BIST 9.365
DOLAR 34,49
EURO 36,43
ALTIN 2.955,83

CHP Seçmeni Profili Konusunda Doğru Bilinen Yanlışlar

Muharrem İnce’ye yapılan sosyal linçi görünce üzerine büyük büyük laflar edilen, güzellemeler yapılan CHP seçmeni ile ilgili kanaatimiz de pekişti.

Senelerdir bir profil çıkarılacağı zaman ısrarla; okumuş, profesyonel meslek sahibi, entelektüel, araştıran, sorgulayan falan falan diye anlatırlar CHP’ye oy veren kitleyi..   Buna karşılık AK Parti seçmeni için de en basit tabirle ‘koyun’ derler.. Koyun yani kalabalığı takip eden, kendi fikri olmayan, neyi neden yaptığını düşünemeyecek kadar şuursuz.. Bu karşılaştırma ya da tanımlamalar bana ait değil.. Özellikle CHP medyasının yükselttiği değerlendirmeler bunlar. Ha bir de CHP medyası var elbette.. Tarafsız, bağımsız, özgür, haktan hakikatten yana.. AK Parti medyası ise körü körüne partisini destekleyen, partinin ya da liderin hatalarını görmeyen ham ve yoz yandaşlık yapan.. Öyle mi?...
Gelin şimdi tüm bu verileri alt alta toplayıp bir sağlamasını yapalım…
**
Önce medyalardan başlayalım.  Kendisini “CHP’li bir gazeteci” olarak tanımlayan Yılmaz Özdil, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile ilgili basit bir eleştiri yaptığı için önce genel yayın yönetmenliğini yaptığı televizyondan ardından da en etkili yazarı olduğu gazeteden kovuldu.. Şaka değil. Sözcü’yü, “sadece” Yılmaz Özdil için satın alan okurlar olduğunu bildiği halde yönetim, gözünün yaşına bakmadı.. Bir ticari kayıp yaşamayı göze alarak gösterdi kapıyı.. Aynı günlerde AK Parti medyası ise “HÜDA-Par ittifaka zarar verir mi?” ya da “6284 saylı yasa ittifak ortakları istiyor diye değişmeli mi?” gibi netameli meseleleri tartışıyordu… Tartışmalar yapıldı-bitti, herkes yerli yerinde durmaya devam ediyor…
**
Sadece medyası mı?.. İşte son ittifak müzakerelerinde herkes gördü.. AK Parti içinde en etkili isimler bu ittifak ne getirir/ne götürür diye sert tartışmalar yaptılar..  Aynı günlerde CHP, üzerine çokça kafa yorduğu LGBT haklarından, İYİ Parti de “olmazsa olmazımız” dediği İstanbul Sözleşmesi’nden bahsedemedi bile.. Neden?.. İttifak ortakları kırılacak diye… Herhalde bu açmazı göz önüne aldığımızda, AK Parti’deki çıkışların ne denli anlamlı olduğunu daha net görebiliriz..
**
Gelelim seçmene…
Muharrem İnce kimdir?.. 2018’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı.. Yani o yıl seçimi kazanmış olsaydı, yakasında CHP rozetiyle yürütmenin bir numaralı koltuğunda oturacak isimdi… Nasıl güçlü bir destek vardı o yıllarda anlatamam.. Şarkıcılar, ressamlar, akademisyenler, kariyerlerini riske atarak politik pozisyon almaktan çekinmemiş Muharrem İnce’ye destek vermişti… Neden?.. Çünkü o sene İnce aday olarak gösterilmişti de o yüzden.. Mesela 2023 seçimleri öncesi aynı kitleden ısrarla ne duyduk?.. “Kılıçdaroğlu aday olmasın” diye feryad ettiler değil mi?..  Çok tepkiliydi herkes.. Mansur Yavaş’ı istiyorlardı, İmamoğlu’nu istiyorlardı, Muharrem İnce’yi istiyorlardı hatta Abdullah Gül’ü/Ali Babacan’ı bile istiyorlardı ama Kılıçdaroğlu’nu istemiyorlardı.. Ne oldu peki?.. Kılıçdaroğlu aday oldu.. Ne yaptı o kitle? Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkan Meral Akşener’i linç etti.. Sadece bir günde..1 Mart günü Kılıçdaroğlu aday olmasın diyenler 2 mart günü bu adaylığa tepki gösteren Meral Akşener’e en ağır hakaretleri ettiler.. Hani nerede; sorgulayan, okumuş, entelektüel seçmen profili?.. Bir gün önce asla kazanamayacağını düşündükleri bir isme bir gün sonra sıkı sıkı yapıştılar. Bir önceki seçimde devletin anahtarlarını vermek istedikleri Muharrem İnce’ye de bugün ahlak dışı bir biçimde saldırıyorlar.. AK Parti seçmeni ise soğan fiyatları arttı diye arabalara cam filmi kısıtlaması geldi diye marketlerde poşetler parayla satılıyor diye İstanbul ve Ankara Büyükşehir seçimlerinde partisine oy vermedi… Anlayacağınız bu seçmen profilleri, çok da öyle reklamı yapıldığı gibi olmayabilir..  Bu açıdan yeniden değerlendirmekte yarar var…