İnternethaber Yazarı Barış Yarkadaş, CHP'nin kurulduğu günden bugüne yaşadığı kurultayları mercek altına aldı.
Abone olİnternethaber Yazarı Barış Yarkadaş, kamuoyunun gündemine sık sık kurultaylarla gelen Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurultaylarını mercek altına aldı. Bir hafta sürecek olan bu yazı dizisinde, parti içi mücadelenin başladığı yıllardan bugünlere gelecek, yakın tarihin şahidi olacaksınız.
1
DEVLET KURAN PARTİDEN...
Mustafa Kemal'in kurduğu ve Türkiye Cumhuriyeti'yle yaşıt olan CHP'ye "Kurultaylara en fazla zaman ve enerji harcayan parti" desek, haksızlık etmiş olmayız. Çünkü CHP'nin 80 yıllık tarihine baktığımızda, karşımıza 29 Kurultay ve 10 Olağanüstü Kurultay çıkıyor. Bu rakam, partinin düzenli olarak her iki yılda bir kurultay düzenlediğini, bu kurultayların yarısının ise "olağanüstü" olduğunu ortaya koyuyor.
Özellikle İsmet İnönü'nün genel başkanlıktan çekilmesinin ardından, enerjisinin çoğunu kurultaylara harcayan parti, oy kaybına uğrayacağının ilk işaretlerini de vermeye başlıyor. Çünkü, bir partinin ileriye dönük projelerinin kamuoyuna ve tabana anlatılıp destek istenmesinin aracı olması gereken kurultaylar, CHP'de tam tersi bir işlev görüyor. Kurultaylarda, hizmet etmek ve siyaset yapmak isteyenlerin, programlarını anlatması yerine, kişisel kavgaların ön plana çıktığı görülüyor. Yapılan kurultayların ana gündeminin "liste"ler üzerine olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda ise , söylediklerimiz ete-kemiğe bürünüyor.
Yukarıda yazdıklarımız, 80 yaşındaki bir partinin, CHP'nin, Türk siyasi yaşamında geldiği noktanın etkenlerinden sadece birkaçı. "Seçmen"in siyasetten uzaklaşmasının sebeplerinin yalnızca bir boyutu. Ancak, yaşanılanlardan ortaya çıkıyor ki; demokrasilerin vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerden hızla uzaklaşılmasında tek suçlu "halk" değil.
Çünkü, halk, yaşamını kolaylaştıracak bir arayışın içinde. Siyasilerin bunu sağlamasını ve demokratik bir ortamda yaşamak istiyor. Parti ise, kendi içinde bile bütünleşmeyi sağlayamadığında, halktan da, tabanından da uzaklaşıyor. Siyasi partilerin yaşadığı en büyük sorunlardan biri olan ve kangren haline gelmiş olan sorun, CHP'de üst boyuta çıkıyor. Ve taban git gide "devlet kuran parti"den uzaklaşarak, onu bir süreliğine de olsa, meclis dışında bırakıyor.
ZOR YILLAR
Osmanlı İmparatorluğu son yıllarını yaşarken, belki de hiç kimse bu topraklarda bir kez daha bağımsız bir devletin varolabileceğini tahmin etmiyordu. Çünkü; görkemli bir imparatorluk, hazin bir sonla tarihteki yerini almaya hazırlanıyor, ufukta ise tek bir umut ışığı bile görünmüyordu. Ta ki, genç Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basmasına dek.
İşte böylesi sancılı bir dönemde yola çıkan, Osmanlı Ordusu'nun genç subayı Mustafa Kemal, 4 ay sonra, yani 4 Eylül 1919'da Sivas'ta kendi önderliğinde toplanan kongrede ulusun kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesi için Anadolu'nun çeşitli yörelerinde kurulmuş bulunan dernekleri "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirdi. Mustafa Kemal Başkanlığı'nda 16 kişiden oluşturulan heyete ise "Heyet-i Temsiliye" adı verildi. Bu kongre, tarihe Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı kongre olarak geçti.
Sivas Kongresi, aynı zamanda o dönemki adıyla Cumhuriyet Halk Fırkası'nın kurulma aşamasıydı da. Kongre, bu yüzden CHP'nin ilk kongresi olarak da kabul edilmektedir. CHP'ye bu misyonu dolayısıyla, "Devlet kuran parti" de denir.
Kuşkusuz CHP'yi anlatmak için bir yazı dizisinin yeterli olmayacağı açık. Partiyi tüm yönleriyle anlatabilmek, ancak geniş kapsamlı bir çalışmayla mümkün. Biz bu yazıda, yakın tarihe, CHP'nin 1980 sonrası yeniden siyaset sahnesine dönmesinin ardından yaşadığı kongrelere projektör tutacak, "Devlet kuran parti"den "Sürekli kurultay yapan parti"ye dönüşmenin tarihini yazacağız. Ancak, bunun için partinin kurulduğu ilk yıllara dönmekte fayda var.
İlk genel başkan: Mustafa Kemal
Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923'te ilan edilmesinin ardından, tüm ülkede bağımsızlığın getirdiği coşku yaşanıyor, yeni bir aydınlanma seferberliği başlatılıyordu. 9 Eylül 1923'te Mustafa Kemal önderliğinde kurulan Halk Fırkası ise, kilit bir noktada bulunuyordu. Halk Fırkası, "Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti"nin de katılımıyla birlikte güçleniyor, 10 Kasım 1924'te ise Cumhuriyet Halk Fırkası adını alıyordu.
Cumhuriyet henüz dört yaşındayken, parti ikinci kurultayına gitme kararı aldı. Bu kurultayda Cumhuriyet'in temel ilkeleri açıklanacaktı. Genel Başkan ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal 15 Ekim'de başladığı konuşmasını 20 Ekim'de tamamladı. Kurultayda "Cumhuriyetçilik", "Halkçılık", "Milliyetçilik", "Laiklik" CHF'nin dört temel ilkesi olarak benimsendi. Ayrıca, partinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal, partinin değişmez genel başkanı olarak ilan edildi.
YARIN: ALTI OK'UN ÖYKÜSÜ