BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 35,98
ALTIN 3.008,16
HABER /  MEDYA

CHP'de bir kumpasın hikayesi

Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz, Baykal'a kaset komplosunu ve CHP yönetiminin tavrını değerlendirdi.

Abone ol

Akşam yazarı Kurtuluş Tayiz, Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Gandi Kemal"in aslında "Kasetçi Kemal" olduğunu yazdı.

Emniyet İstihbarat eski Daire Başkanı Sabri Uzun'un Baykal'a kaset komplosunun cemaatin işi olduğu iddiası gündeme bomba gibi düştü.

Emniyet İstihbarat eski Daire Başkanı Sabri Uzun'un "İn-Baykal Kasedi-Dink Cinayeti ve Diğer Komplolar" isimli kitabında, Cemaatçi polislerin kaset tuzağını nasıl hazırladıkları, kapıyı nasıl açtıkları, hangi teknolojiyle görüntü aldıkları kitapta ayrıntılı olarak yer aldı.

Kamuoyuna yankı uyandıran kitabı bugünkü yazısında değerlendiren Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz'in hedefinde kumpasla genel başkan olmakla eleştirdiği Kılıçdaroğlu vardı.

Kaset kumpasını CHP'de iç darbe olarak niteleyen yazar, parti kurmaylarının komployu araştırmak yerine Baykal'ın koltuğunu çalmayı tercih ettiğini yazdı. "Gandi Kemal ya da bir kumpasın hikâyesi" başlıklı köşesinde yazar, ana muhalefeti hesaplaşmaya çağırıyor:

"KASETÇİ KEMAL"
"Deniz Baykal, 10 Mayıs 2010'da istifasını açıkladığı basın toplantısında kaset komplosunun hedefinin sadece kendisi olmadığı, Türkiye'yi dizayn etmek isteyen derin güçlerin önce CHP'yi ele geçirmek istediğini ve CHP'nin buna direnmesi gerektiğini belirtmişti. Baykal o gün şöyle uyarmıştı: "Bu komplonun hedefi sadece ben değilim, aynı zamanda CHP'dir. CHP de bu kirli tezgahlar karşısında yolunu seçmek zorundadır. Benim istifa kararım, hem Türkiye siyasetini hem CHP'yi yeniden tanzim etmek isteyenlere bir imkân tanıyacak hem de CHP'ye bu komplo ile hesaplaşma fırsatı verecektir.”
Ancak aynı basın toplantısında Baykal'ın olağan şüpheli konumundaki Pensilvanya'ya teslim olduğunu gösteren ifadeler kullanması, komploya karşı dik duramaması CHP içindeki darbecilerin işini kolaylaştırdı. Cemaat'ten kasetle işareti alan Kemal Kılıçdaroğlu adaylığını açıklayarak, Baykal'a son darbeyi indirdi.
"Gandi Kemal" hikâyesinin bir başarı hikâayesi olmadığı, bir kumpasın hikâyesi olduğu,"Gandi Kemal"in aslında "Kasetçi Kemal" olduğu bugün artık şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıktı.

KUMPASI FARKEDENLERE TASFİYE
CHP'deki ulusalcıların bu gerçekle bir süredir örtülü bir şekilde hesaplaşmaya çalıştığını görüyoruz. Ama kumpasın farkında olan Birgül Ayman Güler ve arkadaşları, konuşmaya başladıkları andan itibaren partilerinden sürülmeye, tek tek tasfiye edilmeye başlandı. Cemaat'e dokunan, sırf konuştukları için Kemal Kılıçdaroğlu ekibi tarafından disiplin kurullarına sevk edilmekte, susturulmaya çalışılmakta. Ancak CHP, bu iç hesaplaşmayı yaşamak zorunda ve kimse, Cemaat bile bu hesaplaşmayı engelleyemez.
Cumhuriyet'in kurucu partisi olmakla övünen gerçek CHP'lilerin önce partilerini Cemaat ajanlarından kurtarması gerekiyor. Bilmeliler ki, CHP'yi yönetme becerisini göstermeden Türkiye'yi yönetme iddiasına kavuşamazlar. Türkiye'ye sahip çıkmak istiyorlarsa önce partilerine sahip çıksınlar. Gerisini sonra konuşuruz!"