CHP Manisa Milletvekili Sakine ÖZ, Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanışının 90. Yıldönümünde yaptığı açıklamada, ülkemizin uluslararası alandaki saygın konumunun ve egemenlik haklarının en somut belgelerinden Lozan’ın içerdiği anlamın, bugün Ortadoğu’ya y
Abone olİNTERNETHABER.COM- Sakine ÖZ, açıklamasında şu hususlara yer verdi:
“Lozan Barış Antlaşması, savaş meydanlarında kurtarılan ülkemizin, egemenlik haklarını ve saygınlığını diplomasi masasında kanıtlayan çok değerli bir belgedir. Cumhuriyetimizin toprak, insan ve egemenlik unsurlarının uluslararası alandaki kabulünün temelini hazırlamış, dünya uluslarının saygın bir üyesi olduğumuzu kanıtlamıştır.
TAM ANLAMIYLA DİPLOMATİK BİR ZAFER
Lozan, imzalandığı şartlar değerlendirildiğinde, tam anlamıyla bir diplomatik zafer ve başarı öyküsüdür. Öngörülen sınırlar, egemenliğimizi hiçbir koşulda tartışma konusu yaptırmayan kararlı irade, Lozan Barış Antlaşması’nın görüşüldüğü salona yansımıştır. Lozan görüşmelerinin tıkanmasından sonra, konferansa ara verilen aylarda ülkemizde toplanan İzmir İktisat Kongresi, yeni devletimizin nasıl bir ekonomik temel üzerine inşa edileceğini de karara bağlamıştır. Bu açıdan Lozan’ı sadece bir uluslararası antlaşma değil, 1919-1923 döneminin savaştan diplomasiye uzanan zorlu koşullarında, ülkemizin bağımsızlık ve varoluş mücadelesi sürecindeki en anlamlı adımlardan biri olarak görmekte yarar vardır.
Lozan, öncelikle bir ‘eşitlik belgesi’dir. I. Dünya Savaşı’nı bitiren antlaşmalar, mağlup devletlere zorla dayatılmış ve galip devletlerin çizdikleri çerçevede görüşülmüşken, Lozan’da ülkemiz dünya uluslarının saygın ve eşit bir üyesi olduğunu görüşmelerin her safhasında kanıtlamıştır. Lozan, gerçek anlamda bir müzakere belgesidir. Bu açıdan, tam bir zaferdir.
TARİHE ADINI ALTIN HARFLERLE YAZDIRMIŞTIR
Lozan, ekonomik boyunduruktan kurtulduğumuzun simgesidir. Kapitülasyonların kaldırılmasında ısrar eden, Osmanlı’yı çökerten Düyun-ı Umumiye borçlarının taksite bağlanarak ödenmesini dünya devletlerine kabul ettiren Türk heyetimiz, yeni kurulacak devletimizin ekonomik bağımsızlığına verdiği önemi çok net bir tutumla kanıtlamıştır. Bu tutum, kendisini 1929 Dünya Buhranı’nda da göstermiş, devletimiz –bugünkünün tersine- ekonomik krizi aşmak adına dış borca ve yüksek faize değil, kendi üretim olanaklarına yönelmeyi tercih ederek ekonomi tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.
Bugün, ülkemizi IMF’den kurtarmakla övünenlerin, borcun sadece ‘adresini’ değiştirdiklerini, dış borcumuzu katladıklarını düşündüğümüzde, Lozan’ın ‘bağımsız devlet, zincirlerinden kurtarılmış ekonomiyle mümkündür’ ilkesinin önemi çok net biçimde ortaya çıkmıştır. Lozan, bu açıdan da canlı bir belgedir ve devlet yöneticilerine bağımsızlığın doğru rotasının ekonomi olduğunu
göstermektedir.
LOZAN SİYASİ BAĞIMSIZLIK BELGEMİZDİR
Lozan, eşitlikçi ve ekonomik açıdan bağımsızlıkçı bir belge olmasının yanında, ‘siyasal bağımsızlık’ belgemiz ve ülkemizin ‘tapu senedi’dir. Lozan’ın imzalandığı tarihte ülkemiz, bağımsız bir devlet olarak dünya arenasında tanınmış, sadece 3 ay sonra, 29 Ekim 1923’te cumhuriyetimiz, Lozan’daki ana ilkelerin izinde kurulmuştur. Lozan’da belirlenen sınırlar ve azınlık tanımı, cumhuriyetimizin toprak ve vatandaşlık kavrayışında, 1924 anayasamızın şekillenmesine zemin hazırlamıştır.
Bugün, bölgesel gelişmeler, dış yönlendirmelerin de etkisiyle, ülkeleri rejim ve sınır değişikliklerine doğru sürüklerken, demokrasimize ve cumhuriyetimize sonuna dek sahip çıkmamız, kazanımlarımızı koruyarak geliştirmemiz gerektiği ortadadır. Lozan, bize bu mücadelemiz için 90 yıl öncesinden çok anlamlı bir mesaj veriyor… Ülkemizde, egemenlik haklarımızı hiçbir koşulda tartışma konusu yapmayacak, bölgemizdeki ulusların yaşam hakkını ve komşu devletlerin sınırlarına saygı gösterecek, ‘yurtta barış dünyada barış’ ülküsüyle, yakın coğrafyamıza dışarıdan yönelen her türlü rejim değişikliği girişimine karşı duracak bir anlayış geliştirmeliyiz.
Biz, bölgemize dışarıdan müdahale heveslisi olan ve emperyalizmin yeni biçimini ‘etnik, mezhepsel ve dinsel’ bağlarla coğrafyamızda sergilemek isteyen güçlere, Lozan’ın çizdiği saygın çerçeveyi gözönünde bulundurarak, bu çerçeveyi günümüze uyarlayarak ‘hayır!” demeliyiz. Lozan, bu açıdan da canlı bir belgedir.
Biz, bazı güçler istedi ve uzaklardan beyzbol sopası gösterdi diye kimseyle ‘dün dost bugün düşman’ olmayacağız… Ulusal çıkarlarımızı hiçe sayarak, sınır güvenliğimizi ve yurttaşlarımızın can güvenliğini hiçe sayarak tehlikeli maceralara girmeyeceğiz… Bölgesinde, gücünün ve ittifaklarının sınırlarını ölçmeden, savaş kışkırtıcısı, rejim ihraççısı ve yayılma meraklısı bir ülke olmayacağız…
LOZAN BARIŞIMIZIN GÜVENCESİDİR
Ülkemiz, devleti ve ulusuyla, dünyadaki saygın yerini korumak ve geliştirmek için bugüne dek çok büyük bir emek harcadı. Bu anlamlı konumumuzun, sığ ve ileriyi görmekten uzak stratejilerle, Lozan’ın çizdiği saygın çerçeve yerine, etnik ve mezhepsel koalisyonlar üzerinden yeni bir değişim ve dönüşüm sürecine sokulmasına, bölge devletlerinin içişlerine karışılmasına asla izin vermeyeceğiz.
Lozan, siyasi, ekonomik ve diplomatik yönden bir bağımsızlık ve saygınlık belgesi olarak 90 yıldır dimdik ayaktadır ve bu konumunu sürdürecektir; çünkü Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’dir, çünkü
Lozan, bölge barışımızın güvencesi ve istikrarıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle; ülkemizin dünyada saygın ve eşit bir ulus olarak kabulünü sağlayan Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü ve Lozan Barış Antlaşması’nı imzalayan heyetimizi; başta II. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız İsmet İNÖNÜ olmak üzere saygıyla anıyor, şükranlarımı sunuyorum.