi.