BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,85
ALTIN 2.972,39
HABER /  GÜNCEL

Çevirmenlik hala bir meslek değil

Türkiye'de kitap çevirisi konusunda genel geçer ölçütler yok. Bir meslek sayılmayan çevirmenlik ek iş gibi algılanırken çoğu yayınevi çevirmenin ismini bile yayınlamıyor.

Abone ol

Çeviri ve çevirmen sorunları/ hakları yayın dünyasında tartışılan konulardan biri olmayı sürdürüyor. Kitap yayınlarının her geçen gün arttığı ve yayıncılığın sektöre dönüştüğü Türkiye’de çeviri kitaplar, toplam yayınların oldukça önemli bir kısmını oluşturuyor. Buna rağmen hâlâ Türkiye’de kitap çevirisi konusunda genel geçer ölçütler yok. Aksine, çeviri yapmak, hâlâ bir meslek gibi değil, bir ek iş gibi görülüyor. Zaten Türkiye’de Tahsin Yücel, Ahmet Cemal, Cevat Çapan gibi nitelikli çevirmenlerin izinden giden genç sayısı oldukça az. Çeviri eserlere yaklaşımdaki tutarsızlık, yayınevlerinin tutumunda ve yayınlanan kitaplarda kendini gösteriyor. Örneğin, bir yayınevi, neredeyse aynı dönemde yayınladığı iki çeviri eserden birinin kapağına çevirmenin ismini koyarken diğerine koymayabiliyor. Bundan daha kötüsü de var: Bazı yayınevleri, çeviri kitaplarını, kitabın künyesinde herhangi bir çevirmen adına yer vermeden basıyor. Bu durum da çevirilerin güvenilir ve ilk elden olup olmadığı sorusunu akla getiriyor. 1940’lı, 50’li yıllarda basılmış kimi romanların, basit bir elden geçirmeyle yıllar sonra yeniden yayınlanması, bilinen bir gerçek. Ne var ki, bu basımlarda, yapılan uygulamaya dair en küçük bir ibare yer almıyor. Buna örnek olarak da, çok sayıda yayınevi tarafından tekrar tekrar basılan klasikler gösterilebilir. Balzac’ın, Tolstoy’un, Stendhal’ın romanlarını farklı boyutlarda, çeşitli yayınevlerinden bulabilirsiniz. Fakat bu kitapların bazılarında, çevirmenin adını aramak boşuna oluyor. Balzac ya da Stendhal, romanını Türkçe yazmış gibi, yayınevleri, çevirmenin adını belirtmeye gerek görmeyerek okura karşı saygısızlık anlamına gelen bu tutumu benimsemiş oluyor. Bu konuda, kimi çevirmen ve yayınevlerinin görüşülerine başvurduk. Yıllarca Türk edebiyatına nitelikli çeviriler kazandıran Nihal Yeğinobalı, çevirmenin ön planda olması gerektiğini düşünenlerden. "Çeviri büyük bir emek. Büyük bir sorumluluk. Çevirmenin adı kapakta mutlaka yer almalı." diyen Yeğinobalı, yıllar önce çeviri yapmaya başladığında, kitap kapaklarında çevirmen adlarının yer alması konusunda mücadele etmiş. Yeğinobalı bunun, hem okura kolaylık hem de çevirmene saygı olduğunu düşünüyor. Son beş-altı yıldır, kendi yazdığı romanlara yoğunlaştığı için pek çeviri yapamayan Yeğinobalı, çeviri yapmanın roman yazmaktan daha zor olduğunu söylüyor. Usta çevirmen, "Çeviride iki dil söz konusu. Kitabı çevirirken başkasının sorumluluğunu taşıyorsun, bu yüzden roman yazmak çeviri yapmaktan daha güç." diyor. Nitelikli çevirileriyle tanınan Roza Hakmen ise çevirmenin nerede durması gerektiği konusunda Nihal Yeğinobalı’dan farklı düşünüyor. "Bugün, çevirmenin hakkının korunduğunu söyleyecek kişi yoktur." diyen Hakmen’e göre, kitap kapağında çevirmen isminin yer alması pek önemli değil. O, çevirmenin öne çıkmasını doğru bulmuyor. Roza Hakmen, "Çevirmenin üslubu, kişiliği olmamalı. En iyi çeviri, çevirmeni hissetmediğimiz çeviridir." diyor. Bir başka ünlü çevirmen, Samih Rifat, bir çevirinin yayınlanmasında çevirmeni anahtar kişi olarak görüyor. "İyi çeviri, yapıtı çevrildiği dile armağan eder; kötü çeviriyse öldürür, okuru yanıltır; giderilmesi zor, en azından zaman alan bir zarar doğurur. Ben, bir çeviri yapıt okuyacağım zaman, önce çevirmenin adına bakarım, kesinlikle kapakta bu adı görmek isterim. Kimi zaman usta bir çevirmenin adı, hiç tanımadığım bir yazarın tanımadığım bir yapıtını okumaya iter beni; kötü çevirilerini bildiğim biri de, okumak istediğim bir kitaptan uzaklaştırır." diyen Rifat, Türkiye’de iyi çevirinin değerinin bilinmediğini düşünüyor. Konunun diğer tarafında yer alan yayınevleri ise genelde, çevirmenlerin haklarını gözettiklerini öne sürüyor. Son dönemlerde yayınladığı nitelikli çevirilerle dikkat çeken Dünya Kitapları’ndan Neslihan Savaş, yayınladıkları bütün çeviri kitaplarda çevirmenin adının kitap kapağında yer aldığını söylüyor. Yazar adının yanı sıra çevirinin hangi dilden yapıldığını da belirtmeye özen gösteren Dünya Kitapları, çevirmenin bir kitaptaki katkısını bir yazarınki kadar önemsiyor. Bir başka yayınevi İthaki Yayınları’nın editörü Ahmet Öz, yayınladıkları çevirileri hem ilk dilde hem ikinci dilde özenle kontrol ettiklerini söylüyor. Öz, çevirmenlerin ön planda olup olmaması konusunda ise "Eğer yapılan iş çevirmeni ön plana çıkarmayı gerektirecek denli zorlu ve kariyer isteyen bir işse, liyakatiyle gerçekleştirildiğini tavzih için çevirmenin ismi ön plana çıkarılır, yaklaşımımız bu yöndedir. Yoksa her iş bizim için aynı önemdedir." diyor. İthaki Yayınları, geçen ay yayınladığı kitaplardan, Friedrich Nietzche’nin Türkçe’de ilk kez yayınlanan "İnsanca, Pek İnsanca" adlı kitabının kapağında çevirmen Mustafa Tüzel’in ismine yer vermiş, George Orwell’ın yine Türkçe’de ilk kez yayınlanan "Papazın Kızı" romanının kapağına ise çevirmenin adını koymamıştı. İyi çeviri okumaya özen gösteren okurlar için pek de iç açıcı olmayan bu belirsizlik, bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Haber: Cem Kuleli Kaynak: Zaman