BIST 8.864
DOLAR 34,31
EURO 37,34
ALTIN 3.032,35
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

CHP'den Erdoğan'a üç soru!

CHP Parti Sözcüsü Haluk Koç, Başbakan Erdoğan'a Oslo görüşmelerini sordu

Abone ol

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, “Milletvekilleri, insanımızı ilgilendiren herhangi bir sorunla ilgili düşüncesi olan herkesle görüşebilir. Bu, CHP'nin tutumunun ekseninin, yörüngesinin şuraya veya buraya kaydığı anlamına gelmez” dedi.

CHP Merkez Yönetim kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantı sürerken Parti Sözcüsü Koç, genel merkezde basın toplantısı düzenledi.

Konuşmasında, “Oslo görüşmelerine” değinen Koç, şunları söyledi:

Terör örgütü militanlarıyla devleti, bazı Avrupa ülkeleri arabuluculuğunda metinlerde geçen deyimle 'koordinatörlüğünde' buluşturan o iradeyi sergileyen kendisidir. PKK'yı şımartan, sırtını sıvazlayan 'aman ha şu 2011 Haziran seçimlerine kadar eylem yapmayın, bölgede sizi rahatsız eden kamu görevlisi, emniyet görevlisi, TSK görevlisi, kimden şikayetçiyseniz bunu bize bildirin, biz onları bir şekilde halledelim' diyen, bu tavrı sergileyen Sayın Başbakan'dır.

BAŞBAKAN'DAN YANIT BEKLİYORUZ

Hükümetin terörle mücadelede dışa bağımlı olduğunu ve talimat doğrultusunda hareket ettiğini iddia eden Koç, “Oslo'da yapılan görüşmeler hükümetin terörle mücadeleye bakış açısını ortaya koymuştur” dedi.

Başbakan Erdoğan'a bazı soruları olduğunu belirten Koç, şöyle devam etti:
Soru bir; Oslo tezgahları öncesinde ve sırasında görevlendirdiğin devlet yetkilileri İmralı'dan Kandil'e kaç mektup götürmüşlerdir? Bu mektupların içeriğinden Apo'nun ve Kandil'in planlarından ne derece haberdarsınız, ne önlem aldınız? Kuryelik görevini devlet görevlisi olarak kimler yerine getirmiştir?

Soru iki; İngiltere'nin koordinatörlüğünde gizli kapaklı yürütülmesini sağladığınız Oslo görüşmelerinde, özel temsilciniz Hakan Fidan aynen aktarıyorum, kendi sözlerinden aktarıyorum, 'Öcalan'ın ülkeye ve bölgeye yönelik vizyonu Başbakanla yüzde 90-95 örtüşüyor', bu sözlere sayın Başbakan açıklık getirmelidir. Terörün başı olan Abdullah Öcalan ile hem ülke bazında hem bölgesel bazda yüzde 90-95 uyuştuğunuz noktalar, mutabık kaldığınız noktalar nelerdir sayın Başbakan? Siz çok kullanıyorsunuz ya kucaklaşmayı Apo ile fikren hangi noktalarda kucaklaşıyorsunuz sayın Başbakan? Temsilcinin söylediği bu sözler, zaten muhabbettin kralının sizin aranızda geçtiğini gösteriyor. Başkasının muhabbetini niye kıskanıyorsunuz şimdi?

Soru üç; 'terörle mücadele edilir, siyasetle müzakere ederiz' sözü Başbakan'a ait. Tüm bu gelişmelerde eli kanlı terör örgütü PKK'yı siyasi kurum gibi muhatap aldığınızı fark etmediniz mi? PKK'nın MİT'i ve devleti oyalayıp, örgütün dördüncü stratejik mücadelesini hayata geçirmesine nasıl gözünü kapatarak, vicdanınızı kitleyerek yardımcı oldunuz sayın Başbakan? Soru dört; bu sürelerin sonunda PKK'nın kendi çözümlerini dayatarak, koşullar olgunlaştığında tek taraflı bunları fiilen hayata geçirmesini kolaylaştırmış olmadınız mı? Bu sürecin altyapısını siz bu şekilde oluşturmuş olmuyor musunuz?

Konuya ilişkin sorularına Başbakan'dan yanıt beklediğini ifade eden Koç, “Ana sorum şu; koordinatör devlet İngiltere'nin imzaladığı bilinen Oslo müzakereleri sonrasındaki protokolleri ve mutabakat metinlerini ekleriyle beraber açıklama cesaretiniz var mı yok mu sayın Başbakan? Hadi bakalım konjonktür milliyetçisi sayın Başbakan, seçimlere çeyrek kala milliyetçilik taslayan sayın Başbakan, mertsen, cesursan açıkla” diye konuştu.

12 EYLÜL'DE DİYARBAKIR ŞİMDİ DE SİLİVRİ

12 Eylül Darbesi'nin 32'inci yılı olduğunu hatırlatan Koç, o gün yaşananları bugünkü siyasi şekillenmelere ilham olmuş “kara faşizm dönemi” olarak tanımladı.
12 Eylül kurbanlarını” saygıyla andıklarını ifade eden Koç, CHP'nin o dönemden kalan yasal düzenlemelerin ortadan kaldırılması için girişimlerde bulunduğunu ancak iktidarın buna yanaşmadığını iddia etti.

Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu koşulların 12 Eylül 1980'de yaşananlardan çok farklı olmadığını ileri süren Koç, şöyle konuştu:

12 Eylül 1980'de Diyarbakır Cezaevi, bugün Silivri Zindanı... 12 Eylül'de Mamak Zindanı bugün Hasdal Cezaevi... 12 Eylül'de sıkı yönetim mahkemeleri, devlet güvenlik mahkemeleri, bugün özel yetkili mahkemeler, özel yetkili savcılar, terörle mücadele mahkemeleri. Söylemlere bakalım, 12 Eylül 1980'de 'asmayalım da besleyelim mi' diyen bir mantıkla 2012'de 'yargıya talimat verdim' mantığına uzanan bir süreç. Özetle 12 Eylül 1980'de Kenan Evren, 2012'de Recep Tayyip Erdoğan, değişen farklı bir şey yok Türkiye'de.”

Türkiye'nin sorunlarının her gün giderek büyüdüğünü ancak iktidarın bu sorunlara ilişkin üzerine hiçbir sorumluluk almadığını ve hatta suçu muhalefete attığını ileri süren Koç, “10 yıldır iktidarda olan sensin Sayın Başbakan. Ülkenin kan gölüne çevrilmesinin siyasi sorumluluğu doğal olarak senin omuzlarında. Nereden nereye geldi Başbakan; Milli Görüş'ten küresel emperyalizmin eş başkanlığına terfi etti” diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “yorgun, tükenmiş, inandırıcılığını kaybetmiş ve agresif olduğunu, ülkeyi yönetemediğini” iddia eden Koç, yaşanan sürecin de yeteneklerinin ve kapasitesinin sınırlı olduğunu ortaya koyduğunu ileri sürdü.

CHP SORUMLULUKLARIN YERİNE GETİRİYOR

Koç, oldukça vahim bir süreç yaşandığını öne sürerek, “Esip gürlemek çok kolay, dönem milliyetçiliği yapmak çok kolay, konjonktürel milliyetçi rolüne soyunmak da çok kolay ama yürek isteyen budur, neyin altına girdin, Türkiye'yi neyin altına soktun? Sen çekiniyorsan, hakkında hayali suikast düzenlendiğini iddia eden, konuşmayı da çok seven yardımcın açıklasın. Sizin bu protokollerde federasyon, özerklik, konfederasyon gibi çözümler konusunda herhangi bir mutabakatınız oldu mu olmadı mı” diye sordu.

CHP'nin bu soruları sorarken, topluma karşı sorumluluklarını yerine getirdiğini belirten Koç, milletin böyle bir kritik dönemde bu soruların yanıtını bilmeye hakkı olduğunu kaydetti.
Koç, bir gazetecinin sorusu yanıtlarken de hükümetten konuya ilişkin en kısa sürede açıklama beklediklerini ancak “saptırmaya karınlarının tok olduğunu” söyledi.

PARTİ YÖNETİCİLERİNİN YAPTIĞI GÖRÜŞME

Bir gazetecinin bir süre önce parti yöneticilerinin bir grup aydınla toplantı yaptığını hatırlatarak, “partinizin Kürt sorunu konusunda yeni bir açılımı, rapor çalışması mı var” sorusu üzerine Koç, CHP'nin Kürt sorunu ile terör sorununu her zaman ayırdığını ifade etti. Milletvekillerinin her konuda görüşmeler yapabileceklerini ve sorunlara çözüm arayışında olabileceklerini belirten Koç, ancak söz konusu toplantıya ilişkin kendisinin bilgisi olmadığını belirtti.

Koç, “Milletvekilleri, insanımızı ilgilendiren herhangi bir sorunla ilgili düşüncesi olan herkesle görüşebilir. Bu CHP'nin tutumunun ekseninin, yörüngesinin şuraya veya buraya kaydığı anlamına gelmez. CHP'nin ilkeleri ortadadır. Yani hapishaneyi ziyaret eden milletvekillerimiz, orada tutuklu olan Hizbullah üyesiyle de görüşmüştür. O yüzden CHP'ye dönük bu görüntülerden 'CHP'yi bir eleştiri noktası da biz açalım' mantığına ben sağlıklı bakmıyorum” şeklinde konuştu.

Koç, bu toplantılara parti içinden de tepkiler olduğunun ifade edilmesi üzerine “Her milletvekilli istediğiyle görüşebilir, benim bilgim yok, partinin aldığı bir karar yok. Kendi inisiyatiflerini kullanmışlardır” karşılığını verdi.