BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

CHP'li Tanrıkulu'ndan basın açıklaması!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu 12 eylül darbesi ile ilgili yaptığı basın açıklamasında "Türkiye'de zulüm politikaları kuşak tanımıyor." dedi.

Abone ol

İNTERNET HABER- Tanrıkulu'nun basın açıklaması şöyle:

12 Eylül askerî darbesine doğan çocukla şu anda 33 yaşında. Yani darbeye doğan çocukların çocukları var artık. Fakat Türkiye'de zulüm politikaları kuşak tanımıyor.

Çeyrek yüzyıl boyunca sıkıyönetim ve olağanüstü hâl uygulamalarına maruz kalan bölgemizde 12 Eylül hâlâ sona ermiş değildir!

Bizim açımızdan 12 Eylül darbesinin görünür olduğu yer Diyarbakır Cezaevi'ndeki vahşetti. Diyarbakır halkı, darbeden itibaren yıllarca o cezaevinden çıkan çığlıklara şahitlik yaptı. The Times gazetesini dünyadaki "kötü şöhretli" 10 cezaevinden biri olarak Diyarbakır Cezaevi'ni göstermesi boşuna değil: Burada insanlık yerlerde sürüklendi. İnsanlığa dair her şey çürütülmek istendi.

12 Eylül'den bu yana pek çok hükümet kuruldu, başbakanlar, içişleri bakanları, OHAL valileri gelip geçti. Hepsi de kendi devrinde elinden geleni ardına koymayıp gitti. Fakat tüm baskı, zulüm ve işkencelere rağmen, gerek hapiste gerekse dışarıda sivil yurttaşlar, demokrasi ve özgürlük taleplerinden vaz geçmediler.

AKP döneminde, yani son 10 yılda da 12 Eylül rejimini aratmayan uygulamalar yaşandı, yaşanıyor. Daha birkaç gün önce 22 yaşındaki Ahmet Atakan yargısız infaz kurbanı oldu. Ondan önce gerek Gezi protestoları gerekse karakol inşaatı protestoları kapsamında yapılan demokratik eylemlerde beş genç öldürüldü.

Hapishanelerde, sokakta, karakolda, hayatın hemen her alanında baskı, işkence ve kötü muamele sistematik bir biçimde yürütülüyor. Bir yandan da AKP iktidarı 12 Eylül'le yüzleştiğini ileri sürüyor. Fakat açık söyleyeyim ki, AKP, 12 Eylül'ün mirası üzerinden iktidarını devşirmeye çalışıyor. Tayyip Erdoğan adeta Kenan Evren'den staj görmüş gibi, benzer uygulamalara girişiyor.

12 Eylül halka zulüm ise, bu zulüm sadece kılıf değiştirmiştir ama son bulmamıştır.

12 Eylül darbesi, Türkiye'de yeni bir çatışmalı dönemin fitilini ateşledi. Bu ateş Diyarbakır Cezaevi'nde daha da harlandı. İşkencelerin en aşağılık biçimlerine dayanamayan 34 kişi Diyarbakır'da hayatını kaybetti. Bu resmi rakamlar ve sadece 1981-'84 yıllarını kapsıyor. Mamak'ta, Metris'te, diğer tüm cezaevlerinde gençlere hunharca saldırıldı.

Fikir ve ifade hürriyeti rafa kaldırıldı. Basın, cuntanın resmî yayını haline getirildi. Muhalif gazeteciler susturuldu. İnsanlar fişlendi.

Yani 12 Eylül'e doğan bir çocuk o dönem neye tanık olduysa, onların çocukları da maalesef şu anda benzerlerine tanık oluyor.

12 Eylül Kürt sorunu bakımında yeni bir dönemeç oldu. Bu sorun her gün katlanarak büyümeye devam ediyor!

Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) başta olmak üzere pek çok darbe kalıntısı kurum hâlâ darbeci zihniyetin mirasçısı olarak insanlarımızın gündelik hayatlarına yön verme çabalarını sürdürüyor.

12 Eylül darbesinden sonra en uzun süre tek başına iktidarda kalabilen AKP'nin, darbenin kalıntılarını silme konusundaki isteksizliği, hatta bu kalıntıları daha da güçlendirme arzusunu anlayabilmek mümkün değil.

Uzun tutukluluk süreleri, hasta mahpusların tahliye edilmemesi, gözaltında veya cezaevinde işkence ve kötü muamelenin sürmesi, yine çocuklara gözaltı veya cezaevinde cinsel taciz ve tecavüz olaylarının yaşanması da 12 Eylül'ü hatırlatıyor.

Gündelik hayatta ise kadınların, çocukların, LGBT bireylerin, farklı din ve etnik grup mensuplarının karşılaştıkları ayrımcılıklara, saldırılara rağmen yasal düzenlemelerle korunmaması, korunmak istenmemesi 12 Eylül ruhunun hâlâ bazı kesimlerde varlığını sürdürdüğünü gösteriyor. Özetle, darbecilerin fikirleri hâlâ iktidarda.

Fakat bu zihniyete karşı mücadele eden ve gücü hiç de küçümsenmeyecek olan demokratlar darbecilerin kepçeyle aldığını gıdım gıdım da olsa geri alıyor ve alacaktır. Bu uğurda çetin bir mücadele gerekiyor.

Askerin kışlasında olduğu, sivil hayata hiçbir otoritenin müdahale etmediği bir Türkiye'yi kurmak, aslında hayatın kendisini yeniden kurmaktır. Hayatı yeniden kurmak, demokrasi çınarını yeniden yeşertmek için askerî veya siyasî her türlü darbeye de, darbe uygulamalarına da HAYIR!