BIST 9.953
DOLAR 35,21
EURO 36,71
ALTIN 2.974,90
HABER /  GÜNCEL

Çiçek'ten ilahiyatçılara çağrı

"Süklüm püklüm oturmayın" diyen Çiçek, İmam Hatip soruruna bilimsel çözüm bulunmasını istedi.

Abone ol

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, imam hatip tartışmalarına farklı bir bakış açısı getirdi. İmam hatiplerin günün ihtiyaçlarına cevap vermediğini belirten Çiçek, “Profesör ve doçent unvanlı ilahiyatçılar sırça köşklerinden çıkarak bu soruna bilimsel bir çözüm üretmeli. Din tartışmasının olduğu yerde süklüm püklüm dolaşmasınlar. Şunu çok net olarak söylüyorum, ilahiyatçılar çok büyük bir tarihî sorumlulukla karşı karşıyadır.” dedi. Çiçek’e göre tartışma yanlış bir üslupla yapılıyor. Diyanet teşkilatının topluma yeterli ve kaliteli düzeyde din hizmeti vermediğine dikkat çeken Bakan Çiçek, “Diyanet, klasik programlarla sadece kandil kutlamaları yapan bir teşkilat olmaktan kurtulmalıdır.” değerlendirmesini yaptı. Zaman’ın Ankara temsilciliğini ziyaret eden Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Çiçek, imam hatipler ve YÖK Yasa Tasarısı hakkında önemli açıklamalar yaptı. Üniversitelerdeki eğitim kalitesinin düşük olduğunu kaydeden Çiçek, özel sektörün iş ilanlarında belli başlı 3–5 üniversitenin mezununun arandığını söyledi. Çiçek, YÖK yöneticilerinin ideolojik tartışmalara girmek yerine üniversitelerdeki kaliteyi artırmaları gerektiğini vurguladı. Bakan Çiçek, imam hatip okulları ve ilahiyat fakültelerinin bugünkü haliyle kaliteli din görevlisi yetiştirmek ve topluma iyi bir din hizmeti verme noktasında yetersiz kaldığını dile getirdi. İmam hatip modelinin 2003 Türkiye’sinin ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğini ifade eden Çiçek, “Çünkü imam hatip okulları 1950 yıllarının şartlarında ortaya çıktı. 2003’te hâlâ geçerli model bu mu olmalıdır? Bu sorun ideolojik tartışma ortamı içine çekilmeden soğukkanlı bir şekilde ele alınmalı, ilahiyatçılar bilimsel araştırmalar yaparak ihtiyaçları karşılayacak çözümler üretmeli.” dedi. lahiyatçıların sorumluluğu büyük Çocuklarını imam hatip liselerine gönderen ailelerin büyük bir kısmının çocukları imam, müftü, vaiz olsun diye değil dinini öğrensin diye bu okulları tercih ettiklerini anlatan Çiçek, toplumdaki gözlemlerine dayalı olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “İnanışımıza göre babanın ve ailenin en önemli görevlerinden biri çocuğuna dinini öğretmektir. Bir baba çoğu zaman hem kendisi hem de zamanı yetersiz olduğu için dinini öğrensin diye çocuğunu imam hatip okuluna gönderiyor. (Çocuğum mühendis, doktor olsun ya da istediği mesleği seçsin; ama dinini de öğrenmiş olsun.) şeklinde düşünüyor.” İmam hatip okullarının bugün daha çok lise eğitiminin yanında bir de dinî eğitim verilmesi talebine cevap verdiğini söyleyen Çiçek, buna karşılık kaliteli din görevlisi yetiştirme noktasında yetersiz kaldığını vurguladı. Çiçek, “Toplumda böyle bir ihtiyaç varsa bunu ille de imam hatip modeli içinde mi gerçekleştirmek lazım? Yoksa bir çaba içine girip günün şartlarına göre ihtiyacı karşılayabilecek başka arayışlar olabilir mi?” diye sorarak konunun bilimsel bir şekilde tartışılmasını istedi. Çiçek, dinî hayatla ilgili bu ciddi konunun siyasetçilere bırakılmaması uyarısında bulunarak ilahiyatçılara çağrı yaptı. İlahiyat fakültelerinde profesör, doçent unvanlı din alanında uzman çok sayıda akademisyen olduğunu hatırlatan Çiçek, şunları söyledi: “İlahiyat fakültelerindeki profesör ve doçentler lütfen sırça köşklerinden çıksınlar. Din tartışmasının olduğu yerde ilahiyatçılar büyük bir tarihî sorumlulukla karşı karşıyadır. Bu konuda uzmanlar doğruları söylemezlerse iş tezgahtarlara, siyasilere kalıyor. En büyük vebal ve sorumluluk ilahiyat fakültelerindedir. Maalesef hiçbir fakülte çıkıp da bu işin aslı şudur, tarzında bir çalışmaya öncülük etmedi.” “Din tüm dünyada yükselen bir değer haline gelmiştir.” diyen Çiçek, Türkiye’de hâlâ ideolojik bir şekilde ‘Din devleti olur mu olmaz mı?’ tartışması yapılırken dünyada konseptin değiştiğini “dinden faydalanan devlet” kavramının gündemde olduğunu belirtti. Çiçek, Sovyet blokunun dağılmasıyla dinî anlamda bir boşluk çıktığını ve dinler arasında bir rekabet yaşandığını söyledi. Bu rekabetle Türkiye’de de misyonerlik faaliyetlerinde artış olduğunu ifade eden Çiçek, bu faaliyetleri yasaklarla önlemek yerine dinî hizmetlerin geliştirilmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Misyonerlik faaliyetlerinin önlenmesi için Diyanet’in kendilerine bir yasa tasarısı hazırlanması talebinde bulunduklarını anlatan Çiçek, “(Biz hak dinin mensubuyuz, en son din, en mükemmel din bizim diyeceksiniz.) bunun arkasında yan gelip yatacaksınız, hiçbir ilmi çaba ortaya koymayacaksınız. Sonra da yasaklarla engellemeye çalışacaksınız. Bu konuda şikayeti olanlar başkaları nasıl çalışıyorsa kendileri de çalışsın. En büyük sorumluluk yine ilahiyat fakültelerine ve Diyanet’e düşer.” diye konuştu. Diyanet özeleştiri yapsın Çiçek, Diyanet’in sadece kandil kutlamaları yapan bir teşkilat olmaktan da çıkması gerektiğini dile getirdi. Çiçek, “Artık klasik konserve programlarla Türkiye’de din hizmeti gitmiyor. Her kandil gecesinde konservenin kapağını açıp aynı kasideyi aynı mevlidi sunmakla din hizmeti yaptığımızı sanıyoruz.” diyerek Diyanet’in ve ilahiyat fakültelerinin ciddi bir özeleştiri yapmasını istedi. Çiçek, YÖK Tasarısı tartışmalarına ilişkin eğitim ve üniversitelerdeki kalite düşüklüğüne dikkat çekerek “Türkiye’nin temel problemi eğitim, eğitim alanındaki en büyük sorun da kalitesizliktir. Türkiye’nin komşularını saymak ekmek parası kazanmaya yetmiyor.” dedi. Özel sektörün iş ilanlarında belli başlı 3-5 üniversite mezununun arandığına işaret eden Çiçek, YÖK yöneticilerinin bu ilanlara bakarak ideolojik tartışmalar yerine kaliteyi artırmaları gerektiğini vurguladı. Çiçek, YÖK’le ilgili olarak şu eleştirileri yöneltti: “Kaliteyi yükseltecek çalışmalar yapmak yerine herkes kendi açığını kapatabilmek adına ideolojik militanlığa soyunuyor. Ya da görevlerinin bitimini takiben (Acaba nasıl popüler kalırım?) diye bir çaba içine giriyorlar. Bunların özgül ağırlığı koltuklarından geliyor. Koltuk gidince net ağırlıkları bir şey ifade etmiyor. Bir kısmı giderayak gürültü patırtı çıkarıyor; ama kimse yutmuyor artık.”