BIST 9.964
DOLAR 35,01
EURO 36,78
ALTIN 2.978,42
HABER /  POLİTİKA

CHP'nin hedefindeki Yusuf Tekin'den laiklik yanıtı

Tek parti dönemindeki laiklik uygulamalarını eleştirdiği için CHP'nin hedefindeki Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, tepkilere "Ben bu açıklamalardan şunu anlıyorum, CHP'nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar. Ya da inkar ediyorlar." diye yanıt verdi.

Abone ol

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Ben diyorum ki eğitim teknolojileri ve eğitim maddi altyapısı anlamında AK Parti öncesi ve AK Parti sonrası, milattan önce ve milattan sonra gibi duruyor. Eleştiriyorlar beni." dedi.

Bakan Tekin, Rize'nin Güneysu ilçesindeki Kaptan Ahmet Erdoğan Anadolu İmam Hatip Lisesi Konferans Salonu'nda düzenlenen 8. Olağan İlçe Kongresi'nde, kendisinden önceki konuşmacılara teşekkür ederek, bundan sonraki süreçte de güzel işler yapılacağını söyledi.

Eğitim alanında yapılanlarla ilgili değerlendirmede bulunan Tekin, "Şunu ifade etmek istiyorum. Bunu da kendi cümlelerimle değil, başka birilerinin cümleleriyle paylaşayım sizinle. 2001-2002 yılı dönemi hükümeti, yani Sayın Bülent Ecevit'in başbakan olduğu hükümet bir proje yapıyor. Diyor ki '2023 yılında Cumhuriyetin 100. yılı olacak. Biz bir proje başlatalım. Vatandaşlardan Cumhuriyetin 100. yılında nasıl bir Türkiye istiyorsunuz diye mektuplar alalım.' Bu mektupları, projeyi PTT koordine ediyor. PTT'nin koordinesinde böyle bir şey yapılıyor, Cumhuriyetin 100. yılına mektuplar. 29 Ekim 2023 tarihinde de Allah bize nasip etti." ifadelerini kullandı.

Tekin, yaklaşık 20 yıl önce yazılmış mektupların dönemin Milli Eğitim Bakanı olarak PTT tarafından kendisine ulaştırıldığını belirterek, şöyle devam etti:

"Çok eski bir tarihten bahsetmiyorum, 2001'den, 2002'den bahsediyorum. Neler yaptığımızı göstermesi açısından oradaki mektuplar, oradaki öğretmenlerimizin, oradaki müdürlerimizin, müfettişlerimizin talepleri, açıklamaları çok önemli. Mesela bir öğretmenimiz 'İnşallah Cumhuriyetin 100. yılında 40-50 kişilik sınıflarda ders anlatırım.' diyor. Ne demek bu? Demek ki öğretmenimiz 70-80 kişilik sınıfta ders anlatıyor ki böyle bir mektup yazmış. Başka bir öğretmenimiz diyor ki 'İnşallah Cumhuriyetin 100. yılında içinde çocuklarımızın ihtiyaçlarını giderebileceği tuvaletlerin, lavabolarının olacağı, içinde suyun olacağı bir okulda görev yaparım.' Başka bir öğretmenimiz diyor ki 'İnşallah okulda bir tane bilgisayarın olduğu okulda görev yaparım.' 2001-2002'de yazılan mektuplar bunlar."

"Öğretmen başına düşen öğrenci sayısını OECD ortalamalarına getirdik"

AK Parti iktidarı döneminde yapılan okulların tamamının birinci sınıf inşaat malzemeleri, birinci sınıf inşaat kalitesi ve projelendirmesinin de o şekilde olduğunu vurgulayan Tekin, "Sadece bu değil, deprem konusunda, coğrafi koşullar konusunda standartların gerçekten üstünde okullar yaptık. Türkiye çapında, Türkiye genelinde bir derslik başına öğrenci sayısını öğretmenimizin söylediği gibi 40 kişi falan değil, 20 kişilere düşürdük. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısını OECD ortalamalarına getirdik. 12-13 kişilik rakamlar var artık. Teknoloji konusunda gene ben söylemiyorum. Birleşmiş Milletlerin raporunda diyor ki 'Bütün dersliklerinde akıllı tahtta olan tek ülke Türkiye.' Şimdi ben bunları anlatıyorum, bunları söylüyorum." diye konuştu.

Tekin, Cumhuriyet Halk Partisi'nin bütçe görüşmeleri esnasında bu söylediklerinden dolayı kendisini eleştirdiğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben diyorum ki eğitim teknolojileri ve eğitim maddi altyapısı anlamında AK Parti öncesi ve AK Parti sonrası, milattan önce ve milattan sonra gibi duruyor. Eleştiriyorlar beni. Bir başka şey daha oldu. Mesela perşembe günü bütçe görüşmemiz vardı. Ben dedim ki 'Sadece fizik altyapı olarak değil, aynı zamanda temel hak ve hürriyetler anlamında da AK Parti çok zor koşullarda, çok zor siyasi koşullarda temel hak ve hürriyetler anlamında da devasa adımlar attı.' Beni eleştiriyorlar. Bütçe görüşmeleri sabah başladı, gece yarısında bitti. Sürekli bu eleştiriyi aldık. Yani burada siyaset yapan başta Sayın Cumhurbaşkanı'mız olmak üzere işte Hayati Bey Genel Başkan Yardımcımız, milletvekillerimiz, AK Parti teşkilatlarının yaptığı bütün bu işleri küçümseyen, eleştiren bir dilleri var."

Bundan rahatsız olduğunu dile getiren Tekin, şunları kaydetti:

"Ben diyorum ki onlara o zaman sizin hizmetten anladığınız şeyle, temel hak ve hürriyetlerden anladığınız şeyle benimki farklı. Dün de Batman'da bu anlamda bazı açıklamalar yaptım. Yani bu bütçe görüşmesinin hemen sonrasında olduğu için yine bütçe görüşmelerinde özellikle dini inanç ve ibadet hürriyeti bağlamında Adalet ve Kalkınma Partisi uygulamalarının evrensel laiklik uygulamasıyla bağdaştığını, örtüştüğünü ama bunu eleştiren Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin, laiklik algısının Türkiye'ye özgü, kendine has özgürlükçü olmayan bir laiklik anlayışı olduğunu iddia ettim. Bunu da örnekleriyle söyledim. Şimdi o günden beri sosyal medyada CHP sözcülerinin tamamı çıkmış açıklama yapıyorlar. Ben bu açıklamalardan şunu anlıyorum, CHP'nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar. Ya da inkar ediyorlar."

"AK Parti çok önemli bir anayasa değişikliği yaptı"

Bakan Tekin, yakın tarihteki bir olaydan bahsetmek istediğini belirterek, şöyle konuştu:

"2008 yılında, Hayati Başkanımız burada, AK Parti çok önemli bir anayasa değişikliği yaptı. Anayasanın 42. maddesinde 'Başörtüsüne özgürlük' diye bilinen bir maddeyi bugün Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi'yle beraber bir anayasa değişikliği gündeme geldi. Anayasanın 42. maddesine evrensel laiklikle bağdaşan ve dini inanç ve ibadetleri sebebiyle eğitim öğretim hakkı engellenen başörtülü kardeşlerimizin eğitim öğretim alabilmesini, özgürce alabilmesini sağlayacak bir düzenleme yaptık. Şimdi bize siyasalda, üniversitelerde okutulurken dendi ki anayasa değişiklikleri, anayasada değişiklik yapan değişiklikler, esas açısından Anayasa Mahkemesi'nin iptal davasına konu olamaz ama 2008 Şubat ayındaki bu değişikliği Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı iptal istemiyle. Buralar teknik bilgi. İfade etmek istediğim şey şu, şimdi eski 1940'lı yılları hatırlamıyorlar. Hatırlamak istemiyorlar. Oraları hatırlattığım için çok rahatsız oluyorlar. Huzurları bozuluyor adeta."

CHP'nin 2008'de Anayasa Mahkemesi'ne başörtüsüyle ilgili iptal başvurusunun gerekçelerine ilişkin ise Bakan Tekin, şunları söyledi:

"Başörtüsünün, başörtüsüne özgürlük getiren düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunu niye iddia etmişler? 3 tane ana gerekçeleri var. Bir, diyorlar ki toplumun huzuru ve milli dayanışma, yani anayasanın ilk 3 maddesindeki kavramsallaştırmalara başvuruyorlar. 'Başörtüsüne özgürlük getirmek, toplumun huzurunu bozar.' diyorlar. İki, diyorlar ki 'Başörtüsüne özgürlük getirmek anayasanın başlangıç kısmında ifade edilen genel ruha aykırıdır. Üçüncüsü de diyorlar ki anayasada tanımlanan, anayasanın ilk 3 maddesinde yer verilen laiklik ilkesine aykırıdır.' Şimdi ben merak ediyorum. Gerçekten merak ediyorum. 2008 yılında başörtüsünün anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi'nin laiklik anlayışıyla benimkinin örtüşmesi mümkün mü? Ya da Anadolu insanının laiklik anlayışının örtüşmesi mümkün mü?

Cumhuriyet Halk Partisi'nde bu söylemimizi eleştiren, AK Parti'nin bu anlamda yaptığı özgürleştirici hamleleri eleştiren kişilere bir soru sormak istiyorum. İnsanların çocuklarının, kızlarının başlarını örterek üniversitede okuması, anayasanın ilk 3 maddesine ve başlangıç kısmına aykırı. Peki üniter devleti tartışmaya açan bir siyasi partiyle koalisyon yapmak anayasanın ilk 3 maddesine aykırı mıdır, değil midir mantık olarak? Daha başka bir şey söylemek istiyorum. Anayasanın başlangıç kısmında vurgu yapılan Türk toplumsal geleneklerin ve Anayasa Mahkemesine açtıkları iptal davasında referans gösterdikleri, toplumun huzuru ifadesi madem çok önemsiyorsunuz, LGBT'yi savunmak buralara aykırı değil mi acaba? LGBT'yle beraber hareket etmek buralara aykırı değil mi acaba? Şimdi buradan hareketle bir sürü eleştiri yapıyorlar."

"Bu mücadelemizin karşılığını Allah bize nasip edecektir"

Tekin, onlara kendi adına, anayasanın başlangıç kısmının son cümlesiyle cevap vermek istediğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Anayasanın başlangıç kısmının sonu diyor ki 'Bu anayasayı demokrasi aşığı Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ediyorum.' diyor. Ben işte oyum arkadaşlar. Ben demokrasi aşığı, vatan ve millet sevdalısı bir Türk evladıyım. O yüzden de Türk vatandaşlarının, Türk insanlarının temel hak ve hürriyetlerini ölümüne savunacağım. Sizin de değerlerinizi, sizin geleneklerinizi, benim içinden çıktığım toplumun geleneksel yapısını, geleneklerini çocuklarımıza, gelecek kuşaklarımıza öğretebilmek için, milli birlik ve beraberliğimizi gelecek kuşak çocuklarımızın savunmasını sağlamak için, örfümüze, adetlerimize sahip çıkan bir toplum yetiştirebilmek için ve üniter devlet yapımıza, bağımsızlığa, demokrasimize, Cumhuriyetimize sahip çıkabilecek bir kuşak yetiştirsin diye bu mücadeleyi yürütmeye devam edeceğim diyorum. Bu mücadeleyi yaparken de Sayın Cumhurbaşkanı'mızın bize açtığı alan, bize çizdiği ufuk doğrultusunda işlerimizi yürüteceğiz ama hepimizin arkasındaki en büyük destek sizlersiniz. Biz sizin desteğinizle iş yapabiliriz. Sizin istediklerinizi yaparsak ancak ayakta kalabiliriz. Sizden istirhamım sizin istediklerinizin dışında bir şey yaptığımız zaman bizi lütfen uyarın."

Vatandaşlardan geri dönüş beklediklerini de dile getiren Tekin, "Sizin istediğiniz şeyleri yapmamız için bizi sürekli bilgilendirin. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın en çok vurgu yaptığı şey 'Milletin dertleriyle hemhal olan, milletle sürekli irtibat halinde olan çalışmalar yapın.' diyor. Biz de acizane bu çalışmaları yapmak isteyen bir kardeşinizim. Sürekli içinizdeyim. Sürekli beraberiz. Öyle yapmaya da devam edeceğiz. Böyle yaptıkça da inanıyorum ki Allah bize bereketi, başarıyı ve hep beraber bu mücadelemizin karşılığını nasip edecektir diyorum." dedi.