CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, askeri casusluk davasının TSK’yı itibarsızlaştırmaya yönelik bir siyasi operasyon olduğunu, dijit...
Abone olCHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, askeri casusluk davasının TSK’yı itibarsızlaştırmaya yönelik bir siyasi operasyon olduğunu, dijital delillerin sahte olduğunu belirterek, Cuma günü gerçekleşecek olan taleplerin alınacağı mahkemede hakimlere seslendi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, İzmir’de görülen Askeri Casusluk Davası duruşmasına katıldıktan sonra adliye önünde bir basın açıklaması yaptı. Açıklamaya, CHP Çorum Milletvekili Tufan Köse, Manisa Milletvekili Özgür Özel, CHP İzmir milletvekilleri Erdal Aksünger ve Musa Çam, Hüseyin Saygılı, CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin ve çok sayıda partili katıldı.
Bülent Tezcan, davanın TSK’yı itibarsızlaştırmaya yönelik bir siyasi operasyon olduğunu, dijital delillerin sahte olduğunu belirterek, Cuma günü gerçekleşecek olan taleplerin alınacağı mahkemede hakimlere seslendi.
TUTUKLULAR SERBEST BIRAKILSIN
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tezcan, tutukluların derhal serbest bırakılmasını isteyerek şöyle konuştu: "Silahlı kuvvetlerin komuta kademesini şeklilendirmeye çalışanlar kısmen de olsa belki ulaşabildiklerini sanıyor olabilir. Ama hiç kimse şunu unutmasın bu adaletsizlik ve hukuksuzluk hiç kimsenin yanına kar kalmayacak. Mağdur olanların hiçbir zaman bu mağduriyetleri yaşamalarına müsaade etmeyeceğiz. Cuma günü mahkeme taleplerle ilgili bir karar verecek. Hakimlere sesleniyorum; hukuk fakültesinden mezun olduktan sonraki hallerini hatırlasınlar. Hakimlik mesleğine başlarken ettikleri yemini hatırlasınlar. Namusları ve vicdanları üzerine ettikleri yemini hatırlasınlar. Adaletsizliğe ve hukuksuzsluğa derhal son vererek, bütün tutsakları derhal serbest bıraksınlar."
SAHTE DİJİTAL BELGELERLE TSK KADROLARI ESİR ALINMIŞ DURUMDA
Türkiye’de, son dönemde özellikle yargı eliyle, soruşturma makamları, emniyet makamları eliyle bir yoğun itibarsızlaştırma kampanyası yürütüldüğünü anlatan Bülent Tezcan, şöyle konuştu:
"İçeride savunmalar sırasında da gördük çok net bir biçimde emniyet binalarında hazırlanan sahte dijital belgelerle TSK’nın en nitelikli personeli, en önemli kadroları, komutanları bugün yüz kızartıcı bir iftirayla, ahlaksızca bir iftirayla, hem sosyal yaşamda bir insanı en fazla rencide edecek, en büyük iftiralardan biri olan fuhuş iddiasıyla hem de bir asker için atılabilecek en büyük iftirayla, yalanla casusluk iftirasıyla başlatılan soruşturmayla şu anda esir alınmış durumdalar. İçerideki muvazzaf komutanlar ve tutuklu sanıklar aslında tutuklu değil. Tutukluluk bir hukuki kavramdır; tutukluluk CMK’da düzenlenen bir önlemi ifade eder. Oysa bu soruşturmanın başından bu yana hiçbir hukuki dayanağı olmadan, doğrudan doğruya sahte delillerle içeri atılan, özgürlüklerinden mahrum edilen yurtseverleri görüyoruz."
Bülent Tezcan, TSK kadrolarının siyasi bir proje kapsamında tutuklandığını, evlerinde yapılan aramalarda ele geçtiği belirtilen delillerin sahte olduğunu ve sonradan bırakıldığını iddia etti. Bülent Tezcan, operasyonun ardında milli silah, savunma sanayisini kurmak isteyen Türkiye’nin Akdeniz, Karadeniz ve Ege’de hakim bir Türk donanmasını engelleme amacının yattığını ileri sürdü.
SAHTE BELGELERLE SÜREK AVI YÜRÜTÜLÜYOR
Tezcan, delillerin sahte olduğunu, sahte belgelerle ’sürek avı’ yürütüldüğünü belirterek açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Onun için bunun adı tutukluluk değil, siyasi bir projeyle içeri atıldılar. Evlerde yapılan aramalardaki flash belleklerde Eylül ayına ilişkin kayıtlar bulunuyor. Sahte olduğunu anlamak için hukukçu olmaya, hakim olmaya gerek yok. Bu, açıkça sokakta geçen bir vatandaşa dahi sorsanız sahteciliği açıkça görebilecek, anlayabilecek durumdadır. Bugün Türkiye’de Milli Silah ve Savunma Sanayi’ni kurma konusunda en yetenekli kadrolar, tutuklu. TSK’nın, donanmanın, deniz, kara ve hava kuvvetlerinin kadroları bu iftiralarla, hesaplaşmanın kurbanı olarak içeride tutuluyor. Karadeniz hakimiyetinde Türk donanmasının gücünü kırmak için, Ege ve Akdeniz hakimiyetindeki bir Türk donanmasının hakimiyetini kırmak için Türkiye’de Milli Gemi Projesi’nden tutun, tren sanayine bu gencecik kadroları yoketmek için kurulan tezgaha ne yazık ki ülkemizin yetkili ve etkili kadroları da bir şekilde işini içerisine katılarak bir operasyon yürütülmektedir."
BU HUKUKSUZLUĞU VİCDANI KANAMADAN İZLEMEK MÜMKÜN DEĞİL
Balyoz’dan Ergenekon Davası’na kadar Kafes Eylem Planı’ndan Donanma Davasına kadar bugün geldiğimiz ikinci casusluk davasında da aynı yalan ve iftiraların devam ettiğini anlatan Tezcan, sözlerine şöyle devam etti: "Dikmen Polis Merkezi’nin beşinci katında üretilen dijital deliller, hukuka aykırı arama kararlarıyla sanıkların evlerinde yapılan aramalarda önceden belirlenmiş yerlere konarak bulunmuş gibi gösterilerek, doğrudan doğruya sahte dijital delillerle bir sürek avı yaşatmaktadır. Bu hukuksuzluğa tahammül etmek bir insan olarak, bu hukuksuzluğu vicdanı kanamadan izlemek mümkün değil."
MAHKEMEDEN ADALETLİ OLMASINI BEKLİYORUZ
TSK’da bir tasfiye hareketi yürütüldüğünü, ardında da gizli bir çete ya da örgüt olduğunu ileri süren Bülent Tezcan, açıklamalarını şöyle sonlandırdı:
"TSK’da bu tasfiye hareketini ortadan kaldıracak tüm adımları siyasetin atması gerektiğine inanıyoruz. Şimdi bir şeyi bekliyoruz. Mahkemeden adaletli olmasını bekliyoruz. Hukuk ve adalet herkese lazım olacak. Hukuk ve adalet, bu hukuk dışı sahte delillerle, soruşturmalarla insanları özgürlüklerinden mahrum edenlere de lazım olacak. Bu davaların tamamı aslında bu soruşturmaları yapanların bir çete içerisine, çete ilişkisi içerisinde olduğu ve gerçek dışı yasa dışı örgütün bu soruşturmaları hazırlayarak arka plandaki örgüt olduğunu biliyoruz. Türkiye’de gerçekten adil olan hukuk, gerçekten vicdanı olan hukuk bu gerçeği bulup çıkaracaktır. Yargılanması gereken ama bugün dışarıda olan çete mensupları bir gün, burada bütün Türkiye’nin gözü önünde yaptıklarının hesabını verecekler. Ve bugün onuruyla, ülkesine hizmet etmek isteyen bu değerli vatan evlatları da dışarıda ülkesine özgürce hizmet edeceklerdir."
(İHA)