CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Zeytin Dalı Harekatı'nı değerlendirdi. "Afrin'e girilmesine karşı çıkıyoruz." diyen Özkoç, nedenlerini böyle sıraladı.
Abone olCHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, "Afrin'e girilmesine karşı çıkıyoruz. Neden? Afrin merkezi, sivillerin çok olduğu bir bölge. O bölgede çatışmaların yoğunluğundan dolayı hem sivil hem de asker kaybının çok olacağını düşünüyoruz." dedi.
Özkoç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin terör örgütlerine yönelik sürdürdüğü Zeytin Dalı Harekatı'na değindi.
Partisinin bu konudaki görüşünün son derece açık olduğunun altını çizen Özkoç, Türkiye'nin sınır bölgesinin güvenliğini sağlamaya hakkı olduğunu belirtti. Özkoç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz kendi sınır bölgemizi korumakla görevliyiz. Bu bizim hakkımız. Bu hakkımızı sonuna kadar kullanmalıyız. Afrin'e girilmesine karşı çıkıyoruz. Neden? Afrin merkezi, sivillerin çok olduğu bir bölge. O bölgede çatışmaların yoğunluğundan dolayı hem sivil hem de asker kaybının çok olacağını düşünüyoruz. Türkiye'nin sınırları, bize tehdit oluşturmayacak bir sınır için Sayın Kılıçdaroğlu'nun çok net açıklaması var; 'Türkiye sınırlarını güvence altına alacak bir sınır güvenliği orada yaratılmalıdır'. Bunun için ne kadar bir alana girmemiz gerekiyor, o alanlarda nasıl bir güvenlik oluşturmamız gerekiyorsa sonuna kadar ordumuz bu görevi yerine getirmelidir. Türkiye kendi sınırlarını korumakla görevlidir. Bu onun uluslararası meşru hakkıdır."
CHP'nin, Türkiye'nin Suriye'de merkezi yönetimle görüşmesi yönündeki önerisine, AK Parti ve ona yakın kesimlerden büyük tepki gösterildiğini belirten Özkoç, ancak gelinen noktada iktidar kanadının da buna benzer açıklamalar yaptığını ileri sürdü.
Özkoç, "Dün Çavuşoğlu bizimle aynı noktaya geliyor. Diyor ki 'Biz onlarla görüş ayrılığı içinde olabiliriz ama YPG, PYD konusunda hemfikiriz. Öyleyse bu konuda birlikte hareket etmekten kaçınmamalıyız'. diyor. Biz de işte bunu söylemiştik." ifadelerini kullandı.
Mahir Ünal'dan CHP'ye: Kılıçdaroğlu'nun CHP'si bir operasyon aparatıdır
Bozdağ'dan Kılıçdaroğlu'na zehir zemberek cevap! Terör destekçisi
BİZİM EVLATLARIMIZ ŞEHİT DÜŞÜYOR SURİYELİ GENÇLER NE YAPIYOR?
Türkiye'de 3,5 milyon Suriyeli sığınmacı bulunduğuna dikkati çeken Özkoç, bunların arasında ülke savunması yapabilecek durumda kişilerin de olduğunun altını çizdi. Özkoç, şunları kaydetti:
"Türk askerleri, bizim evlatlarımız, orada hem Suriye'deki sivillerin daha özgür bir ortamda yaşayabilmesi için hem de kendi sınır bölgemizin güvenliği için harekat yapıyor. Evlatlarımız şehit düşüyor. Peki Suriyeli gençler Türkiye'de ne yapıyor? Nargile tüttürüyorlar. Yaşamlarını daha iyi, güzel geçirebilmek için Türkiye'deki tüm olanaklardan yararlanarak hayatlarını sürdürüyorlar. Bizim gençlerimiz, askerlerimiz Türkiye sınırında hayatını kaybediyor. Bunun düşünülmesi gerekiyor. Bizim kimsenin sınırlarında gözümüz yok. Ancak bir an önce barışın tesis edilmesi, Suriye rejimi ile irtibata geçilmesi, oradaki terör odaklarıyla ilgili kalıcı çözümler alınması ve Suriyeli mültecilerin de biran önce kendi ülkelerine dönmesi gerekiyor."
TERÖR ÖRGÜTLERİ DE AKP DE KILIÇDAROĞLU'NU HEDEF ALIYOR:
Özkoç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara'dan İstanbul'a yaptığı yürüyüşe katılanlara terör örgütü DEAŞ'ın saldırı planladığı yönündeki iddianamenin kabul edildiğini, Kılıçdaroğlu'nun daha önce Artvin'e gerçekleştirdiği bir ziyaret sırasında da terör örgütü PKK'nın saldırısına uğradığını hatırlatan Özkoç, Ergenekon davası sürecinde FETÖ'nün de Kılıçdaroğlu hakkında fezlekeler düzenlediğini söyledi.
Özkoç, şöyle konuştu: "PKK terör örgütü Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alıyor, DEAŞ terör örgütü Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alıyor, FETÖ Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alıyor. Peki AKP kimi hedef alıyor? Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alıyor. PKK ile masaya oturan kimdi? AKP hükümetiydi. DEAŞ'a 'öfkeli çocuklar' diyen kimdi? AKP hükümetinin başbakanıydı. FETÖ'ye 'onlar ne istediyse verdik' diyen kimdi? AKP hükümetiydi. AKP hükümeti terör örgütleriyle aynı ağzı, dili konuşarak Kılıçdaroğlu'na sadırıyor. Terör örgütleriyle AKP'nin hedefi aynıdır, Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Çünkü o hiçbir egemen ülkeyle, hiçbir terör örgütüyle pazarlık masasına oturmamıştır. Masaya oturanların, kol kola girenlerin, birbirini kollayanların ortak hedefi Kılıçdaroğlu olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK: AK Parti hükümetinin geçmişte, terör örgütü PYD/PKK elebaşlarından Salih Müslim'i Türkiye'de ağırladığını ve protokol kuralları işlettiğini ifade eden Özkoç, bunun terör örgütlerine yardım ve yataklık anlamına geldiğini, CHP olarak bu konuya ilişkin suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.
Hükümetin PYD'yi resmi olarak terör örgütü olarak ilan etmediğini, bunun da gayriciddi bir yaklaşım olduğunu öne süren Özkoç, "Birine terör örgütü diyorsan önce onu kendi içinde terör örgütü ilan etmelisin. Eğer ilan etmezsen kırmızı bültenle aramak için uluslararası alanda nasıl başvuru yapacaksın?" diye sordu.
HÜKÜMETE ÖSO ELEŞTİRİSİ: Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Özkoç, Özgür Suriye Ordusuna (ÖSO) yönelik CHP'nin değerlendirmesinin hatırlatılması üzerine, iktidarın, yarın "ÖSO tarafından da aldatıldık." demesini istemediklerini, bunun için uyarılarda bulunduklarını söyledi.
Özkoç, "ÖSO'nun içinde 30'a yakın örgüt olduğunu tüm dünya biliyor. Sadece birini soruyoruz; El Nusra terör örgütü müdür, değil midir? ÖSO'nun içinde var mıdır, yok mudur?" sorularını sordu.
Rusya'nın hava sahasını Türk jetlerine kapattığı yönünde iddialar olduğunun hatırlatılması üzerine de Özkoç, buna ilişkin resmi ve net bir bilgileri olmadığını vurguladı.
Özkoç, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bir soruyu yanıtlarken de şu değerlendirmelerde bulundu:
"Cumhurbaşkanı adayı sadece CHP'nin desteklediği, CHP örgütlerinin talep ettiği bir aday olmamalıdır. Cumhurbaşkanı adayının söylemesini istediğimiz söz; 'Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanlığına adayım. Eğer seçilirsem, tarafsız ve bağımsız bir şekilde ülkeyi yöneteceğim. Seçildikten sonra ilk görevim; parlamentonun yetkilerini parlamentoya iade etmek olacak'. Bunu söyleyen ve Türkiye'de yüzde 49'un da içine sindirdiği, en az yüzde 60-65'lerin 'Evet, bu kişi bizim cumhurbaşkanımız olmalıdır' dediği bir kişinin arkasında dimdik duracağız."