CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, son aylarda terör örgütü PKK'ya ağır darbe vuran SİHA'ların (silahlı insansız hava aracı) terörle mücadelede kullanılmasının doğru olmadığını ileri sürdü.
Abone olCHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, terörle mücadelede SİHA'ların (silahlı insansız hava aracı) kullanılmasını eleştirdi. Tanrıkulu, bu tür yöntemlerin sadece savaşlarda kullanılabileceğini söylerken Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin planladığı referandumla ilgili de "azami mutabakat" şartı koştu.
Tanrıkulu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, 2010 anayasa değişikliğinden önce yargının bağımsızlığı sorunu olduğunu, 2010'dan sonra da bu sorunun bulunduğunu savundu.
Bugün ise yargı denen bir kurumun olmadığını öne süren Tanrıkulu, bu nedenle tarafsızlık ve bağımsızlığının tartışılamayacağını, önce yargı kurumunun ortada bulunması gerektiğini ifade etti.
SİHA'LARIN KULLANIMINA KARŞI ÇIKTI
Tanrıkulu, SİHA'ları (silahlı insansız hava aracı) eleştirerek, terörle mücadele edileceğini ancak bunun hukuk kuralları içinde, insanların yaşam hakkını gözetecek şekilde olması gerektiğini belirtti.
Tanrıkulu, "Eskiden JİTEM vardı, şimdi aynı görevi SİHA'lar yapıyor. Böyle yöntem hukuk devletinde olmaz ancak savaşta olur; savaşın da kuralları vardır. AKP Hükümeti, 2002'de seçim bildirgelerine, hükümet programlarına bakıldığında, adalet, özgürlük, eşitlik ve insan haklarına saygı iddiasıyla geldi. 15 yıl sonunda toma, dozer, SİHA iktidarına dönüştü. Bu iktidarın adı toma, dozer ve SİHA iktidarıdır." diye konuştu.
"AZAMİ MUTABAKAT OLSUN"
Gazetecilerin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Irak'ın kuzeyinde yapılacağı açıklanan referandumla ilgili "Referandum haktır" dediği iddialarının sorulması üzerine Tanrıkulu, bu konuda bilgisi bulunmadığını belirtti.
Bunun, Irak Anayasası'na göre Erbil ile Bağdat arasındaki bir sorun olduğunu anlatan Tanrıkulu, "Benim de bir yurttaş olarak isteğim, referandumun, hem Bağdat hem de bölge ülkeleriyle azami mutabakatla yapılmasıdır. Ancak Kürdistan bölgesel yönetiminin içinde bulunduğu koşulları da gözardı edemeyiz. Oradaki koşulları bilerek tutum almak gerekir. İçimizdeki ve diğer ülkedeki Kürtleri düşman, rakip değil, dost olarak gören bir devlet anlayışına ihtiyaç var." değerlendirmesini yaptı.