CHP seçmenine açık mektup…
CHP’li siyasetçilerden ümidimi kestim ama yüzde 25’in içinde aklı başında olan insanlara açık bir mektup yazma ihtiyacını hissettim…
Bu sütunlardan “kaht-ı rical” yani “kaliteli insan yokluğu” üzerine değişik zamanlarda yazılar yazdım. Gerek geçmişte gerekse günümüzde yaşadığımız kaht-ı ricalin memlekete verdiği zararları anlatmaya çalıştım.
Ancak bugünlerde yaşadığımız bir kaht-ı rical olayı kadar üzüldüğüm bir vaka hatırlamıyorum.
Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı (?) Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz hafta Türkiye Tabipler Birliği’ni ziyaret etti. Bu toplantıda doğal olarak doktorlar ve sağlık sistemi üzerine konuşulmasını beklersiniz değil mi? Ancak hiç de öyle olmadı.
Kılıçdaroğlu orada yaptığı konuşma ile hem kendisini hem de memleketimizi gülünç duruma düşürdü. Gerçi duymayan kalmadı ama ben bir kere daha Kılıçdaroğlu’nun duyduğumda kahrolduğum sözlerini tekrar hatırlatayım:
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Kovid-19 önlemlerini eleştirirken tuhaf bir öneride bulundu. Kahvehanelerde kâğıt oynatılmamasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Kahveler açık, güzel. Ama kâğıt oynamak yasak. Vatandaş kahveye niye gitsin o zaman? Oysa önlem alabilirsiniz. Dersiniz ki: Her oyunda yeni, sıfır kâğıt açacaksınız. Bitti, bu kadar basit. Ama bu düşünülmüyor. Akıllarına bile gelmiyor” dedi.
Bu satırları okuduğumda önce şaka sandım ama gerçek olduğunu anladığımda adeta kahroldum. Dünya ile mücadele eden bir ülkenin ana muhalefet partisinin dile getirdiği sorun ve çözüm önerisi böylesine basit mi olmalı yani…
CHP zihniyetine karşı ve hatta düşman birisi olarak Kılıçdaroğlu’nun durumu aslında memnun olmam gereken bir konu. Ama söz konusu memleket olunca maalesef bu kadar düşüncesizlik düşmanı bile rahatsız edebiliyor.
Benim güzel memleketim bu çaptaki bir kaht-ı ricali hak etmiyor .
İnanın başka bir ülkede olsa Kılıçdaroğlu bir dakika bile o koltukta oturamaz. Ama sürekli seçim kaybetmiş, gaf üzerine gaf yapan, memleket sorunlarına çözüm üretmekten fersah fersah uzak Kılıçdaroğlu hala koltuğunda oturabiliyor ve bu gidişle daha yıllarca oturacak gibi duruyor.
Hemen bu doğrultuda gazeteci olarak bir tüyo haber paylaşmış olayım. HDP siyaseti ile yakın temas halinde olunduğu için CHP kurmayları arasında başı çekenlerden bir ismin Ekim ayı başı itibari ile basın açıklaması yaparak istifa edeceğini de sizlerle paylaşmış olayım.
Yani kaht-ı rical ve siyasi ahengin yer değiştirmesi probleminden mülhem CHP kendi içinde dahi problem yaşıyor. Ve bu problemin çözümü ise çözülme ile sonuçlanıyor!
Bu noktadan sonra CHP’li siyasilerden yaşanan kaht-ı ricalin çözümü noktasında çözülme haricinde adamakıllı bir adım beklemiyorum ama ya CHP seçmenine ne demeli.
Güya kendini “entelektüel” “aydın” “okumuş” “sanatçı” vs. sıfatlarla anmaktan büyük mutluluk duyan CHP seçmeni de mi bu yaşananları sineye çekebiliyor?
Yaşanan komedinin ve rezaletin onlarda mı farkında değil?
Nasıl olup da hala bu partiye yüzde 25 gibi bir oranda oy verebiliyorlar?
Güya bir de AK Parti seçmenini “koyun” veya “sürü” olmakla suçlarlar. Yahu sizden ala “koyun” ve sürü” mü olur.
Şu yaşanan son rezaletten sonra Kılıçdaroğlu’nu hala “lider”(!) olarak görmeye devam edecekseniz söyleyecek bir sözüm yok.
Ancak ben yüzde 25'in içinde aklı başında olan insanlar olduğunu düşünüyorum.
Yaşanan komedi ve rezaletten rahatsız olan insanlar olduğunu düşünüyorum ve onların bu trajediye bir son vermelerini istiyorum.
Ey aklı başında olan CHP seçmeni…
Lütfen memleketi bu komedi ve trajediden kurtarın.
CHP gibi yüzyıllık bir partinin başında şöyle aklı başında, adam gibi muhalefet yapabilecek, dünya vizyonu olan, Türkiye’yi bir adım öteye taşıyabilecek birisini partinin başına geçirin lütfen.
CHP’li siyasetçilerden ümidimi kestim ama yüzde 25’in içinde aklı başında olan insanlara açık bir mektup yazma ihtiyacını hissettim…
İnşallah hislerimde yanılmam…