Uzunca süre suskun kaldı Derviş. Peki niye bu suskunluk?
Abone olEski Devlet Bakanı ve CHP İstanbul Milletvekili Kemal Derviş, suskunluğunu CHP milletvekillerine dağıtmak üzere hazırladığı "Ekonomik Durum" raporuyla bozdu. "Ekonomik gelişmenin bir çok alanda çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya" bulunduğunu belirten Derviş, hükümetin ekonomik politikalarına ağır eleştirilerde bulundu. Derviş, "Yalanı, sorumsuzluğu, yolsuzluğu sosyal politika veya halkçılık maskesiyle vatandaşa sunma zamanı geçti. iktidarın bu anlayışla çalışması 2002 yılında elde edilen kazanımları tehlikeye sokmak, Türkiye'den hızlı büyümeyi esirgemek anlamına gelir" dedi. Derviş'in "Yenilenmiş Bilim Platformu" çerçevesinde hazırladığı Ekonomik Durum raporunda, 2002 yılında yaşanan ekonomik gelişmeler değerlendirildi ve 2003 yılı için "önem taşıyan ekonomik politika seçenekleri" değerlendirildi. 2002'nin son verilerine göre ortaya konulan bulgu ve değerlendirmelerin iki olguyu birden ortaya koyduğuna dikkat çekilen raporda, bunlardan birincisinin ekonominin kritik alanların bir çoğunda ekonomik program kapsamında hayata geçirilen önlemler ve yapısal dönüşümler sonucu ciddi iyileşmeler sağlandığı, ikincisinin de söz konusu iyileşmeler ve ekonomik durumun bu aşamada kırılganlığı olduğu belirtildi. Raporda, "Ekonomik gelişme süreci bir çok alanda ciddi tehlikelerle karşı karşıyadır" denildi. GÜVENİN PEKİŞMESİ "OLMAZSA OLMAZ KOŞUL" Raporda, "olmazsa olmaz" koşul olarak gösterilen güvenin pekişmesinin, kamu dengesini koruyan ve bankacılık sektörünü sağlığa kavuşturmaya yönelik politikaların kararlılıkla uygulanmasına bağlı bulunduğu ifade edildi. Raporda şu görüşlere yer verildi: "Popülizme dönüş, olmayan kaynakları dağıtmak için verilen sözler bu güvenin sonu olur. Sosyal ihtiyaçlara yönelik harcamalar ve çabalar artırılmalıdır. Ancak her harcamanın gerçek kaynağı, her çabanın arkasında ciddi bir hazırlığın olması gerekir. Yalanı, sorumsuzluğu, hatta yolsuzluğu sosyal politika veya halkçılık maskesiyle vatandaşa sunabilme zamanı geçmiştir. Piyasalar buna anında tepki göstermekte ve böylece sorumsuzluğu cezalandırmaktadır. Buna rağmen ne yazık ki kolaycılığı sürekli olarak denemek isteyen sorumluluğu bir türlü kabul etmeyen bir anlayış hala çok yaygındır. İktidarın bu anlayışla çalışması, 2002 yılında elde edilen kazanımları yeniden tehlikeye sokmak ve Türkiye'den hızlı büyümeyi esirgemek anlamına gelir." IRAK KRİZİ VE ABD YARDIMI Irak savaşıyla ilgili olasılıkların önemli ölçüde arttığına dikkat çekilen raporda, bölgede ortaya çıkması olası durum sonucu Türkiye'nin karşı karşıya kalacağı zararların telafisine yönelik yardım paketinin nitelikleri, bileşimi ve bu amacı ne ölçüde karşılayacağının bilinmediğine dikkat çekildi. Raporda, "Eğer bu paket borç niteliğinde olacaksa bu ancak kısa vadeli bir çözüm oluşturacaktır; bu tür bir paket borç/GSMH oranını düşürmeyeceğinden ve faiz dışı fazla işlevi görmeyeceğinden makroekonomik durumun kırılganlığının aşılmasını sağlayamayacaktır. Paketin içinde önemli ve kullanılabilir nitelikte bir hibe unsuru bulunması durumunda bir rahatlama sağlanacaktır. Bu bağlamda bu tür paketlerin ABD Kongresi'nden geçme gereği de dikkate alınmalıdır" denildi. ENFLASYON Ocak ayında TEFE'de yaşanan yüzde 5.6 oranındaki artışın bir kaç faktörün yanı sıra en önemli artış faktörü olarak kamudaki fiyat artışlarının yüksekliği olduğuna dikkat çekilen raporda, "Kamuda 2002 yılında yapılması gereken fiyat artışları geçtiğimiz yıl yapılsaydı enflasyon hedefinde sapma gerçekleşmeyecekti. Bu durum bu tür gecikmelerin bedelinin kaçınılmaz olarak ödendiği gerçeğini yansıtmaktadır" denildi. cakta TEFE'de yaşanan artışa rağmen 2003 yılında enflasyonun denetim altında tutulmasının mümkün olduğu vurgulanan raporda, "Ancak 1-2 ay daha benzeri şekilde yüksek oranların ortaya çıkması durumunda enflasyon tehlikesi ciddi boyutlara varacak ve bu konuda 2002 sonunda olumlu olan beklentiler bozulacaktır. Enflasyonda büyük bedeller ödenerek elde edilen köklü düşüş kaybedilmiş olacaktır" görüşü savunuldu. AÇIKLAMALAR YETERLİ GÜVEN VERMİYOR Kemal Derviş tarafından hazırlanan raporda, hükümetin 6 katrilyon lira ek gelir sağlayacağını açıkladığı ilk paketin 1 katrilyon 250 trilyon lira olan sigara ve içkide ÖTV'nin artırılmasıyla sağlanacak gelir dışındaki kaynaklardan beklendiği kadar gelir sağlanmasının mümkün olmadığı savunuldu. 6.2 katrilyon lira olduğu belirtilen ikinci paketin birincisine oranla daha gerçekçi bileşenler içerdiği vurgulanan raporda, "Bununla birlikte ekonomi yönetiminden sorumlu farlı Hükümet üyelerinin açıklamaları ve AKP Genel Başkanının müdahaleleri gerçekleşecek uygulamalar konusunda belirsizlik yaratmaya devam etmektedir. Bu nedenle 2003 yılında faiz dışı fazlanın tutturulacağı, Bütçe dengelerine dikkat edileceği ve bu konuda gerekli önlemlerin alınacağı yönündeki açıklamalar ve atılacak adımlar konusunda yeterli güveni vermemektedir" denildi. BELEDİYE SEÇİMLERİ İÇİN Mİ? Raporda, hükümetin farklı üyelerinin önemli ekonomik ve sosyal konularda birbirlerinden çok farklı yönlerde açıklamalar yapmaları ve belirsizlikleri artırarak ekonomik dengeleri olumsuz yönde etkileyen müdahalelerinin kaygı verici olduğu vurgulandı. Hükümetin bu çelişkili tutumunun belediye seçimlerine ilişkin hedeflerle bağlantısı olup olmadığı sorusunu akla getirdiği belirtilen raporda, böyle bir amacın teknik açıdan yanlış ve sürdürülemez olduğu savunuldu.