BIST 9.916
DOLAR 35,05
EURO 36,30
ALTIN 2.918,66
HABER /  GÜNCEL

CHP’li Altay: Milli irade benim kardeşim

CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay, "13 gündür Türkiye’de hem Anayasa hem TBMM İçtüzüğü zaten ayaklar altına alınmış çiğneniyordu. Ben buna...

Abone ol

CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay, "13 gündür Türkiye’de hem Anayasa hem TBMM İçtüzüğü zaten ayaklar altına alınmış çiğneniyordu. Ben buna görsel bir boyut kazandırdım. Milli irade benim kardeşim" dedi.
CHP Gerze İlçe Başkanlığı’nı ziyaret eden CHP Sinop Milletvekili Engin Altay, meclis tüzük kitapçığını fırlatması hakkında konuştu. TBMM’de yaşanan olayın demokratik bir tepki olduğunu söyleyen Engin Altay, Sinop halkının Türk Milletinin bana verdiği yetkiyle, ettiğim yemine sadık kalmayı sürdüreceğini kaydetti. Altay açıklamasına şöyle devam etti: "Meclis Başkanı burada 13 gündür Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Anayasa’nın ayaklar altına alınmasına seyirci kaldı. Yeni seçilen Cumhurbaşkanı ve eski Cumhurbaşkanı hatta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Anayasa’nın resmen ’hürra’ edildiği 13 gün yaşadık. Yani bu hiçbir demokraside kabul edilemez, bunun altını çizmek istiyorum. Demokrasinin güç kaynağı ve esin kaynağı hukuktur. Bu söylenmedi, bu Ankara’da söylemedik bir söz. Demokrasinin güç ve esin kaynağı hukuktur. Hukukun ortadan kaldırıldığı bir süreç o ülkede demokrasinin de fiili olarak sonlandırıldığı bir süreçtir. Bizim bakanlarla sorunumuz yoktur. Yalnız o makamların sorumluluğunu taşıyan sorumsuzluklarla işimiz var ve bundan sonra da olacaktır. Bu çerçevede Sinop halkının Türk Milletinin bana verdiği yetkiyle, ettiğim yemine sadık kalmayı sürdüreceğim. Kitap fırlatmak nezaketsiz bir yaklaşım gibi algılanabilir, bunu normal karşılarım ama Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının kaynağını Anayasadan alan TBMM İçtüzüğünü çiğnemesini nezaketsizliğin de ötesinde bir davranış olarak algılarım. Hem nezaketsiz bir davranış olarak algılarım hem de görevi suistimal olarak algılarım. Milletin bana verdiği yetki de bir milli iradedir. Seçilmiş Cumhurbaşkanın her vesileyle söylediği ’milli iradeye saygı’ konusuna en çok dikkat edecek Türkiye de iki kişi vardır. Birisi Cumhurbaşkanı, Anayasayı korumak ve Anayasa organlarıyla uyumlu çalışmasını gözetmekten sorumludur. Birinci ve en temel görevi budur. İkincisi de Türkiye Büyük Millet Meclisi, kanun yapan ve yasa yapan organdır. Meclis kanunları yaparken Anayasadan kaynağını aldığı İç tüzükle İç Tüzük çerçevesinde yapıyor ve Meclis Başkanının Meclisin nasıl çalışacağı belliyken, ayağa kalkıp usulca söz isteyen Ana Muhalefet Partisi bir grup başkanvekilini orada yok sayması bir milletvekili olarak, bir insan olarak bile yok sayması benim tahammül sınırlarımı zorlamıştır. Böyle yaptıkları sürece de tavrımız değişik şekil şartları değişse de, bu refleksimizi her zaman ortaya koyarız, bunu da söyleyeyim. Tabi benim bu tepkime bazı AKP yöneticilerinin televizyon televizyon gezerek demeçler yağdırdığını gördüm. Bu demeçleri gerçi Hükumet bugün açıkladı ama Bakanlık dilekçesi olarak ben okudum. Hükumet değişeceği için yeni kurulacak kabineye rezervasyon dilekçesi olarak algıladım. Çünkü AKP’lilerin televizyona çıktığı çok vaki değildir. Ama bu tavırdan sonra kanal kanal gezmeleri kimi genel başkan yardımcıları, kimi grup başkan vekillerini yeni kurulacak kabineye rezervasyon müracaatı olarak algılandı tarafımdan. TBMM ’alo Cemil’ hattının devreye girmesiyle yemin töreninde, iç tüzüğü rafa kaldırmaya çalışmıştır. Bizim milletin verdiği yetkiyi kullanmamızı TBMM engelleyemez. 13 gündür Türkiye’de hem Anayasa hem TBMM İçtüzüğü zaten ayaklar altına alınmış çiğneniyordu. Ben buna görsel bir boyut kazandırdım."
Bir basın mensubunun; ’yapılanın milli iradeye saygısızlık’ olarak nitelendirildiğinin hatırlatılması üzerine Engin Altay, "Milli irade benim kardeşim. Ben de milli iradenin bir temsilcisi olarak oradayım ve TBMM İçtüzüğü çok açık. Meclis Başkanı 63’e göre usul tartışmasını açmak zorundadır. Bırak usul tartışmasını benim meramımı dinlemek lütfunda bulunmayarak Milli İradeye en büyük saygısızlığı Cemil Çiçek yapmıştır, bunun da altını çizmem lazım" diye konuştu.

"BARDAKLAR FIRLATILMIŞ, KÜFÜRLER HAVADA UÇUŞMUŞTUR"
"Türkiye’de çok bilinen bir söz vardır. Bir göreve gelen yöneticiler sırayla zarf açarlar. Birinci zarf eskileri kötüle. İkinci zarf etrafı kötüle. Üçüncü zarf hiç işi uzatma, sen üç tane zarf hazırla malum esprisidir" diye devam eden Altay, şu ifadeleri kaydetti:
"Seçilmiş cumhurbaşkanının yemin ettiği gün yemin ettiğinden bir saat sonra Anıtkabir’de birinci zarfı açtığına tanık olduk. Eskileri kötüleyerek işe başlamasını çok çirkin buldum. Büyük Atatürk’e istisna tutarak, aslında ona da laf edecek de şimdilik dili yetmedi. İsmet İnönü dahil Celal Bayar dahil, Demirel dahil, Özal, Sezer, Gürsel, Korutürk dahil geçmiş bütün cumhurbaşkanlarını itham etmesini, halktan kopuk olmakla suçlamasını yadırgadım. Buna Abdullah Gül de dahil. 40 yıllık dava arkadaşını da bu kadar çabuk gözden çıkarmasını, hatta satacağını da düşünmemiştim. Dün mecliste yaşanan olay bir demokratik tepkidir dediğim gibi, biz her şeyde hoşgörülü olabiliriz ama anayasanın hepimizi bağlayan, bütün toplumu bağlayan, 77 milyonu toplu olarak ve teker teker bağlayan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına yürütme ve yasama organının başı tarafından ihlal edilmesine, yok sayılmasına tahammül göstermemizi bizden kimse bundan sonra da beklemesin. Burada bu parlamento da havada tekmeler uçuşmuştur, meclis kürsüsüne dolu su bardakları atılmıştır, küfürler havada uçmuştur. Bunlarla çok meşhur olmayan, bunları garip karşılamayan kimi şöhretli köşe yazarlarını bu konuyu sağından solundan bükerek kendilerince televizyon programı yaparak iktidara şirin gözükme anlayışlarını sadece garipsediğimi söylemem lazım."
(İHA)