CHP İstanbul İl Teşkilatı kentin kronikleşen sorunlarına çözüm amacıyla sempozyum düzenledi.
Abone olCHP İstanbul İl Başkanlığı'nın, yerel seçimler öncesinde
İstanbul'un kronikleşen sorunlarına çözüm projeleri geliştirerek,
kenti bekleyen tehlikelere dikkat çekmek için başlattığı bilimsel
proje ve uygulama çalışmaları kapsamında "İstanbul'un Su politikası
Sempozyumu" yapıldı.
26-28 Haziran 2008 tarihleri arasında Akatlar'daki MKM Mustafa
Kemal Merkezi'nde gerçekleştirilen 3 günlük sempozyumda;
İstanbul'un mevcut su potansiyeli, su ihtiyacı, su kalitesi, su
hidrojeolisi, su hidrokimyası, su yönetimi, su havzalarının
korunması, su mevzuatlarının uygulaması ve atıksu konuları ele
alındı.
140'ı aşkın bilim insanının katıldığı sempozyumda 62 uzman
tarafından 37 bilimsel bildiri ve poster sunuldu.
İstanbul ‘un Su Politikası Sempozyumu CHP İstanbul İl Başkanlığı tarafından 26- 28 Haziran 2008 tarihler arasında Akatlar Mustafa Kemal Merkezinde yapıldı. Sempozyumda 62 yazar tarafından 37 bilimsel bildiri sunuldu, 4 panel gerçekleştirildi. Oturumlardaki sunumlar, sempozyum öncesinde hazırlanan Bildiriler Kitabı’nda yayınlandı. Panel ve Sonuç Bildirgesi Kitabı ise en kısa sürede yayınlanacak.
Sempozyum sonunda, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın, 2010 yılında daha geniş katılımlı, genelde Türkiye, ayrıntıda İstanbul’un ilçelerini konu edinen, “CHP Su Politikaları Sempozyumu” adı altında yeni bir organizasyon düzenlenmesine karar verildi.
İstanbul’un Su Politikası Sempozyumu’nda varılan sonuçların bir kısmının bilgi şöleni çıktısı olarak kamuoyuna duyurulması kararlaştırılmış olup bunlar aşağıdaki gibidir:
1. İstanbul’a Düzce’den getirilen Büyükmelen suyu İstanbul’daki su ihtiyacının yaklaşık % 50’sini karşılayacağından Büyükmelen Projesinin tamamlanması zorunluluk haline gelmiştir. Büyükmelen Çayı’nın çevresel kaynaklı etkiler ile kirlenmemesi için Büyükmelen Havzası koruma altına alınmalıdır. Bu suyun kaynağında mı yoksa İstanbul da mı arıtılacağı konusuna da hızla kalıcı bir çözüm bulunmalıdır.
2. Günümüzde, İstanbul’a Düzce ve Istranca derelerinden gelen ve yakın gelecekte Rezve deresinden getirilecek ham suya, ileriki yıllarda, Düzce ve Istranca bölgelerinde ihtiyaç olması halinde ne yapılabilecek, planlanmış mıdır? Ülkeler arasında yaşanması beklenen su savaşları olmadan, benzerlerinin ülkemizin şehirleri arasında ortaya çıkmasından korkulmuyor mu? Bu konuda yaşanabilecek olumsuzluklara kamu önlem almış mıdır?
3. Bir panelimizde açıklandığı üzere, İstanbul genelinde gerçekleştirilmiş olan su anketi sonucuna göre, İstanbulluların, evlerindeki musluklardan akan suyu % 92.15’lik bir katılımla, sağlıklı ve güvenilir bulmadıkları için içme suyu olarak kullanmadıkları, içme suyu ihtiyacını damacana suyu satın alarak karşıladıkları belirtilmiştir. Halk nezdindeki bu güvensizliğin sorumlusu İstanbul’daki yerel yöneticilerdir.
4. Su havzalarının korunması ve denetlenmesi sonrasında Istranca derelerinden getirilecek ham suyun başka bir suyla karışımına izin verilmeden ileri arıtmadan geçirilmesi ve elde edilecek birinci sınıf su kalitesindeki (güvenilir) içme suyunun ayrı bir şebeke (hattı) ile İstanbul’daki mahalle merkezlerinde halka arz edilmesi sağlanmalıdır. Bunu takiben mevcut hatlara ilave ikinci bir hat şeklinde de konutlara verilmesi halinde halk sağlığının korunması adına üstün bir kamu hizmeti yapılmış olacaktır. Böylesi iyi nitelikli bir suyun, evlerde içme suyu dışında çamaşır, bulaşık, temizlik vb. gibi işlerde kullanılması doğru olmayacaktır.
5. İstanbul’un su havzalarında kaçak yapılaşmalar hız kazanmış olup su havzalarında yaklaşık 24 bin kadar kaçak bina ve tesis mevcuttur. Su havzaları bu gibi yapılardan derhal arındırılmalıdır.
6. Su yönetiminde, kuraklık dönemlerinde, kriz yönetimi yerine risk yönetimine geçilmelidir.
7. Ormanlık alanlar korunmalı ve baraj havzaları ağaçlandırılmalıdır.
8. Arıtılarak denize akıtılan sular, yeraltındaki akiferlerde depolanarak saklanmalıdır.
9. İstanbul’da aşırı yeraltı suyu çekilmesi nedeniyle hem zeminde oturma, hem de yeraltı sularında tuzlanmalar görülmektedir. Aşırı çekim nedeniyle tuzlu suyun denizden karaların içine girişi İstanbul’un her iki yakasında da görülmüştür. İstanbul’da yeraltı suyu kullanımı yönetimi yoktur veya tam bir kaostur. DSİ su konusunda ülkemizdeki tek otorite olmalıdır.
10. İstanbul’un içme suyu barajlarından özellikle Ömerli barajının suları iyon fakiridir. Diş sağlığı açısıdan önemli olan flüorür bu sularda olması gerekenden 10 kat daha az bulunmaktadır. Yine sularımızın Mg değerleri Ömerli de özellikle düşüktür. Sularımızdaki bu iyon eksikliğini gidermek adına yapılması gerekenler saptanarak, yerel ve devlet görevlilerinin bu konuyu dikkatle takip etmeleri gerekir.
11. İstanbul suları, arıtma tesisinden evlerdeki musluğa geliş sürecinde, borulardan yüksek oranda Fe, Zn ve Mn gibi iyonlar kazanmaktadır.
12. İstanbul halkı tarafından içme suyu olarak tüketilen, İstanbul ve yakın çevresinde üretilen şişe ve damacana sularının İl Sağlık Müdürlüğü tarafından ayda bir kez yapılan analizleri yetersizdir. İnsan sağlığının korunması için su analizlerinin sıklığı arttırılmalı ve yüksek olan analiz ücretleri düşürülmelidir.
13. T.C. Sağlık Bakanlığı’nca denetlenen, yetkilendirilmiş, teknik altyapısı uygun, uzman araştırmacıların görev yaptığı, sadece şişe ve damacana suyu analizlerinin yapılacağı “Su Analiz Laboratuarları”nın kurulmasına izin verilmelidir.
14. İstanbul’da şebekeden kaynaklanan su kaçakları % 30 civarındadır. Ciddi zemin sorunlarına neden olan su kaçakları, binaların yıkılmasını kolaylaştıran bir faktördür.
15. Türkiye nüfusunun yüzde 18’ini barındıran İstanbul’un su sorununun çözümü, her türlü siyası çekişmelerin üzerinde tutulmalıdır. Sorunun çözümü için konusunda uzman araştırmacıların görüş ve önerileri dikkate alınmalıdır.