BIST 9.420
DOLAR 34,51
EURO 36,32
ALTIN 2.830,82
HABER /  GÜNCEL

CHP'den başbakana yardım sandığı

Baykal'ın konuşmasından önce platformda "Tüccar Başbakan'a yardım sandığı" yazılı kutuya bağışta bulunuldu.

Abone ol

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin cumhuriyet döneminin en ağır vergi zulmünü yaşadığını öne sürdü. Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek, "Sen bırak Manisalı esnafın vergisini de, helikopterine, uçağına bindiğin, devletin parasını almış götürmüş ödememiş, bankaları hortumlamış iş adamlarından vergi al" dedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Manisa mitinginde hükümete ve Başbakan Erdoğan'a eleştirilerde bulundu. Sultan Meydanı'nda gerçekleştirilen mitinge yaklaşık 3 bin kişi katıldı. Manisa'daki belediye başkan adaylarının tanıtımı ile başlayan mitingde CHP Manisa milletvekilleri ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina da hazır bulundu. Baykal'ın konuşması öncesi, platforma konulan ve üzerinde "Tüccar Başbakan'a yardım sandığı" yazılı kutuya bağış olarak para atıldı. Partililerin ve halkın coşkusuyla karşılanan Baykal, önce vergi konusuna değindi. Türkiye'nin cumhuriyet döneminin en ağır vergi zulmünü yaşadığını öne süren Baykal, Başbakan Erdoğan'a seslenerek, "Vergi, vergi, vergi... Yahu Türkiye'de zaten bir vergi düzeni var. Sen vergi istediğin esnafın, yanında çalıştırdığı çırağa haftalık veremediğini biliyor musun? Bankalara ne kadar borcu var biliyor musun? Bırak Manisalı esnafın vergisini de, helikopterine, uçağına bindiğin, devletin parasını almış götürmüş ödememiş, bankaları hortumlamış iş adamlarından vergi al. Senden iş isteyen genci paylıyor ve 'Kimseye söz vermedim, borcum yok' diyorsun. 'Taşı sıkın suyunu çıkarın' diyorsun. Suyu sıkılacak taş mı bıraktınız. Maliye Bakanı ormanları kapatmış, oğlu mısır ithalini kapatmış. Ulaştırma Bakanı'nın oğlu gemi işletmeciliğine başlamış" diye konuştu. "HİZMET YOK, YATIRIM YOK, İŞSİZLİK ARTIYOR" Toplanan vergilerle yatırım yapılmadığını, yeni fabrikaların açılmadığını, yarım kalan okulların bile tamamlanamadığını ileri süren Baykal, "Bu toplanan vergilerle işçiye, memura biraz daha iyi ücret mi veriliyorlar? Hizmet yok, yatırım yok. İşsizlik artıyor. Bu ne biçim iş? Türkiye'de ekonomik tablo iyiyse işsizlik nasıl artıyor? Hem memleket kalkınıyor hem halk işsiz kalıyor. Bu nasıl iş? Başbakan artık işçinin hesabını yapmayı unuttu. Şimdi 'Benim maaşım yetmiyor' diye şikayet ediyor. Geçenlerde Alman Başbakanı'na 'Senin maaşın ne kadar?' diye sormuş. O da söyleyince 'Vay be, biz kazık yiyiyoruz' demiş. Ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın Alman Başbakanı'na maaş sormasını doğal karşılıyorum ama Almanya'da asgari ücretin kaç para olduğunu, işçi ve memur maaşlarının kaç para olduğunu sormasını beklerdim. Yapmamız gereken daha çok şey var diye ders alması gerekirdi diye düşünürdüm. Kurtulacağız dediniz bakın yeni yeni dertler çıktı başınıza" dedi. Başbakan Erdoğan'ın CHP'ye "Kökü bereketsiz" demesine tepkisini sürdüren Baykal, "Sayın Başbakan, şu kök lafını ağzından kaldır. Sana benim arkadaş tavsiyem. Geçmişte sana çok iyilikler yaptım. Anayasayı değiştirdik, milletvekili olmanın yolunu açtık, Başbakan yaptık. Sakın ha, kök lafını ağzına alma. 'Ne olur' deme. Birisi yanında kök derse sen duymamazlıktan gel. Çünkü kök denildiğinde senin de kökünü soruverirler, senin de kökünü soran birileri çıkıverir ve senin bu konu açılırsa söyleyeceğin bir şeyin yok. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kökü Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Cumhuriyet halk Partisi'nin kökü, Kuva-i Milliye, yani bu toprak bizim diyen insanlar, sırtında mermi taşıyan kadınlardır bizim kökümüz. O yüzdün sen kök lafını bırak. Yoksa sana kökünü soruverirler, senin için iyi olmaz. Fotoğrafta yanında duran Taliban şeyhini, seni kimin yetiştirdiğini, kimin önünde diz çöktüğünü ve sonra kime sırtını döndüğünü soruverirler" diye konuştu. "BUNLARIN GÖZÜNÜ ATATÜRK'ÜN AYDINLIĞI, CUMHURİYETİN GÜNEŞİ KAMAŞTIRDI" CHP Genel Başkanı Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü: "84. yıllık karanlığa son vereceklermiş. 1923, yani Cumhuriyetin kurulduğu tarihten buyana geçen 84 yıla karanlık diyorlar. Çünkü bunların gözlerini Atatürk'ün aydınlığı, cumhuriyetin güneşi kamaştırdı. Ondan karanlık görüyorlar. Bunların gözünü Cumhuriyet aydınlığı kamaştırmış, aydınlık arıyorlar. O aydınlığı da ellerindeki ampulle arıyorlar. Pili bitmiş o ampulün, o ampulle neyi aydınlatacaksın? Sen başını çevir İran'a, Irak'a, Arabistan'a, Ortadoğu'ya bakıver. Böylece Atatürk'ün 1923'te başlattığı aydınlık Türkiye'yi gör bakalım. Türkiye ciddi terör olayları ile yüz yüze kaldı. Bu terör olaylarından birine karışan ve hala aranan bir numaralı isim Habib Aktaş. Bunun babası Mardin'de AKP'nin belediye meclis üyesi adayı. Tabi babanın oğlundan sorgusu olmaz ama bunun hiç önem taşımadığını da düşünmeyelim mi? Hatırlarsanız o dönemde 'Bunu kim yaptı' diye sorulduğunda Başbakan bir türlü 'Hizbullah' diyememişti. Son zamanlarda yaşanan bir terör olayında yine Engin Vural isimli kişi saldırıya hazırlanırken elinde bomba patlamıştı. Bu kişi de İGDAŞ'ta çalışıyor. İGDAŞ, İstanbul Belediyesi'ne bağlı şirketlerden birisi. Bunların hiçbir anlamı yok mu? Bir rastlantı mı bunlar? Bunları hatırlayın." Amerika'nın Irak'a müdahalesi öncesi, Türkiye'den asker gönderilmediğini hatırlatan Baykal, "O dönemde tezkereye karşı çıktığımız için başta medya bize adeta düşman kesildi. Ancak düşünün şimdi, bizim oraya askeri müdahalemiz içerde hangi terör olaylarını karşımıza çıkarırdı? Ulusal bütünlüğü, iç barışı nasıl tehdit ederdi? İspanya'da hükümet Irak'a bin 200 asker göndermişti ve böylece seçimleri tekrar kazanacağını düşünüyordu. Geçenlerde seçim yapıldı ve savaşı destekleyen parti düşerken, savaşa karşı çıkan parti 3 gün önce iktidara geldi" dedi. Ezan okuduğu için konuşmasına ara veren Baykal, ezan bittikten sonra sözlerine şöyle devam etti: "Bu Irak olayına dikkatinizi çekiyorum. CHP o tezkereyi onaylamış olsaydı Türkiye'de hangi terör olayarı olurdu onun hesabını siz yapın. Eğer o gün bir tek CHP milletvekili hasta olsaydı Türkiye'nin geleceğini tehdit eden kararı önleyemeyecektik ve yangına girmiş olacaktık. Eksik olmayın oylarınızın kıymetini bilin. CHP'nin mecliste olması işte bu demektir. Cumhuriyet Halk Partisi orada görevini yaptı. Şimdi Kıbrıs var. Kıbrıs'a ne oluyor? Kıbrıs da gidiyor. Sayın Denktaş büyük gayret gösteriyor ama o da bu gidişi gördü ve bu tarihi kararın vebalini 'Ben üstlenemem' diyerek görüşmelere katılmama kararı aldı. Bunun uyarısını aylardır yapıyoruz. Yarın bu konuda tarih, Kıbrıs'ı bu hükümet sattı diye yazacaktır." "Memleketin hali bu, ekonominin durumu ortada, yolsuzluk ortada. Hükümet gelmiş kendi suçlarını kapatmış, mecliste 40 yolsuzluk dosyası var, onları örtbas ediyor. Vergi affı çıkarıyorlar, önce Başbakan yararlanıyor sonra da Maliye Bakanı. Bu tabloyu doğal karşılamamız doğru olur mu?" diyen Baykal son olarak, dış politikanın Türkiye'nin aleyhine işlediğini, ülkedeki manzaranın cumhuriyetin temellerini tehdit ettiğini ileri sürdü.

dig