BIST 9.978
DOLAR 35,02
EURO 36,78
ALTIN 2.981,53
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

CHP'de devrim olacak!

Kurultay’a giden CHP’nin iki numarası Nihat Matkap, partisi ile ilgili ilginç itiraflarda bulundu...

Abone ol

Nihat Matkap “CHP’de herkes, 33 ilde milletvekili çıkaramayışımızın nedenini, bugüne dek parti olarak ‘yeterli politika’ üretemeyişimize bağlamazsa, işin altından kalkamayız. 60 yıldır iktidar olamayan CHP, ben nerede hata yaptım demeli.” dedi.

Matkap sözlerine şöyle devam etti;“On yıl önceyle kıyaslayın. Türkiye daha muhafazakâr bir yapıda bugün. Ama bu kadar! Türkiye bundan öteye gidemez! Türkiye daha muhafazakârlaşamaz! Arap Baharı gösterdi. Türkiye’yi laiklikten artık kimse koparamaz.” 

“Kürt sorununun çözümünden kaçarak iktidar olunmaz. Bu sorunu çözmeden Türkiye rahatlamaz. Araştırmada, halkın yüzde 67’sinin müzakereyi doğru bulduğu söyleniyor. Toplum, sorunun, barışçı yoldan müzakereyle çözümüne hazır.”

NEDEN NİHAT MATKAP

 “Kurultaylar partisi” olarak nitelenen CHP kendi rekorunu gene kendisi kırıyor. Tarihinde ilk kez iki gün üst üste iki ayrı kurultay yapıyor. CHP, bu pazar ve pazartesi günü peş peşe iki olağanüstü kurultay toplayacak. Tüzük değiştirecek. Ardından da yeni genel başkan ve yeni yönetimini seçeceği olağan kurultayını düzenleyecek. Sonuç olarak CHP iki olağanüstü bir olağan olmak üzere peş peşe üç kurultay yapmış olacak. CHP’nin içi niye birden karıştı? Niye muhalefet kurultay toplanmasını istedi?

Neden Genel Başkan, parti içi muhalefet kurultay istedikten sonra ayrı bir kurultay istedi? Parti içi muhalefetin ve genel merkezin kurultay talepleri aynı nedenlere mi dayanıyor? Muhalefet Kemal Kılıçdaroğlu’nu devirmek mi istiyor? Kılıçdaroğlu’na karşı muhalefet yeni bir başkan adayı çıkarır mı? Baykal yeniden göreve talip olacak mı? Kılıçdaroğlu, parti içindeki görüş ayrılıklarının üstesinden nasıl gelmeyi düşünüyor? CHP’nin içindeki anlaşmazlıklar niye hiç durulmuyor?

CHP neden ciddi bir iktidar adayı haline gelemiyor? AKP, kendi tabanını genişletmeyi başarırken, CHP neden aynı şeyi başaramıyor? CHP’nin içinde partinin değişmesine karşı çıkan tutucu bir anlayış çok mu güçlü? CHP, neden Ergenekon’un ve devlet bürokrasinin destekçisi bir parti görünümünden kurtulamıyor? CHP’nin Kürt meselesinin çözümü için yeni bir önerisi var mı? Uludere olayı ve KCK operasyonları konusunda tavrı ne? CHP, PPK’yla müzakerelerden yanı mı? Bütün bu konuları CHP’nin Örgütlenme Ve Örgüt Yönetimlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap’la konuştuk. Yılların siyasetçisi Nihat Matkap, 1994-95’te SHP-DYP koalisyonunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’ydı.

NEŞE DÜZEL: Neden yeni bir kurultay toplama ihtiyacı hissettiniz?

NİHAT MATKAP: Bu, bizden kaynaklanmadı. Partideki 362 delege arkadaşımız, tüzükten gelen haklarını kullandılar ve parti tüzüğünün dokuz maddesinde değişiklik istediler. Gerçi Merkez Yönetim Kurulu olarak bizim de tüzük değişikliği için bir kurultay toplama çalışmamız vardı ama... Peki, o zaman niye siz, tüzük kurultayı toplamak için muhaliflerden önce harekete geçmediniz?

Bizim o arkadaşlarla tüzük konusunda aramızda sadece zamanlama ve yöntem konusunda bir fark var. Biz daha katılımcı bir anlayışla tüzük kurultayı yapmak istedik. Yeni tüzüğün önce ilçe ve il kongrelerinde tartışılmasını arzuladık. Tüzük kurultayını temmuz ayında yapmayı düşünüyorduk.

Muhalefet, neden şimdi bir kurultay toplanmasını istiyor? İç sorunların birikiminden kaynaklanan bir patlama bu. Son genel seçimde, CHP örgütlerinin kimi talepleri karşılanmadı. 12 Haziran genel seçimlerinin aday belirlemeleri sırasında yaşanan bu rahatsızlıklar ve sıkıntılar hâlâ devam ediyor. Bugün, CHP’nin birçok milletvekili, CHP’de uzun dönem siyaset yapmış olan arkadaşlarımız değil. Rahatsızlık oradan geliyor. Tartışmalar da zaten dönüp dönüp hep o noktaya gidiyor. Yoksa 362 delegenin imzasının tüzük değişikliği için toplanmasına hiç gerek yoktu.

CHP’nin oyu ilk kez son genel seçimde yüzde 26,7’ye çıktı. Ayrıca ilk defa bütün sol ve sosyal demokratlar da CHP’de buluştu. Bu önemli bir başarı. Bunu görmezden gelemeyiz. CHP için gelişmeye açık bir durum var ortada. Parti içi muhalefetin ve genel merkezin kurultay talepleri aynı nedenlere mi dayanıyor peki? Olağanüstü tüzük kurultayı için imza veren 362 delege, tüzüğün demokratikleştirilmesi adına dokuz maddelik bir değişiklik istiyorlar. Bu dokuz maddenin altısını biz de istiyoruz. Ama onların değiştirmeyi istediği bir madde var ki, biz bu maddenin değiştirilmesine karşıyız.

Tüzüğün 9. maddesi bu. Normalde, tüzük değişikliği gibi nedenlerle, olağanüstü kurultay toplamak için kurultay delegelerin yüzde 20’sinin imzası yeterli oluyor. Ama bu olağanüstü kurultayın gündemine seçim eklenirse, o zaman olağanüstü kurultayı toplamak için delegelerin salt çoğunluğunun yani yüzde 51’inin imzası gerekiyor. 670 delegenin imzası demek bu. İşte tüzüğün 9. maddesi değiştirilerek, bu sayı 256’ya yani delegelerin yüzde 20’lik oranına düşürülmek isteniyor.

Eğer muhaliflerin gündemiyle pazartesi günü toplanacak olan kurultayda 9. madde değişikliği geçerse ne olur? Pazartesi günü yeniden imza toplanır ve 256-300 delegenin imzası alındıktan sonra bu kez seçim gündemli yeni bir olağanüstü kurultay yapılır. Ama böyle bir ihtimal görünmüyor. Onlar, bu maddeyi değiştirerek parti meclisi ve genel başkanlık seçimlerini kolaylaştırmak istiyorlar.

Çünkü bu durumda, hem genel başkanı hem de parti meclisini değiştirme şansı doğar ama... Ben örgütlerin nabzını tutuyorum. Genel başkan değişikliğinin bu kadar kolaylaştırılmasını il ve ilçe başkanları istemiyor. Muhalefet Kemal Kılıçdaroğlu’nu devirmek mi istiyor? Parti içi iktidar arayışı bu... Yönetim arayışı bu. Ben dokuzuncu madde değişikliğinden bunu anlıyorum.

Genel başkan ve parti meclisi değişiminin arayışı bu. Zaten 12 Haziran genel seçimlerinin hemen ertesi günü, gene 670 delegenin imzası aranmıştı. Gündemi genel başkan seçimi olan bir kurultay arayışına girilmişti. 670 imza bulunamadı. Daha sonra yeni atanan illerin yönetim kurullarının değişmesi için iller bazında imzalar arandı. Ankara hariç diğer illerde o imzalar da bulunamadı. Anlayacağınız 12 hazirandan bu yana, Kılıçdaroğlu’na olan bu muhalefet seri bir biçimde devam ediyor.

Ama artık bu son hamle! Çünkü CHP zaten iki yılda bir yapmak zorunda olduğu seçimli olağan kurultay sürecine girdi. Parti içi muhalefetin, Kılıçdaroğlu’nu devirmek için son hamlesi mi bu? Öyle diyebilirsiniz. Peki, genel merkez ayrı bir tüzük kurultayı için başvurmasaydı da, muhalefetin istediği tarihte tek bir tüzük kurultayı yapılsaydı ne olacaktı?