CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ÖSO'yu Kuvayi Milliye'ye benzetmesine ilişkin "Bu benzetmeyi yaparak Kurtuluş Savaşı şehitlerine, Kuvayı Milliye şehitlerine hakaret etmiştir. Özür dilemesi gerekir" dedi.
Abone olCHP Sözcüsü Bülent Tezcan, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ÖSO'yu Kuvayi Milliye'ye benzetmesine ilişkin "Kuvayi Milliye hareketini böyle bir hareketle özdeşleştirmek sizin gayri milli olduğunuz ikrarı ve delilidir. Tam da milli bir hareketi itibarsızlaştırma, gayri milli oluşunuzun ikrarı ve delilidir. AK Parti Genel Başkanının derhal tarihimiz ve şehitlerimizden özür dilemesi gerekir. Bu benzetmeyi yaparak Kurtuluş Savaşı şehitlerine, Kuvayı Milliye şehitlerine hakaret etmiştir. Özür dilemesi gerekir" dedi.
"BİZE BU DELİ GÖMLEĞİNİ GİYDİRMENİZE FIRSAT VERMİYORUZ"
CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, MYK sonrası parti binasında açıklama yaptı. Bülent Tezcan, Türkiye'de herkesimin iktidar tarafından iki şeye zorlandığını savunarak şunları söyledi: "Bugün MYK'nın son olağan toplantısını yaptık. İnşallah kurultayımıza kadar bir olağanüstü toplantı yapma ihtiyacı hissetmeyiz. Öyle olağanüstü günlerden geçiyoruz ki Türkiye'de kimse kendisinin bir saat sonra ne olacağının garanti altında olmadığı bir süreçte hissediyor. Bugün Türkiye'de bir şeye daha doğrusu iki şeye zorlanıyoruz, millet, halk, muhalefet olarak. Bir tercihe zorlanıyoruz iktidar tarafından. Diyorlar ki terör mü faşizm mi? İkisinden birini tercih edeceksin diyorlar. Ya teröre teslim olacaksın yada terörle mücadele ediyorsan faşizme, tek adam rejimine teslim olacaksın diyorlar. Bunu reddediyor, ikisine de hayır diyoruz. Bize bu deli gömleğini giydirmenize fırsat vermiyoruz, bu gömleği yırtıp atacağız. Teröre de faşizme de hayır diyoruz. Demokratik, özgür bir Türkiye istiyoruz. Herkesin özgürce düşündüğü, düşündüğünü özgürce söylediği bir Türkiye istiyoruz. İktidarın hoşuna gitmeyen düşünceleri var diye kimsenin hoşlanmadığı bir ülke istemiyoruz. Çıldırmış bir iktidar istemiyoruz. Farklı bir sese farklı bir dile karşı tahammülsüz çılgınca saldıran bir iktidar istemiyoruz. Toplum artık sıkıştı, huzur istiyor. Son haftadaki hakim olan dile bakar mısınız? Cumhurbaşkanlığı makamını işgal etmiş AK Parti Genel Başkanı ağzından çıkan 'ulan'lı bir dille 'ulan kimsin sen' diyerek tepeden sopa gösteren ve toplumu korkutmayı planlayan bir iktidar var. Misliyle o dili size iade edeceğiz. Sizin küstahlığınızdan 10 kat büyük cesaretle size direneceğiz. Halkı korkutmanıza fırsat vermeyeceğiz."
"BU BAKANLIK BABANIN BAKANLIĞI GİBİ DEĞİL"
Bülent Tezcan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuoğlu'nun CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz'a yönelik sözlerini anımsatarak şöyle devam etti: "Dışişleri Bakanı çıkıyor başkonsolosunu koruyamamış, 'öfkeli gençler' diye şımarttıkları terör örgütü çete IŞİD'e kahramanca direnen konsolosluk görevlilerinin esir almış, bunlara karşı çaresizliğin ve utancın içinde utanmak yerine başkonsolosuna siyaset arenasında utancını kapatma telaşında. Başkonsolosumuz Öztürk Yılmaz kahramanca direniyordu. Cesaretle direnenlere sahip çıkma cesaretini gösteremeyen ve bu utancın sahibi olup bunun özrünü dilemeyen bakan kalkıp 'sen benim memurumdun' diyecek. Devleti nasıl gördüklerinin açık bir ikrarı. Bu bakanlık babanın bakanlığı değil. Türkiye'nin Dışişleri Bakanlığı. Başkonsolos da Türkiye Cumhuriyeti Devletinin onurlu memuruydu. Senin onu 'benim memurumsun' diyerek onursuzlaştırmaya gücün yetmez. Hiç kimse senin memurun değil. Devleti babasının çiftliği gibi gören bir anlayış bugün Türkiye'yi bu hale getiriyor. Öztürk Yılmaz'ın cesaretinin binde biri sizde olsaydı oradaki görevlilerimiz esir alınmazdı."
"ÇİRKİN SİYASET DİLİNİZ ORDUMUZUN DURUMUNA GÖLGE DÜŞÜRMEKTEDİR"
Türk Tabipler Birliğinin bildirisi üzerine doktorların gözaltına alınmasını eleştiren Bülent Tezcan şu ifadeleri kullandı: "Tabipler odasına baskın yapıldı. Savaşa kaşıyız ifadesini, içeriği bildiriyi kabul edin veya etmeyin bu başka bir tartışma, size kalmış. İçeriği ne olursa olsun o sözleri söyleme özgürlüğünü savunmak her demokrat ve aydının görevidir. Savaşa karşıyım demek sosyal medyada, STK'ların, insan hakları örgütlerinin demesi suç. İnsan yaşatmak görevi olan hekimlerin savaşa karşıyım demesi suç. Furkan vakfı ve benzerlerinin demesi suç ama çatışmayı kavgayı söylemek şeref madalyası. Böyle bir ülke olur mu. Böyle bir ülkenin Afrin'de yürüttüğümüz Zeytin Dalı Harekatına katkısı olur mu? Aklınızı başınıza alın. Farklı sesi olana terör sevici diyorsunuz. Farklı sesten farklı sözler terör sevicilik değildir. Ama farklı seslere sözlere tahammülsüzlük, tam da savaş seviciliktir. Siz birilerini terör sevici diye suçlarken aslında dilinizin altında bir savaş seviciliğini tahrik ettiğinizin farkında mısınız? BU harekata destek veriyoruz. Aramızdaki bir fark ama konuşurken ağzımızdan kan damlamıyor. Zeytin Dalı Harekatı haklı gerekli meşru bir harekattır. Ama siz adı Zeytin Dalı olan haklı meşru gerekli bir harekatı savaş edebiyatına dönüştürürseniz kirletirsiniz. Askerimiz orada büyük bir vakarla haysiyetle Türk ordusuna yakışır bir tutum içindedir. Girdiği günden bu yana Türk ordusuna yakışır üslub içinde yürütmektedir harekatı. Çirkin siyaset diliniz ordumuzun durumuna gölge düşürmektedir. İktidar siyasetin çirkin dili gölge düşürmektedir. Çekin gölgenizi ordumuzun üzerinden. O zaman çıkın Huruç Harekatı diyin, yoksa Huruç mu yapmak niyetindesiniz. Bu harekatın ismine uygun olan Türk ordusudur orada. Buna gölge düşürmeyin, harekatın adına gölge düşürmeyin. Çirkin dilinizle bu harekatın temizliğini kirletmeyin."
"AK PARTİ GENEL BAŞKANININ ŞEHİTLERİMİZDEN ÖZÜR DİLEMESİ GEREKİR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ÖSO'yu Kuvayi Milliye ile özdeşleştirdiğini savunan Bülent Tezcan şu görüşleri savundu: "Kuvayi Milliye ile ÖSO'yu bir görüyorlar. Bu ne saygısızlıktır, hadsizliktir, edepsizliktir. Kuvayi Milliye'ye hakaret etme hakkını size kim veriyor. Bu ülkede mazlum halkın kendi içinden çıkmış kararlı gücüne dayanan en şerefli tarihimizin bir özetidir. Nereden geldiği belli olmayan, nereye gideceği belli olmayan güçlerin toplamı değildir Kuvayı Milliye. Kuvayi Milliye hareketini böyle bir hareketle özdeşleştirmek sizin gayri milli olduğunuz ikrarı ve delilidir. Tam da milli bir hareketi itibarsızlaştırma, gayri milli oluşunuzun ikrarı ve delilidir. AK Parti Genel Başkanının derhal tarihimiz ve şehitlerimizden özür dilemesi gerekir. Bu benzetmeyi yaparak Kurtuluş Savaşı şehitlerine, Kuvayı Milliye şehitlerine hakaret etmiştir. Özür dilemesi gerekir."
"LİDERİ PKK'NIN SALDIRISINA HEDEF OLMUŞ TEK SİYASİ PARTİ CHP'DİR"
CHP'nin teröre destek verdiği iddialarını sert bir dille eleştiren Bülent Tezcan şöyle dedi: "Bir kere açtıklarında bin kez yalan çıkıyor ağızlarından. CHP teröre destek vermiş. Lideri PKK'nın saldırısına hedef olmuş tek siyasi parti CHP'dir. Kılıçdaroğlu terör örgütünün saldırına hedef olmuştur. Diğer tarafa terör örgütü bölgede sahte mahkemeler kurup yargılama yaparken buna müdahale etmek isteyen valilere otur diyen birisi. Öbür tarafta teröre fırsat tanıyan bir siyasetçi. Kim teröre destek vermiş. Bir başka terör örgütü FETÖ'yü silahlı kuvvetlerin kozmik odaya siz sokmadınız mı? CHP her dönemde teröre karşı durmuştur. İçeride ve dışarıda terörün kaynağı olan oluşumlarla hiçbir ilişkisi olmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti ile husumetli oldukları için Türkiye Cumhuriyetini hedef alan terör örgütleriyle içli dışı iş tutmuşlardır. terörle iş tutanın bize söyleyecek sözü yoktur."