BIST 9.390
DOLAR 34,44
EURO 36,38
ALTIN 2.836,60
HABER /  POLİTİKA

CHP ve Sezere şok suçlamalar

Hak kazanmasına rağmen, rektörlüğü Sezer'e takılan Prof. Dr. Tunçsiper adeta ateş püskürdü.

Abone ol

BAÜ Rektörlüğü için 10 Ekim 2006 tarihinde yapılan seçimlerde 8 aday yarışmış, tek bayan aday olan Prof. Dr. Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper, sandıktan birinci olarak çıkmıştı. Aldıkları oylara göre sıralanan ilk 6 aday YÖK tarafından değerlendirildikten sonra aday sayısı 3'e indirilirken, Bedriye Tunçsiper, Cumhurbaşkanlığı'na sunulan listede de yine ilk sırada yer almıştı. Yaklaşık 1 ay süren Çankaya Köşkü'ndeki değerlendirme sonucu Cumhurbaşkanı Sezer, YÖK'ün oy birliği ile üzerinde uzlaşı sağladığı kaydedilen Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper'in yerine ikinci sırada yer alan Prof. Dr. Şerif Saylan'ı BAÜ Rektörü olarak atadı. Karara ilk tepki de Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper ve eşinden geldi.

Bedriye Tunçsiper, "Ben seçimi kazandım ama atama yapılmadı, bunun altını çizmek isterim. Kendisini kanıtlamış bir Cumhuriyet kadınıyım. Üniversitemiz, yeni kurulan bir üniversite. Dolayısıyla yeni bir yapılanma içerisinde, inşaat alanı anlamında, büyüme anlamında. Tabi buradan çıkar sağlamak isteyen bazı gruplar var. Bu grupların devreye girdiğini biliyorum, herkes de biliyor. Ne var ki ben üniversiteyi siyasileştirme taraftarı değilim. Bu nedenle de ne İsa'ya, ne Musa'ya yaranmak söz konusu değil benim için, bu mümkün de değil. Hiçbir kimseyle, hiçbir siyasi parti ile bir pazarlığa oturmadım, oturmam da mümkün değil. Dolayısıyla böyle bir pazarlığa oturduğunuz zaman vereceğiniz diyetin faturası çok ağır olacaktır. Bu çıkar grupları benimle anlaşma yapmak da istediler. Ama, ben onları yanıma yanaştırmadım, randevu vermedim, görüşmedim. Onların binalarına gitmedim. Çünkü, ben üniversiteyi bir siyasi arena yeri değil, bilim arenası, bilim yuvası olarak düşündüğüm için bilimsel kriterlerin daima ön planda olması gerektiğini düşündüm. Siyasiler bize karışamaz, üniversiteye siyasiler giremez, girmemelidir de. Rektörlüğe talip aday bir kimse de partilerin içine, parti binalarına girmemelidir. Evet, Cumhurbaşkanımız aldatılmış, kandırılmıştır. Ben bir Cumhuriyet kadını olarak hakkımın gasp edildiğini düşünüyorum. Vicdanen huzurluyum, kimseye diyet borcum yoktu. Hiçbir siyasi partiyle oturmadım, oturmam da mümkün değil. Gidip kapılarını çalmadım, bu da mümkün değil" diye konuştu.

"Bana göre demokrasi darbe yemiştir" diye devam eden Tunçsiper, "Bir hukuk devleti içerisinde, özerk bir üniversite olduğunu savunuyorsak sonucun da bu paralelde olması gerekirdi. Bu nedenle, saygı duyduğum sayın Cumhurbaşkanımız'ın çıkar gruplarının, menfaat çetelerinin etkisiyle yanlış bilgilendirildiği düşüncesindeyim. İnşallah gelecekte güzel günlerin bizi beklediğini görmek ve düşünmek istiyorum" ifadelerini kaydetti.

BAÜ Rektörlüğü'ne yapılan atamada eşine büyük bir haksızlık yapıldığını belirten Cenk Tunçsiper ise Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i kınadığını açıkladı. Bir siyasi partinin merkez yürütme kurulu üyesi olan Tunçsiper, siyasi kimliğini hiçbir şekilde karıştırmadığı ve müdahil olmadığı eşinin rektör adaylığıyla ilgili yaşanan sürecin ibretlik olduğunu ifade etti. Cenk Tunçsiper, "Prof. Bedriye Tunçsiper Atatürkçü bir ailenin mensubu olan kişiliktir. Dolayısıyla hem sandığın, hem sivil toplum örgütleri, hem de YÖK'ün yaptığı tercihi Cumhurbaşkanı'nın değiştirmesini kınıyorum. Kafamda bazı soru işaretleri oluşuyor. Cumhurbaşkanımızın bu devletin önünde, Mustafa Kemal Atatürk'ün oturduğu koltukta oturan bir Cumhurbaşkanı olarak, onun devrimlerini devam ettirmesi gerekir. Bir Cumhuriyet kadınını Cumhuriyet üniversitesinin rektörlüğüne atamamasını ben Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper'in eşi olarak kınıyorum. Hayatım boyunca Ahmet Necdet Sezer ismini unutmayacağım. Ailemizde ve çevremizde bu isim özelliğini kaybetmiş, önemini yitirmiştir. Ben de 16 Mayıs tarihinde Cumhurbaşkanı'nın değişmesini ve bu Cumhurbaşkanı'nın görevinin bir an önce bitmesini hevesle bekleyen kamuoyunun arasına katılmayı düşünüyorum" diye konuştu.

"Ana muhalefet partisinin referansı olmayan Bedriye Tunçsiper rektörlüğe atanmadı, bu referansı alan BAÇEV'in adayı atandı' gibi söylemler duyuyoruz" diye devam eden Cenk Tunçsiper, "Eğer bunlar doğru ise, yine o makamda oturan kişiyi bu tercihinden dolayı kınıyorum" dedi. Cenk Tunçsiper, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhuriyet kutlamalarının yapıldığı gün Valilik binasında, CHP İl Başkanı ve yöneticileriyle karşılaştık. CHP İl Başkanı'nı çok iyi tanırım, sayın Münir Balkanlı. Sohbet ederken eşimin rektörlük seçiminde birinci çıktığını söyledim. O da kendisini CHP İl Merkezi'ne davet etti görüşmek üzere. Eşim bunun sebebini sorduğu zaman, 'Bize projelerinizi anlatın, size üniversitedeki CHP'li öğretim üyelerini davet edeceğiz. Eğer onlarla aranızda bir mutabakat olursa bir protokol imzalarız, bu protokol neticesinde de bir siyasi parti olarak belki sizi destekleyebiliriz' şeklinde görüş belirtti. Bilmiyorum, bir siyasi partinin üniversiteye rektör atamasında bu denli etkili olabileceği bana yanlış geliyor. Ayrıca, bir kamu kurumuna atanan müdürün, üniversiteye atanan rektörün bir protokol ile atanması da yanlışlık olacaktır. Bu da benim hatıralarım arasında kalacak kötü bir anıdır. Ben bu konularda hiç konuşmadım ve taraf olmadım. Konuşmayı da düşünmüyordum. Fakat, eşim haksızlığa uğradığı için o gün (Cumhuriyet kutlaması protokol huzurluyum, kimseye diyet borcum ykabulü) 7 kimseye diyet borcum yoktu. Şahit olduğum olayı, sorunuz üzerine cevaplandırıyorum. O gün, bu sorulara ben cevap vermedim, eşim şunu söyledi, 'Üniversitenin sorunu üniversitede çözülür, ben böyle bir şeyi kabul edemiyorum' dedi. Ve o buluşma gerçekleşmedi. Bir protokolden bahsedildiğine göre, o protokolün ne getirip ne götüreceğini kamuoyunun yorumuna bırakıyorum. Demek, bu konuşma ve görüşme ile yapılacak protokol etkili olacaktı ki protokol yapmaya ve bu konuda görüş birliğine varmaya davet ettiler. Bu protokol yapıldığı taktirde rektörlük konusunda yardımcı olunabileceğinin mesajını verdi. Fakat, biz bu işlere siyasetin bulaşmasını asla istemiyoruz, yanlış olur. Bu görüşmeler Valilik binasında oldu, şahit olan bürokratlar da vardı. Bunların isimlerini söylemem yanlış olur. Kendileri kamu görevlisidir, Balıkesir'de üst düzeyde görev alan bürokratlar vardı, bunlar artık onların dağarcıklarında kalacaktır. İsimlerini söylemem yanlış olur. Fakat yapılan bu görüşme ve diyaloglara şahit oldular".