BIST 9.912
DOLAR 35,20
EURO 36,65
ALTIN 2.965,99
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

CHP lideri türbana son noktayı koydu!

CHP Lideri Kılıçdaroğlu Cumhuriyet Gazetesi'nden Ayşe Sayın'ın sorularını yanıtladı.

Abone ol

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, türbanlı milletvekili tartışmalarına son noktayı, “İsteyen istediği kıyafetle gezebilir, konuşabilir. Ama devletin kuralları vardır. Herkes de o kurallara uyar. Yeter artık! Yıllardır istismar ettiler” sözleriyle koydu.

Hükümetin “daraltılmış bölge” hazırlığına, “Kenan Evren’in yüzde 10 barajından farkı yok” diyerek tepki gösteren Kılıçdaroğlu, barajın düşürülmesinin yanı sıra “100 Türkiye milletvekilliği” önerdi. Kılıçdaroğlu, yasadışı dinlemeler konusunda ise hükümeti “çifte standart” izlemekle suçladı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Hatay gezisi dönüşünde Cumhuriyet'in sorularını şöyle yanıtladı:

MEŞRU MÜDAFAA VARSA TEZKEREYE GEREK YOK Kİ 

- Savaş karşıtı mitingleriniz sürecek mi?

Savaş tehlikesi sürdüğü sürece ve Suriye’deki iç çatışmadan bu bölge halkı etkilendiği sürece bunu sürdüreceğiz. Herhangi bir takvimlendirme yok. Diyelim ki Cenevre sürecinde Barış sağlandı, güzel bir şey. O zaman savaşa hayır mitingi yapmaya gerek kalmayacak. Suriye’nin kimyasal silahlarla ilgili bilgileri BM yetkililerine vermesi de çok önemli.

- Suriye ile ilgili tezkere konusunda tavrınız ne olur? Geçen yıl çıkarılan Suriye tezkeresinin süresinin uzatılmasına destek verecek misiniz?

Türkiye’ye yönelik bir saldırı olursa, buna karşılık vermek üzere bir tezkere gelirse o ayrı, ama tek taraflı “Suriye’ye müdahale edilsin” diye bir tezkere gelirse burada düşüncemiz farklı. Meşru müdafaa hakkı varsa zaten tezkereye gerek yok ki. “Bir başka ülkenin müdahalesi halinde biz de müdahale edeceğiz” diye, o anlayışla AKP getirmek istiyor. Böyle bir tezkereye biz olumlu bakmayız ve muhalefet ederiz. Böyle bir tezkere Türkiye’yi savaşın içine sokmaktır. Başbakan, “Eğer ABD Suriye’ye müdahale ederse biz de karadan destek veririz” dedi. Bu, parlamentonun iradesine ipotek koymaktır. AKP milletvekillerini de insan yerine koymamak demektir. Onların kendi özgür iradeleri var, belki birisi çıkacak hayır diyecek, bu gizli oylama.

- Başbakanlık’a bağlı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nda dinleme skandalı yaşandı. Siz de dinlenme endişesi taşıyor musunuz?

Endişelenmez olur muyuz? Önce bizim milletvekillerinin izlendiğini, dinlendiğini, fişlendiğini duyurdu medya. Bilinen bir olay bu. Bunu devletin bir kurumu, MİT yapıyor. Benim lehime ise dinleme ona göz yummak, sırtını sıvazlamak, “Benim aleyhime ise onun üstüne gideceğim” demek, yani dinlemede çifte standart uygulamak, dinlemenin önünü almaz. AKP’nin yasadışı dinlemelerde kendisine servis edilen bilgileri kullanmak istemesi onları zaman zaman dillendirmesi, bu tür dinlemeleri hoş gördüğü anlamına geliyor. Zaten görüyoruz da. Örneğin CHP milletvekillerin fişlendiği konusunda kamuoyuna bilgi yansıdı, üstelik yazılı olarak yansıdı. Başbakan’ın söylediği “Biz de geçmişte dinlenmiştik.’ Yani “siz de dinlenebilirsiniz” demektir.

- Kişisel önlem alıyor musunuz?

Bir önlem alma gibi öyle bir düşüncemiz yok. Kişisel olarak bir önlem almak mümkün değil, önlemin iktidar tarafından bütün yurttaşlar için alınması lazım.

HALKIN HABERİ OLMAYAN BİR PAKET 

- Başbakan sürekli ertelediği ‘demokratikleşme paketi’ni açıklama konusunda, sonunda net takvim verdi. Sizce süreç neden bu kadar uzadı?

“Demokratikleşme paketi”nde erteleme şunu gösteriyor. İmralı ile yapılan pazarlıkları gösteriyor. Erteleme o. Pazarlık süreci henüz daha bitmiş değil. Böyle bir süreç Türkiye’ye demokrasi getirmez. Gizli kapaklı PKK ile oturulmuş masada pazarlıklar yapılıyor. Sonra Başbakan açıklayacakmış. Neyi? Demokratikleşmeyi. Ne için? Halk için, ama halkın haberi yok. Eğer ülke demokratikleşecekse 12 Eylül yasalarından başlanmalı, 12 Eylül yasaları Türkiye’de demokrasinin önündeki en büyük engeldir.

- Hükümetin demokratikleşme paketinde, “daraltılmış bölge sistemi” yer alacağı konuşuluyor. Siz bu öneriye nasıl bakıyorsunuz?

Ayrıntılar çıkmadığı için yorum yapmam doğru değil. Orada şu hedefleniyor. “Yüzde 10 seçim barajını düşüreceğim, daraltılmış bölgeyi kendi istediğim gibi yapacağım, daha fazla milletvekili çıkaracağım.” Eğer bu arayış içindeyse bu düşüncenin Kenan Evren’in yüzde 10 barajından bir farkının olmadığı çıkar ortaya. Vatandaşın oyu parlamentoya aynen yansımalı. Yüzde 1 alırsa 1 milletvekili çıkarmalı. Yüzde 5 alıyorsa 5 milletvekili çıkarmalı. Türkiye milletvekilliği de olabilir. Belli sayıda normal yöntem. 100 Türkiye milletvekili olabilir.

- CHP’nin paketi bölgede nasıl algılandı?

“Demokratikleşme paketimize” bölgede olumlu bakılıyor. Olumsuz bakan hiçbir unsur yok.

YETER ARTIK

- Türbanlı milletvekili tartışması sürüyor. TBMM Genel Kurulu’na türbanla milletvekili gelirse tavrınız ne olur?

- Türban üzerinden siyaset halkı Türkiye gerçeklerinden koparma siyasetidir. Kılık kıyafet üzerinden siyaset mi yapılır. Tamamen oy kaybeden AKP’nin “oyumu nasıl devşiririm tekrar” üzerinden siyaset yapmasıdır. Kadınlar konuşmuyor erkekler konuşuyor. Bu kadar saçma bir şey olabilir mi? Kadının türbanıyla senin ne alıp veremediğin var. İsteyen istediği kıyafetle gezebilir, konuşabilir. Ama devlet dediğiniz bir kurum vardır, devletin kuralları vardır. Herkes de o kurallara uyar. Olay da budur. Bunu alıp da Türkiye’nin çok hayati bir sorunuymuş gibi gündeme getirip onu istismar etmek. Yeter artık, yıllardır istismar ettiler.

ERMENİ KÖYÜ İÇİN YASA TEKLİFİ

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Hatay gezisinde ilginç bir ziyaret de gerçekleştirdi. Samandağı mitingi geç saatte bitmesine ve hava kararmasına karşın Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki tek Ermeni köyü olan Vakıflı’yı ziyaret etti. Köydeki Meryem Ana kilisesini ziyaret edip anı defterini imzalayan Kılıçdaroğlu, ayrıca Musa Peygamber’in asasını vurduğu yerden çıktığına inanılan “Musa Ağacı”nı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu daha sonra muhtar ve köylülerle sohbet etti. Köylüler, Hatay’ın büyükşehir olması nedeniyle, köylerinin “mahalle”ye dönüşeceğine dikkat çekerek bu durumun köylerinin özelliklerinin ve kendi kültürlerinin yok olmasına yol açacağından yakındılar. Kılıçdaroğlu’ndan bu durumun önlenmesi için yardım isteyen köylüler, bu konuda yasal düzenleme istediler. Kılıçdaroğlu, elinden gelen yardımı yapacaklarını ve bu kapsamda CHP olarak TBMM’ye yasa önerisi vereceklerini söyledi.