CHP’li Anayasa-Adalet Komisyonu üyeleri yayımladıkları bildiriyle siyasi gidişatı Nazi Almanyası’na benzetti. Toplumun bütün kesimlerini direnişe çağırdı
Abone olCHP'li Anayasa ve Adalet Komisyonu'na üye milletvekilleri, dün yayımladıkları bildiri ile Anayasa Mahkemesi'nin yeniden yapılandırılması ve Yargıtay ve Danıştay'a yeni daireler kurulmasını öngören yasa tasarılarını Hitler dönemi Nazi Almanya'sındaki gelişmelere benzeterek, toplumun bütün kesimlerini direnişe çağırdı.
Yüksek Mahkeme'nin Nazilerin "Halk Mahkemesi'ne" benzeyeceği savunulurken, CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, "Bu yapı içinde, bütün unsurları, anayasal ve meşru zemin içinde direnmeye ve muhalefete çağırıyoruz. Söylediğimiz budur: Bunun yol ve yöntemleri, vurmadan kırmadan, meşru zeminlerde her zaman için demokrasilerde bulunur" dedi.
Endişeliyiz, dikkatli olunsun
Milliyet Gazetesi'nin haberine göre CHP Grup Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ile TBMM Anayasa ve Adalet Komisyonu'nun CHP'li üyelerinden oluşan 10 milletvekili TBMM'de bir basın toplantısı düzenleyerek yüksek yargı ile ilgili olarak Meclis'e sunulan yasa tasarılarını ağır ifadelerle eleştirdi. Hamzaçebi, "Bu tasarılarla AKP yüksek yargıya hakim olacaktır. Endişeliyiz. Toplumu bu konuda dikkatli olmaya davet ediyoruz" dedi. Daha sonra Kart, 10 milletvekili adına hazırlanan 5 sayfalık bildiriyi okudu.
Bildiride şu ifadeler yer aldı:
"Benim yargıcım" dönemi
Türkiye'de, devlet yönetiminde, 'Benim Memurum, Benim Müsteşarım, Benim Bakanım' döneminden sonra, 'Benim Yargıcım' dönemi yeni HSYK yapılanmasıyla birlikte Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay tasarısıyla birlikte hayata geçirilmek istenilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti demokratik laik ve sosyal hukuk devletinin tüm direnme unsurlarını ve hayatiyetini yok eden rejimi faşist bir yapıya dönüştüren sürecin nihai aşamasıyla karşı karşıyadır.
Erdoğan: En büyük demagog
Karartma, bilgi kirliliği ve takiyye konularında yakın tarihin en büyük demagoglarından olan Başbakan; Göbels propagandası ve Makyavel yöntemleriyle; Türkiye'yi hem ekonomik olarak, hem siyaseten ve hem de kültürel olarak müstemleke bir ülke haline getirme misyonunu büyük ölçüde başarmış durumdadır... 1919'larda başarılı olamayan, amacına ulaşamayan emperyalizm, AKP'nin 'işbirlikçi' anlayışıyla bugün önemli bir mesafe almıştır.
Kazanımlar boğdurulacak
Tüm yargı mekanizması ve kazanımları yeni oluşturulan ve birçoğunda yargıçlık misyonu bulunmayan Anayasa Mahkemesi'ne boğdurulmak ve hegomanyasına sokulmak istenilmektedir. Anayasa Mahkemesi içinde başkan aracılığıyla bir dikta makamı oluşturulmaktadır. Siyasi iktidar doğrudan kendisine tabi olan Anayasa Mahkemesi yoluyla 2011 seçimleri sonrası planladığı yeni anayasa düzenlemesi ile hukuk ve demokrasiye nihai darbeyi vurmayı amaçlamaktadır. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi kurumlar faşizmi hedefleyen iktidarlar için başlangıçta alt edilmesi gereken kurumlardır. Ancak iktidar devleti ele geçirdikten sonra artık bu kurumlar faşizmin demir pençesini oluşturan faşist yargı kurumlarına dönüşürler.
UYARIYORUZ: GÜN İŞTE O GÜNDÜR
Bir siyasi iktidar, faşizmi adım adım Devlet yapısı içinde kurumsal hale getiriyorsa, çağdaş anayasalarda düzenlenen temel hak ve özgürlükleri gasp ediyorsa; orada artık insan hakları evrensel sözleşmelerinde ve uluslararası sözleşmelerde düzenlemesi yapılan 'baskıya ve faşizme karşı direnme hakkının' meşru şartları oluşmuş demektir. Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm yurttaşlarını, bu 'açık ve yakın tehlikeye karşı' uyarıyor, anayasal ve meşru zemin içinde toplumsal haklarını kullanmalarının zorunluluğunu dile getiriyoruz. Gün o gündür."
Kart, yapılan çağrı ile neyi kastettiklerinin sorulması üzerine, "Söylediklerim çok net. Demokraside siyasi partileri, sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve kamuoyuyla bir bütünü oluşturmaktadır. Bu yapı içinde bütün unsurları anayasal ve meşru zemin içinde direnmeye ve muhalefete çağırıyoruz. Söylediğimiz budur. Bunun yol ve yöntemleri, vurmadan kırmadan, meşru zeminlerde her zaman için demokrasilerde bulunur" dedi.
Nazilerin halk mahkemesi neydi?
Bildiride, Nazileri oluşturduğu 'Halk Mahkemesi' ise şöyle anlatılıyor:
Yıl 1933... Nazi iktidarının yeni iktidara geldiği ve henüz yargı üzerinde tam olarak denetim sağlayamadığı yıllar... Reichstag yangınıyla ilgili davada yargılanan 4 komünistten 3'ünü Alman Yüksek Mahkemesi beraat ettirir. Hitler ve Göering çok sinirlenir. Bu davalar Yüksek Mahkeme'den alınır, yeni kurulan Halk Mahkemesi'ne aktarılır. Yeni mahkeme, kısa sürede ülkenin en korkunç mahkemesi olmuştur. Türkiye'de de bu misyonu üstlenen mahkemelerin artık söz konusu olduğunu yeri gelmişken ifade ediyoruz. Hitler'in mahkemelerinde meslekten gelme 4 yargıç vardır. Diğer 5 yargıç ise SS'lerden ve ordudan seçilmişlerdi. Böylece çoğunluk meslekten gelmeyen yargıçlardan oluşuyordu. AKP bunu daha da ileri götürüyor. Sadece Yüksek Mahkemeleri değil, ilk derece mahkemelerinde de bunu başarıyor.