Başbakan Yardımcısı Bozdağ, palalı saldırganın arkasında CHP'nin olduğu iddiası hakkında konuştu.
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bozdağ, "CHP eylem partisi haline gelmiş. Halbuki CHP halkın partisiyse bu halkın tamamını kucaklayan bir parti gibi hareket etmesi lazım" dedi.
Sorgun Belediye Başkanlığını ziyaret Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, burada gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bozdağ, bir gazetecinin, "Gezi olaylarında ortaya çıkan palalı saldırganın CHP ile ilişkisi olduğu" iddialarıyla ilgili sorusunu şöyle yanıtladı:
"Bunu CHP’lilere sormak lazım. Çünkü iddiayı ortaya atan kamuoyunda CHP’li kimliğiyle tanındığı söylenen birisi. Gezi eylemlerine katılan birisi, onların kurduğu platformlara katılan birisi, onlarla beraber hareket eden birisi. Şimdi palalı bir kişinin Talimhane'de meydana çıkacağını sonra da bu olayın AK Parti üzerine yıkılacağını bir CHP’liden duydunuz. Tanık olarak da CHP'nin genel başkan yardımcısını ve başka birilerini de söylüyor. Bu açıklamasını da mikrofondan yapıyor. Kamuoyuna açık bir ortamdan yapıyor. Yani iddiayı ortaya atan CHP’li birisi. Bu iddiaya yalan diyen yine CHP’li birisi. Bunu CHP kendi arasında çözmesi lazım."
CHP EYLEM PARTİSİ HALİNE GELMİŞ
Türkiye’nin neresinde bir kargaşa ortamı oluşturmak isteyen varsa CHP’nin milletvekillerini, parti mensuplarını o olayların içinde, önünde, arkasında görmeye başladıklarını ifade eden Bozdağ, "CHP planların projelerin üretildiği ve bu plan ve projelerin hayata geçirilmesi için halktan oy arayışı içerisinde olan bir parti olmaktan adeta çıkmış görüntüsü veriyor. Yani ne partisi, eylem partisi. Nerede bir eylem konuyor CHP’liler orada bitiveriyorlar. Ya içindeler ya önündeler ya arkasındalar. Eylemi başkaları ortaya koysa hemen o eyleme sahiplenme gayreti ve yarışı içerisindeler. Yani CHP eylem partisi haline gelmiş. Halbuki CHP halkın partisiyse bu halkın tamamını kucaklayan bir parti gibi hareket etmesi lazım. Şu anda gördüğümüz kadarıyla marjinal ve radikal hegemonyasında bir görüntü veriyor" diye konuştu.
Taraftar gruplarına yönelik operasyon
Bir gazetecinin, taraftar gruplarına yönelik operasyon nedeniyle spora siyaset karıştırıldığı yönündeki iddiaları hatırlatması üzerine, Bozdağ, "Bu bir iftiradır. Bu uzun zamandır devam eden bir takiple alakalı, gündemdeki olaylarla alakalı olmadığını biliyoruz. Bu soruşturma gizliliği içerisinde devam ediyor. O çıktıktan sonra daha net bir şekilde göreceğiz kimler olduğunu. Ama bu devam eden operasyonların siyasi bir gerekçesi yoktur, olması da mümkün değildir. Operasyonlar ancak suç gerekçesiyle suç isnadı gerekçesiyle yapılabilir. Bu da değişik isnatlar nedeniyle devam eden bir soruşturma çerçevesinde yapılan bir gözaltıdır, bir süreçtir, böyle bakmak lazım" dedi.
Diyanetteki memurların başka bakanlıklara atanması
Bozdağ, bugün bir gazetede yer alan Diyanet İşleri Başkanlığında görevli memurların başka kurumlara atandığına yönelik habere ilişkin soru üzerine, CHP'nin birkaç milletvekili aracılığıyla Diyanet İşleri Başkanlığında görev yapan personelin hangi kamu kurumlarına geçtiğine dair soru önergeleri verdiğini ifade etti.
Her defasında TBMM Başkanlığına verilen soru önergelerini yanıtladıklarını belirten Bozdağ, söyle konuştu:
"Hangi kurumlara geçtiğine ilişkin cevapları kendilerine veriyoruz. Onlar soruyor. Cumhuriyet gazetesi ve bu konuda fikirdaş olanlar da bunu manşetlerine köşelerine, haberlerine taşıyorlar ve bunu kamuoyuna anlatıyorlar. Burada şunu ifade etmek isterim. Diyanet İşleri Başkanlığında çalışanların tamamı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve kanunları çerçevesinde çalışmaktadır. Onların tamamı kamu görevlisidir. Tamamı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları nasıl Türkiye’nin kurumları arasında kamu olarak nakil imkanına sahipse, Diyanet İşleri Başkanlığı personeli de aynı şekilde nakil yapma imkanına sahiptir. CHP’liler nedense bunu hep farklı yorumluyor. Tarım Bakanlığından birisi başka bir bakanlığa geçtiğinde sorun olmuyor veya Enerji Bakanlığından birisi başka bir bakanlığa geçtiğinde sorun olmuyor. Milli Eğitim Bakanlığından birisi başka bir bakanlığa geçtiğinde problem olmuyor. Ama Diyanet İşleri Başkanlığında çalışan birisi başka bir bakanlığa veya kuruma geçtiğinde bunun altında suç arayan, bunu suçluymuş gibi göstermek isteyen, bunu ayıpmış gibi göstermek isteyen, bunu yanlışmış gibi göstermek isteyen, bu uygulamaları hükümeti suçüstü yakaladık mantığıyla Türkiye kamuoyuna servis etmek isteyen esasında hastalıklı bir zihniyettir."