BIST 9.949
DOLAR 35,24
EURO 36,71
ALTIN 2.981,60
HABER /  GÜNCEL

Cezaevinde rahat uyudum

13 gün tutuklu kalıp, peşpeşe tahliyelerle serbest kalan Halil Bezmen,‘‘Kaçakken her gece kabuslarla uyanırdım" diyor..

Abone ol

ABD'den dönüşünde 22 Mart'ta tutuklanan ve yargılandığı üç davadan, 13 gün içinde peşpeşe tahliye olan Halil Bezmen, ‘‘Kaçakken her gece kabuslarla uyanırdım. İlk defa cezaevinde rahat bir uyku çektim’’ dedi. Türkiye'den 9 yıldır uzak olan Halil Bezmen, dün ilk kez gazetecilerle görüştü. Döndüğünde çok şeyi değişmiş bulduğunu söyleyen Bezmen, ‘‘Döndükten sonraki günkü gazeteleri okuyunca bunu çok net anladım. Çoğu tarafsız haber yapmıştı. İlk kez rahat uyudum. Rahat yaşayacak param var ama artık zengin değilim’’ diye konuştu. Hakkında, ‘‘evrakta sahtecilik’’, ‘‘tarihi eser kaçakçılığı’’ ‘‘gümrük beyannamesinde yanıltıcı belge düzenlemek’’ ve ‘‘hileli iflas’’ davaları bulunan Halil Bezmen'le, eski eşi Selma Türkeş'in Bebek'teki evinde görüştük. Dönüşünüz de Rahşan Ecevit affının etkisi var mı?'' - Dönüşümde af yasasının etkisi yok. ABD, hakkımda hiçbir hüküm olmadığı için beni iade edemedi. Ama yaşamı da zehir etti. En sonunda sınır dışı kararı aldı. Selma, Türkiye'nin çok değiştiğini ve yargısız infaz yapılmayacağımı söyleyerek dönmem konusunda beni ikna etti. Yoksa, ilk ayrıldığımda Türkiye'ye kesinlikle dönme niyetim yoktu.Geldiğimin ertesi gazeteleri okuyunca çok şeyin değiştiğini fark ettim. Tarafsız haberler yapılmıştı. Kaçakken her gece kabuslarla uyanırdım. İlk defa cezaevinde rahat bir uyku çektim. Artık huzurluyum. Neden ABD'ye kaçtınız? - Artık Türkiye'de yaşayamaz hale gelmiştim. Televizyon ve gazetelerde aleyhime sürekli yayın vardı. Çok kötü bir adam olarak görünüyordum. Kimse evliya değil, ama çok kötü bir adam da değilim. İşlerinde sıkıntı çeken bir işadamıydım. Vatan haini ilan edildim. En önemlisi çocuklarım burada yaşayamaz olmuştu. Sabahları evden çıkışta çocuklarımın üzerine kameralar gidiyordu. Okulların da, mahallede sürekli babalarının kötü olduğu söyleniyordu. KLOR YOLSUZLUĞU İSKİ'deki klor yolsuzluğuyla gündeme geldiniz. - Klor yolsuzluğunun kendisi bir icattı. Olmaması gereken bir davaydı. Ergun Göknel poliste üç saat ifade verdi. İsmi geçen müteahhitler yargılanmadı. Benden hiç söz etmemesine rağmen bir müfettişin ‘‘İSKİ bu kloru daha ucuza almalıydı’’ yazısı yüzünden mahkemeye çıktım. Müfettiş ‘‘Devlet daha pahalıya mı almalıydı’’ diyecekti. O döndü, ‘‘Vay efendim neden buradan alıyor. Rüşvet verdi ki buradan alınıyor’’a geldi. Devletle hiç iş yapmazdım. Sadece İSKİ'ye klor satıyordum. O da Türkiye'de tekel olduğum için. 55 firmaya klor satıyordum. Bunlardan üçü İSKİ'den daha ucuza alıyordu, üçü aynı fiyata, diğerleri daha pahalıya alıyordu. Bunu hakim gördü ve beraat ettim ama kamuoyu ve basın görmedi. Neden iflasınızı istediniz? - Körfez Savaşı sonrası krizdeydik. Bu tip yayınlardan sonra fabrikaları çalıştırmamız mümkün değildi. İşler kötüydü, faizler, devalüasyonlar, hatalı kararlar, doğru adamları seçememek ve aile içindeki sorunlar üst üste gelince battık. Kimseye muhtaç olmam ama artık zengin değilim Şu an ne kadar paranız var? - Kimseye muhtaç olmadan rahat yaşayabilecek kadar param var ama artık zengin denmez. Bu parayı da koleksiyonumu satarak sağladım. İş adamları paralarını yine işe yatırır, kenara koymaz. Batacağı aklına gelmez. O yüzden iş adamları züğürt olarak batarlar. Kolumdaki saat sahte.'' Bundan sonra ne yapacaksınız? - Artık kitap yazmayı düşünüyorum. Yazdığım 3 kitap var onları bastıracağım. ABD'de gözaltındayken notlarını yazdığım 4'ncü kitabım da bitmek üzere. Küçük çaplı işler yapmayı düşünüyorum. Herkes biraz yatıyor hapis askerlik gibi oldu Tarihi eser davasına neden olan eşyaları neden Türkiye'den çıkarmak istediniz. - Amerika'ya gittik. Orada durum düzelir diye bekledik ama olmadı. Bunun üzerine ev eşyalarını gönderdim. Ev eşyaları da döndü, tarihi eser oldu. 400 parça eşyanın 106'sına tarihi eser denildi. 8 yıl sonra bilirkişi raporunda tarihi eser olmadıkları anlaşıldı. Türkiye'nin en eski koleksiyoncuyum. Hata yapacak halim yok. Mahkemeye çıkmaktan korkmadım. Alt tarafı içerde biraz yatarsın. Türkiye'de herkes biraz yatıyor. Bu askerlik gibi oldu. Ama çıkınca ülkede yaşayamaz hale geliyorsun. Selma'nın takısını satmadım Eşinize taktığınız 2.5 milyon dolarlık gerdanlığı da sattınız mı? - Fiyatı yazan arkadaş birkaç defa çarpmış. Fiyatının bahsi geçen parayla uzaktan yakından alakası yok. Ben eşime ev ya da arsa hediye etsem suç olmayacaktı ki. Onların fiyatı çok daha pahalı. Ama kolye hediye ettim diye suç oldu. Ayrıca neden eşimin takısını satayım. O kadar kötü gözle bakılır olmuştum ki. Ne yapsam suç olmuştu. Babamın gönlünü alacağım Babanız işler battığı için sizi suçluyor? - Yönetim kurulu başkanıydı. Hiçbir karar onayı olmadan geçmedi. Ayrıca babam olduğu için kaşını kaldırması yeterdi. O işten vazgeçerdim. Aile içi sorunların dışarı yansımaması gerekirdi. Döndüğümde görüşmek istedim. Beni çağıracakmış. Buna barışma denmez, o benim babam. İnsan babasına küsemez.Gönlünü almaya çalışacağım. Baba Bezmen, ‘Gerdanlığı satsa borçlarını öderdi’ demişti Şirketlerin iflası ve Halil Bezmen'in ABD'ye kaçışı sürecinde yaşananlar baba Fuat Bezmen ile oğlunun arasını açmıştı. Fuat Bezmen, yazdığı kitabında ve basına verdiği demeçlerde oğlunu suçlamıştı. Baba Bezmen, şunları söylemişti: ‘‘Mensucat Santral, uluslararası dev bir şirketti. Dünyada örneği az devasa bir sanayi kuruluşunu yok etti. Bir paralık aklı olsaydı beni dinlerdi. Kendini beğenmişliği onu akıl noktasından uzaklaştırdı. İşçi kampı olarak kullandığımız araziyi içindeki tablolarla birlikte 19 milyon dolara Garanti Bankasına devretti. Denizcilik merakı ayrı bir yüktü. Amerika'ya gönderdiği eşyalar yakalanınca benim ihbar ettiğimi sandı. Eşine aldığı 2.5 milyon dolarlık gerdanlığı satsa borçlarını öderdi.’’ Vergi borcumu ödedim Ne kadar vergi ödediniz? - Borç 2 milyon dolar civarındaydı. İflas masası bize ait ne varsa satarak hesaptan düştü. Selma'nın arabasına, koleksiyonlarımıza kadar sattılar. 1 milyon dolar borcum kaldı.Onu da cebimden ödedim. Ne kadar borcunuz vardı? , Edirne Mensucat Santral Fabrikası'nın satışından elde edilen ve bugün üç milyon dolardan fazla eden 135 milyar lirası kamu borçlarına sayıldı. İcra dairesi, parayı Vakıflar Bankası'na yatırdı. Ancak Vergi Dairesi, İcra Dairesi'yle aralarındaki hukuki sebeplerden dolayı o parayı oradan çekememiş. O para orada Türk Lirası olarak 9 yıldır duruyor. Para şimdi 30 bin dolara inmiş. Ben vergiyi geçen sene ikinci defa ödedim. Kaynak : Hürriyet