CHP depresyonda!
CHP, topyekün depresyondadır ve acilen açık havaya çıkmalı, ilaçlarını kullanmalı, yaralarını sarıp, yeni Türkiye’ye, yeni ve güçlü bir muhalefetle maydana çıkmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından,Ekmeleddin İhsanoğlu’nun sırra kadem basması, Selahattin Demirtaş’ın TBMM Genel Kurulu'ndaki yemin töreninde Erdoğan’ı ayakta alkışlaması… eşittir 'seçim afilli bir yalanmış' diyerek bu yazıyı tek cümlede bitirebilirim-yapabilirim ama özellikle CHP'ye söyleyeceklerim var…
CHP milletvekillerine dikkat çekmek istiyorum…
Belki biraz ağır olacak ama bizi hayattan soğutan CHP milletvekillerinin uzun zamandır show dışında bi’şey yaptıklarına şahit olamıyoruz.
Bundan bir kaç hafta evvel, mecliste konuşma esnasında, ayakkabı topuğuyla korku salan CHP milletvekili Aylin Nazlıaka, konuşmanın içeriğinde haklı olsa da, yaptığı hareketten çıkışla, ben de gülmekle, ağlamak arası,duygusal gel-git'ler yaşatmış, ardından,#terlikgeliyor’ kampanyasını twitter’dan ibretle izleyen bendenizin zihninde ‘anneminterliği’ olarak yerini almıştı.
Aylin hanımın bu terlik fırlatma atraksiyonunu, itiraf ediyorum, Fatma Şahin’den beklerdim ama bu çıkışı karşısında,'sükut-u hayal’e uğradım mı? hayır!
İşte bunlar hep ''halk kahramanı'' olma gayretinden…zorlamayın.
Anaç tavırlar, babavari sahiplenmeler, sesi yükseltmek, terlik fırlatmak, kitap fırlatmak... bağlamında, insanoğlunun en doğal halini, en yalın en çıplak halini, en saf halini, milletin meclisine taşımak, olsa olsa tribüne oynamaktır, 'halk kahramanlığı' zırvasıdır, twitter’da bir kaç yüz retweet almaktır, günü kurtarmaktır, uzun vadede kocaman bir hiçtir.
Ve dahi en mühimi, karşı tarafın beğenmediğin, burun kıvırdığın, oryantalist olarak değerlendirdiğin tüm davranış biçimlerine bürünmek , kısacası rol çalmaktır.
İşte CHP milletvekilleri şu sıralar bireysel gösterileriyle, bir kaç günlüğüne sahte kahramanlar yarışındalar…sinirler de yıpranmış.kabul.
Ama olmuyor işte böyle olmuyor... ezelden CHP’li vatandaş çıkıpta, ''muhalefette bir yere kadar, siyasi nezaket please'' dediğinde, daha ne kaybedeceksiniz, kaybedilmemiş ne kalmış biz kafa patlatıyoruz…
Siyaset arenasını, intikam meydanı olarak görmek, algılamak, kontrolsüz davranışlar sergilemek, kendi kendini bitiren bir üsluptur ki, karşı tarafta, ‘bırak sarhoşu yıkıldığı yere kadar gitsin’ der.geçer.
Başarısızlık, başarı kadar doğal bir süreçtir ve fakat, aynı hatalarda diretmek doğal moğal değil düpedüz ahmaklıktır, seçmene sadakatsizliktir,
acziyettir,ezikliktir ve daha bir çok şeydir…
Sonuç itibarıyla; CHP, topyekün depresyondadır ve acilen açık havaya çıkmalı, ilaçlarını kullanmalı, yaralarını sarıp, yeni Türkiye’de, yeni ve güçlü bir muhalefetle meydana çıkmalıdır. Kurtuluş budur.
Yurt dışına çıkan CHP milletvekillerini de gözlemledim, seçim öncesi konuşmalarını dinledim, o kadar agresif ve provokatif hitapları vardı ki, bir tek ayakkabı fırlatmadıkları kalmıştı…
İyi de bu milletin suçu ne? CHP’ye gönül vermek mi..?
Siz, o kadar ama o kadar başarısızdınız ki; salt mütedeyyin bir şahış diye çıkardığınız çatı adayıyla asıl CHP seçmenini kaybetmeyi dahi göze aldınız.pes!
CHP seçmenini dahi hasta ettiniz, böldünüz, Demirtaş’a oy vermeye zorladınız.
O kadar başarısızdınız ki, o kadar beyin bir araya geldiniz, yeni fikirler ve çözümler üretemeyip, 'yükselen trend İslami enerji' gazıyla, Erdoğan modeli (!)bir çatı adayı çıkardınız, çıkardınız da, adamcağızın arkasında dahi duramadınız!
'Ekmeleddin bey kimdir?' sorusuna dahi cevap veremeyişinize, kem,küm'lerinize tanık oldum. Yahu bir araya gelip, ‘’Ekmel bey kimdir suali sorulduğunda, ortak şu cevabı verelim’’de mi diyemediniz..!
Üzgünüm, sizden muhalefet olmaz, sizden köy muhtarı dahi olmaz!
Ekmeleddin beyin, seçim sonrası kayboluşu dahi CHP’yi tasvir etmeye yeterli. CHP; kayboluşların, vazgeçişlerin partisi, yolda kalanların partisi, davayı yarım bırakanların partisi, sadakatsizliklerin partisi…
Ben ülkesini seven bir Türk vatandaşı olarak yalvarıyorum, ya yeni Türkiye üstünden yeni CHP inşa edin, ya da, yoldan çekilin..!
Bu millete bu işkence yeter..!
Diğer taraftan fikrimi belirtmek isterim ki, Demirtaş’ın ayakta alkış tutması, siyasi nezaketin çok çok ötesinde bir davranıştır ki, ne olduğunu ben yazmayayım, siz anlayın.
Yeni Türkiye, yeni Cumhurbaşkanı, yeni Başbakan…
Bu panik atak muhalefet olduğu sürece, oy vermeyip, boy verdiğiniz takdirde, terlik fırlatmak vb. sığ hareketlere destek vermek, zaman kaybetmek, üzerinden siyaset(!) yaptığınız süreçte, bu yeni üç kavrama dahil olmak, taraf olmak, asimile olmak kaçınılmazdır.Boş yere atarlanmayın.
Kanımca da, kendini elit olarak tanımlayan, rahatına, keyfine düşkün bu kesimin, iki elini havaya kaldırma zamanı.Bu kadar net.