BIST 9.109
DOLAR 34,24
EURO 37,63
ALTIN 2.921,56

CHP Nedir?

Parti, “çizgisi” varsa partidir.Lider, “duruşuyla” liderdir.

Parti, “çizgisi” varsa partidir.

Lider, “duruşuyla” liderdir.

İkisinden birisi yoksa hareket aksar, topallar.

İkisi birden yoksa; CHP olur.

Son CHP kurultayını izleyip de bu noktaya gelmemek mümkün mü?

Kurultaydan yansıyan fotoğraf, ülke yönetmeye aday bir siyasi oluşumdan çok, Hisseli Harikalar Kumpanyasını çağrıştırıyordu.

Karmakarışık… Anadolu deyimiyle; her tarladan bir kesek.

Çelişkilerin, tutarsızlıkların bini bir paraya!

İktidar alternatifi iddiasında olan bir parti; ülke yönetmeye aday bir lider, böyle dönüp duramaz.

Bu tür bir lüksü olamaz.

Mevlana, kendisini pergele benzetir bilirsiniz.

Bir ayağıyla sabit bir noktaya sağlamca bastığını; öbür ayağı ile de yetmiş iki milleti dolaştığını söyler.

CHP’nin de; Kılıçdaroğlu’nun da sabit bastıkları tek bir nokta kalmadı artık.

Merkezleri de, kendileri de dönüp duruyor.

Tamam, parti çok seslilik demektir aslında.

Elbette farklı sesler, aykırı görüşler olacaktır.

Ancaak, yedi ay önce kol kola girdiğiniz bir Genel Sekreterle tez zamanda kanlı bıçaklı oluyorsanız,

Daha 7 ay geçmeden yeniden kurultaya gidiyorsanız,

80 kişilik parti meclisini tek tek siz belirliyorsanız,

“Başkanın adamları” dışında kimselere şans tanımıyorsanız,

Baykal’ın ve Sav’ın bütün adaylarını açıkta bırakıyorsanız,

Gazeteler, “Kurultay” yerine “Kılıçtay” diye manşet atıyorsa,

Demokrasi’den söz edebilir misiniz?

Edemezsiniz.

Ama ele verir talkını, kendi yutar salkımı; bir bakıyorsunuz CHP Genel Başkanı kurultayda Türk halkına şu vaatlerde bulunuyor:

“CHP sözü. Vatandaş kendisi seçecek.

Lider liste yapıyor, vatandaşın önüne koyuyor. Artık böyle olmayacak.

CHP, parti içi demokraside de tüm partilere örnek olacak”.

Aynı kurultay, mahkeme kapısından döndü.

Gerekçe:

Kadın kotasına uyulmaması; tüzükte öngörülenden daha az sayıda kadına yer verilmesi.

Peki, o kurultayda Kılıçdaroğlu kadınlara nasıl sesleniyordu biliyor musunuz?

“Nüfusun yarısı kadın. Ama siyasette kadın var mı yeteri kadar?

Siyasette gençler var mı?

O zaman yeni CHP, yeni anlayışla yola çıkıyoruz. Gençler ve kadınlar siyasette daha fazla yer alacak”…

Son süreçte “halkçılık” misyonu daha güçlü bir CHP izliyoruz!

Hatta Sayın Kılıçdaroğlu ilk kurultayda, kravatı atıp milyonluk gömlek ile arz-ı endam eyleyerek ne kadar halkçı ve halktan olduğunu kanıtlamaya çalışmıştı.

Gerçi bu kez çizgisini bozarak takım elbise giymişti ama damardan mesajlar vermeyi ihmal etmedi.

“Agop da, Rojin de bizim. Ferhat ile Şirin de bizim” diyordu.

Bunları söylerken salonda İtalyan komünist marşı Bella Ciao çalınıyor, Che Guevara beresiyle çizilmiş Kılıçdaroğlu pankartı dalgalanıyordu.

Ne de olsa Bella Ciao da bizim, Che Guevara da, hatta Gandi de!

Biliyorsunuz; CHP ve Kılıçdaroğlu, AK Parti’yi, devlet kaynaklarını kullanarak oy toplamakla suçluyor.

Bu durumun ülke ekonomisini yorduğunu, demokrasiye de aykırı olduğunu iddia ediyor.

Sonra bu eleştirinin sahibi çıkıyor,  1 saat içinde tam 41 tane vaatte bulunuyor.

Uzmanlar hesaplamış: Bu vaatlerden yalnızca 7 tanesi, 156 milyar lirayı buluyor.

Geliri olmayan herkesin hesabına asgari ücret kadar para yatacağını söylüyor.

“Nasıl?” sorusuna ise cevabı hazır:

“Benim adım Kemal! Parayı bulurum diyorsam, bulurum”.

Bu arada o yiğit Kemal, “Recep Bey” ifadesini değiştirip, “Sayın Başbakan” hitabetine geçerek geri adım atmayı da ihmal etmiyor.

Ne diyelim;

En iyisi CHP’ye Yunus Emre’nin dizlerini hatırlatalım da biraz rahatlasınlar.

“Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan”…