CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun dünkü olayların ardından yaptığı açıklamaları...
Abone olCHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun dünkü olayların ardından yaptığı açıklamaları sert bir dille eleştirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında toplanan MYK toplantısının ardından basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, “Türkiye tiranlık hırslarının esiri olmuş ve siyasi etik değerlerini tamamen kaybettiği anlaşılan bir Başbakan eliyle ağır bir faciaya sürüklenmektedir” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçekleri çarptırdığını ve kamuoyuna yalan söylediğini öne süren Koç, “Tarih boyunca sayısız mazlum ve mağdurlar yaratmış, facialara yol açmış, insanlığın lanetlediği en acımasız ve ahlaksız provokasyonların benzerleri bugün bizzat Başbakan tarafından Türkiye’de yapılmaktadır. Kutsallarımız, mabetlerimiz, mukaddeslerimiz, dini değerlerimiz üzerinden acımasızca provokasyon yapacak ölçüde vicdanını karartmış ve bu işe baş koymuş bir Başbakanın bundan sonrasında ne gibi bir sahneyi planlayacağını, hangi yalan ve iftiralara başvuracağını bugünden kestirmek imkansızdır” diye konuştu.
“BAŞBAKAN HALKIN BİR KISMINA DÜŞMAN GÖZÜYLE BAKIYOR”
Taksim Gezi Parkı olaylarının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sağduyulu tüm insanlara, tüm odaklara kulaklarını ve vicdanını kapattığını belirten Koç, Başbakan Erdoğan’ın halkın bir kesimine düşmanca baktığını söyledi. Koç, “Bunu sözlerine, eylemlerine acımasızca yansıtmaktadır. Kim halkı kendine düşman olarak görüyorsa bilin ki o halk düşmanıdır. Halk düşmanlarının sadece demokrasilerde değil, bütün rejimlerde yönetme meşruiyeti maalesef yoktur. Bu acı bir gerçektir. Başbakanın yüzleşmesi gereken en acı gerçek budur. Halkını düşman görenlerin dünyanın neresi olursa olsun yönetme meşruiyetleri sorgulanmaktadır, yoktur. En temel demokratik hak taleplerini acımasız bir şekilde cezalandıran bir Başbakanın meşruiyeti söz konusu bile değildir. Bu aşamaya gelinmiştir. Türkiye’de ciddi bir meşruiyet tartışması başlamıştır. Başlamak zorundadır” dedi.
“BAŞBAKAN KENDİ KUYUSUNU KAZIYOR”
Türkiye’nin sayısız badireler atlatarak, bedeller ödeyerek bugüne kadar geldiğini, demokratik birikim patolojik, tiranlık diktatörlük heveslerine asla kurban edilemeyeceğini sözlerine ekleyen Koç, Başbakan Erdoğan’ın kendi kuyusu kazdığını iddia etti. CHP’nin meşru demokratik hakların kullanılmasının engellenmesine asla müsaade etmeyeceğini dile getiren Koç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Halkına zulüm yapan, adaletli davranmayan inançlarımız çerçevesinde de en çok kullandığı söz olan ‘yaradılanı Yaradan’dan ötürü seviyoruz’ sözündeki Yaradan’a da karşı gelmektir. Bir insan hem inançlı, hem münafık olamaz. Bu kelimeleri bilerek, seçerek kullanıyorum. Söylediklerine bir bakın, yaptıklarına bir bakın. Mağrur, zulüm uyguluyor, haksızlık yapıyor. Baskının her türlüsünü devreye sokuyor. Gerçek dışı konuşuyor. Öz Türkçesi yalan konuşuyor. Provokasyon yapıyor. En kutsallarımız üzerinden provokasyon yapıyor. Halkı, milleti acımasızca bölüyor, kamplaştırıyor. Birbirine karşı kışkırtıyor, kibrini yenemiyor, öfkesini kontrol edemiyor. Hiç unutmasın bugünkü karşı koyuş, bugünkü direniş Başbakanın eseridir. Yaptığı tüm hukuksuzlukların, haksızlıkların, yarattığın tüm ayrımcılığın, baskının, ötekileştirmenin, şiddet söyleminin, yaşam tarzı dayatmasının, cumhuriyet değerleriyle hesaplaşma gayretlerine karşı birikmiş bir ortak tepkidir.”
“CUMHURBAŞKANININ TAKDİRİDİR”
Taksim Meydanı’ndaki dünkü olayların ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün liderler zirvesini toplamasını talep ettiğini hatırlatan Koç, “Biz meşru siyasi mekanizmalar içerisinde ana muhalefet partisi olarak o aşamada bir görev yaptık, bir çağrıda bulunduk. Sayın Cumhurbaşkanının takdiridir, farklı değerlendirmiştir. Dünkü olaylar çerçevesinde değinmek istediğim bir husus daha var. Her diktatörün altında oynayacağı, emirlerini uygulatacağı bazı alt kademe görevlileri olur. Tarihte de böyledir. Maalesef İstanbul Valisi dün böyle bir role soyunmuştur. Sosyal medya aracılığıyla kanarya sesleri, arı vızıltıları, yaprak yeşili, bahar sabahı söylemleri, ucuz sözler ve ondan sonra Taksim meydanında çok kolaylıkla enterne edebilecekleri, marjinal olarak ifade ettikleri üç beş kişiyle kovalamaca oynama, molotof atmaca oynama, su sıkmaca oynama, karşısında 5-6 kişi. Enterne edemiyorlar dikkat edin. Bir bahane yaratmaya çalışıyorlar. Amaç gezi parkında demin söylediğim özellikte dünyanın en haklı, en gurur verici, en temiz, en dayanışmacı, en şiddetten uzak, en paylaşımcı tepkisini gösteren o insanlara karşı bir müdahalenin aklı sıra altyapısını hazırlamıştır. Soru çok açık. Üç dört kişi molotof atıyor. Üç beş TOMA gidiyor geliyor üzerlerinden. Niye enterne edemiyorsunuz. Marjinal diye ifade ettiğiniz söylemleri bütün kitleye mi yaymak istiyorsunuz. O kitleyi çok net tarif ettim” diye konuştu.
“SAYIN VALİ UTANMALIDIR”
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’ya da sert göndermelerde bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Amacın ne Sayın Vali. Amacın ne. Ondan sonra akşam vatan, millet, Sakarya, inanç temeli üzerinden halkı zehirlemeye çalışıyorsun. Tıpkı başında sana buyruk veren gibi. Sayın Vali utanmalıdır. Sayın Vali acz göstermiştir. Sayın Vali devletin valisi değildir. Bugünün modası iktidarın valisidir. Şiddet uygulamanın baş aktörü olmuştur dün. Ne yapmak istemektedir. Ailelere mesaj geçiyor. Gelin çocuklarınızı alın buradan. Bundan sonra başlarına geleceklerden biz sorumlu değiliz. Ne demek istiyorsun sen. Sen ne demek istiyorsun. Ondan sonra dönüp kamuoyuna bütün oradaki o yapıyı bir marjinal yapıymış gibi sunmak, bir vatan millet kurtarma edasında açıklamalarda bulunuyorsun. Yakışıyor mu bu? Ağır konuşacağım. Bu ayakçılık yakışıyor mu bir valiye. Kimden korunacaklar o çocuklar çağrı yapıyorsun. Ben şiddet uygulayacağım, beni uygulatacağım şiddetten koruyun diyorsun öylemi. Tercümesi bu. Hükümet bu tipteki yöneticiler eliyle yurttaşına en demokratik meşru hakkını kullanan yurttaşına şiddet pususu kurmaz, kuramaz. Tuzak kuramaz. İstanbul Valisi İstanbul’da bir tezgah üzerine şiddet uygulamaya memur edilmiş bir kişidir. Söyledikleri mesajları ibretliktir.”
“CUMHURBAŞKANI GÜL’ÜN TAKDİRİNE KALMIŞ BİR DURUM”
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran Koç, bir gazetecinin “Cumhurbaşkanın liderler zirvesinin katkısı olmaz sözlerinin ardından acaba siz hala Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den bu süreç içerisinde bir inisiyatif bekliyor musunuz ve dünya basının bu olayları haber yapma şekliyle ilgili CHP’nin değerlendirmesi nedir” diye sorması üzerine, “Henüz Başbakan dünyada kendine uygun bir medya ortamı yaratamadı. Buna gücü yetmiyor. İmkanları da yetmiyor küresel düzen içerisinde. Alıştı, kendi saha ve seyircisi önünde alkışlanarak oynamaya. Dünya medyasını Başbakan kendine göre şekillendiremiyor. Dünya medyası olayları objektif görüyor, bir demokratik ülkede olması gerekenler yaşanmadığı içinde yayınlarıyla, yorumlarıyla tepkisini koyuyor. Biz meşru siyasi mekanizmalar içerisinde ana muhalefet partisi olarak görevimizi yaptık. Sayın Cumhurbaşkanına da böyle bir girişimin yararlı olacağını söyledik. Gerisi kendi takdirleridir, bugün yaptığı açıklama çerçevesinde. Biz görevimizi yaptık” dedi.
“POLİS BİR KAMU GÖREVLİSİDİR VE HALKIN POLİSİDİR”
Taksim Gezi Parkı olaylarının ardından polisin orantısız güç kullandığı iddiasıyla AİHM’ye başvurulacağı yönündeki iddiaların sorulması üzerine de Koç, şunları kaydetti:
“Bu çok net ve açıktır. Ama şunu çok net ifade ediyoruz; polis halkın polisidir. Demokratik bir ülkede polis devletin polisidir. Polis iktidar gücünü kullananların emrinde hareket eden, gayrimeşru çizgiye sürüklenecek eylemleri yapan bir kolluk gücü değildir. Bunu ifade etmek istiyorum. Bu gerginlikler sırasında karşılıklı olarak ifade edilen yanlış sözlerin özürleri yapıldı. Emniyet Genel Müdürünün kraldan çok kralcı kesilerek yaptığı açıklamalara da ibretle tanık olduk. Bizzat bana Terörle Mücadele Dairesinin bahçesinde iki Ankara milletvekilimizle beraber en ağır küfürler edildi, geniş tutuklamaların olduğu, göz altıların olduğu o gece. Bunu biz ortamın gerginliğine bıraktık daha sonra oradaki müdürlerin araya girmesiyle yatıştırdık. Polis bir kamu görevlisidir. Polis halkın hizmetindedir. Polisle halkı karşı karşıya getirecek her eylemde polisi o eylem içine iten emirleri verenler ayrıca suçludur. bugünkü mevzuat içerisinde AİHM’e iç hukuku tükenmeden de böyle bir başvuru yolu mekanizması vardır. Bu yol kullanılabilir. Bu konuda hukukçu arkadaşlarımız çalışırlar, partide görüşünü belirtir ve o yönde adım atılır.”
(İHA)