BIST 9.640
DOLAR 34,64
EURO 36,68
ALTIN 2.936,98
HABER /  POLİTİKA

CHP bildirgesindeki garip uyarılar

CHP'nin kurultay bildirgesi yayınlandı. Bildirgede, ''Türkiye'nin teslim alınabilmesi için önce Cumhuriyet Halk Partisi'nin teslim alınması gerekir'' denirken yapılan uyarılar şaşırttı!

Abone ol

Atatürk Spor Salonu'nda gerçekleştirilen kurultayın ikinci gününde parti organları seçimi için adaylık başvuruları devam ederken Ankara İl Başkanı Yaşar Çatak, hazırlanan kurultay bildirgesini okudu. Bildiri daha sonra delegelerin oylarıyla kabul edildi.

Bildirgede, dün gerçekleştirilen genel başkanlık seçiminde Deniz Baykal önderliğinde bir kez daha kenetlenildiği belirtilerek, ''Cumhuriyet Halk Partisi ülkemizin huzurlu, güvenli ve aydınlık geleceğinin, insan hak ve özgürlüklerinin, çoğulcu demokrasinin, laik cumhuriyetimizin kurum ve değerlerinin güvencesi olmaya her zamankinden daha güçlü olarak devam edecektir'' denildi.

Hükümetin izlediği dış politikaya yönelik eleştirilerin ifade edildiği bildirgede, ''Cumhuriyetimizi kuranların 'tam bağımsızlık' mücadelesinin bilincinden yoksun, dış odakların yararına hizmet eden işbirlikçi ve teslimiyetçi politikalarını şiddetle reddediyoruz. Bu anlayışla, Türkiye'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir maşası olarak kullanılmasını, Türkiye'yi 'Çağdaş, Laik, Sosyal Hukuk Devleti' yörüngesinden çıkarıp, 'Ilımlı İslam devletine' dönüştürme senaryolarını kesinlikle kabul etmiyoruz'' denildi.

Bildirgede, her türlü terörün lanetlendiği, ülke bütünlüğü ve ulusun birliğini hedef alan terör odaklarına doğrudan veya dolaylı destek sağlayan tüm kesim, kurum ve ülkelerin kınandığı bildirilerek, terör örgütüne doğrudan veya dolaylı olarak destek sağlayan ülkelere karşı hükümetin etkisiz, cesaretsiz ve kararsız bir politika izlediği savunuldu.

Avrupa Birliği ile ilişkilere de değinilen bildirgede, Türkiye'nin tek hedefinin ''eşit koşullu ve onurlu tam üyelik'' olması gerektiği vurgulanarak, ''AB ile Gümrük Birliği ilişkilerinin, mevcut belirsizlik ortamında ısrar edildiği takdirde yeniden gözden geçirilmesinin zorunlu olduğu'' kaydedildi.

-''YARGI BAĞIMSIZLIĞI HUKUK DEVLETİNİN ÖN KOŞULU''-

Bildirgede, yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesinin hukuk devletinin ön koşulu olduğuna işaret edilerek, ''Anayasamız ve yargı ile kavgalı olan AKP İktidarının, 'yargının vicdanına saldırılarını', kendi yargısını yaratma çabalarını, kendi çıkarlarına dönük yargı kararları için dış destek arayışlarını ibretle izliyoruz. İktidarın, ülkemizin yargı kurumlarına ve erkine her türlü müdahale ve baskısını kınıyoruz'' denildi.

Laiklikle ilgili değerlendirmelere de yer verilen bildirgede, ''Milli görüş gömleğini çıkardıklarını ilan ederek takiye yapanlar, laikliğe karşı cephe açanlar, dini siyasallaştıranlar, tarikatların siyaseti, eğitimi, iç güvenliği kuşatmasına göz yumanlar, toplumumuzun dini duygularını sömürenler, ulusal değerlerimizi yüceltmek yerine köktendinci bir kültürü ülkemizde egemen kılmaya çalışanlar, ülkemizin bütünlüğüne, halkımızın esenliğine, demokrasimizin gelişmesine, devletimizin huzurlu geleceğine en büyük ihaneti yapanlardır'' görüşü savunuldu.

Bildirgede, çağdaş, laik eğitim ve özgür, tarafsız medyanın aydınlanmanın temel koşulu olduğu belirtilerek, izlenen ekonomi politikalarıyla ilgili olarak da iktidara eleştiriler yöneltildi. Ülkenin ihtiyacının ''sıcak para ve ithalatla şişirilmiş, hormonlu, sanal büyüme değil, üretime dayalı, dış rekabet ve ihracat gücü yüksek, sağlıklı, sürdürülebilir hızlı büyüme'' olduğu ifade edilerek, ''AKP iktidarını uyarıyor, göreve çağırıyoruz; Ülkemizde kimse aç yatmamalı, gelir dağılımında uçurum kapatılmalı, sosyal devlet ayağa kaldırılmalıdır'' denildi.

-''DEVLETİN KİMSEYİ ASİMİLE ETMEYE HAKKI YOK''-

Bildirgede, Güneydoğu Anadolu'da yaşamın normalleşmesi, ekonomi canlandırılarak mağduriyetlerin giderilmesi gerektiği de vurgulanarak, ''Kürt sorunu özünde bir demokrasi ve kalkınma sorunudur. İktidar bu sorun hakkında sadece laf üretmiş, takiye yapmış, çözümden sürekli kaçınmıştır. AKP iktidarı döneminde, başta GAP olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya kamu yatırımları durmuş, desteksiz kalan tarım ve hayvancılık çökmüş, her alanda üretim adeta felç olmuş, işsizlik yüzde 25'lerin üzerine tırmanmıştır'' görüşüne yer verildi.

Etnik ve mezhepsel farklılıkların ayrışma nedeni değil, kaynaşma ögesi olduğu ifade edilerek, ''Devlet etnik kördür, devlete göre dini, ırkı, mezhebi ne olursa olsun eşit haklara sahip yurttaş vardır. Bu nedenle devletin kimseyi asimile etmeye hakkı yoktur. Kişisel kültürel haklar, temel insan hakkıdır. Bu haklar, kamusal alanın değil özel alanın olgusudur'' denildi.

Bildirgede, ''Her kökenden yurttaşın kendi ana dilini özgürce öğrenebilmesi, onu geliştirebilmesi ve kullanabilmesi için temel ve orta eğitimi ikame etmeyen, milli eğitim sisteminin kuralları çerçevesinde görev yapan özel kurumlar (kurslar, dershaneler) kurulabilmesi, geçerli genel kurallar çerçevesinde, kendi ana dillerinde, gazete, dergi, kitap ve diğer her türlü yazılı yayında bulunabilmesi, müzik, müzik kaydı ve bunların toplumla paylaşımını yapabilmesi, RTÜK'ün kuralları çerçevesinde, mevcut veya yeni kuracakları özel televizyon kanallarında veya özel radyolarda kendi anadillerinde yayın yapabilmesinin önünde mevzuattan veya uygulamadan kaynaklanan tüm engellerin kaldırılması'' gerektiği görüşüne yer verildi.

-''KARARLILIKLA MÜCADELE EDECEĞİZ''-

''Kimsenin bir kuşkusu olmasın; AKP iktidarı tüm yolsuzlukların, kuralsızlıkların, vurgunların hesabını ergeç verecektir'' görüşünün dile getirildiği bildirgede özetle şöyle denildi:

''Milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmalı, dokunulmazlığın adi suçlara kalkan olmasına son verilmeli, tüm milletvekili dosyaları yargıya taşınmalıdır.

Siyasi Ahlak Yasası çıkartılmalı, AKP iktidarının tüccar siyaset anlayışı sona erdirilmeli, ticaret ile siyasetin göbek bağları kesilmeli, devletin sırtından haksız zenginleşmenin tüm kapıları kapatılmalıdır.

Hiçbir seçim sonucu anayasaya bağlılık sorumluluğunu ortadan kaldıramaz. Hiçbir iktidar kendi hukukunu yaratarak meşruiyet tablosunu değiştiremez.

Hiç kimse demokratik laik cumhuriyetimizin sahipsiz olduğu duygusuna kesinlikle kapılmasın. CHP olarak ülkemizin, laik cumhuriyetimizin nitelik ve değerlerinden hiçbir zaman ve hiçbir şekilde ödün vermeyeceğiz. Bu çok temel konuda ödün verenlerle vermek isteyenlerle her süreçte kararlılıkla mücadele edeceğiz.

Herkes bilmelidir ki; Türkiye'nin teslim alınabilmesi için önce Cumhuriyet Halk Partisi'nin, Atatürk'ün partisinin teslim alınması gerekir. Bilinmelidir ki buna da hiç kimsenin gücü yetmez, hiçbir zaman yetmeyecektir.

Hedefimiz, örgütümüz ve halkımız ile elele, omuz omuza yerel ve genel seçimlerde iktidara yürümektir. Bu iddiamızı tüm toplumumuzla paylaşarak, halkımızın özlem ve taleplerini sahiplenerek sosyal demokrat siyaseti ülkemizde iktidar yapmaktır. Bunun gereğini yerine getireceğimizden, bunu başaracağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.