BIST 9.666
DOLAR 35,22
EURO 36,74
ALTIN 2.961,42
HABER /  GÜNCEL

Çevik Bir'i yalancı çıkaran o belgeler!

Çevik Bir, BÇG'nin kuruluşuyla ilgili ortaya attığı iddia, ortaya çıkan yeni belgelerle resmen yalanlandı.

Abone ol

28 Şubat'ın en çok konuşulan birimi Batı Çalışma Grubu'nun sırrı ortaya çıktı. İddia edilenin aksine belgeler, Batı Çalışma Grubu'nun Genel Kurmay Başkanlığı'nın emriyle kurulduğu gösteriyor. Belgelere göre 28 Şubat'ta terörle aynı seviyeye çıkan irtica, TSK'nın en önemli düşmanı ilan edilmiş.


28 Şubat soruşturmasının tutuklu sanığı Çevik Bir, Batı Çalışma Grubu'nun MGK'nın kararlarını uygulamak için Erbakan'ın talimatı üzerine kurulduğu iddiaları, ortaya çıkan yeni belgelerle çürüdü. Habertürk'ün yayınladığı belgelerde, Çevik Bir’in mahkemedeki ifadelerinin aksine Batı Çalışma Grubu'nun Genelkurmay Başkanlığı’nın emriyle kurulduğunu gösteriyor. 

"BATI HAREKAT KONSEPTİ"

Belgelerde ayrıca Batı Çalışma Grubu'nun faaliyetlerine ilişkin yasal dayanaklarda ayrıntılarıyla yer almış. Buna göre BÇG ve faaliyetleri; anayasanın 1 ve 2'nci maddeleri ile bu maddelerin değiştirilemeyeceğini ifade eden 4.üncü maddesi ve İç Hizmet Kanunu'nun 35'inci ve İç Hizmet Yönetmeliği'nin 85'inci maddelerine göre yapılmış. Belgede BÇG'nin kuruluş amacı ise şu ifadeyle açıklanmış:

"Türk Silahlı Kuvvetleri, yasaların kendisine verdiği vazife doğrultusunda giderek artan irticai faaliyetleri değerlendirmiş ve buna istinaden 'Batı Harekat Konsepti'ni oluşturmuştur" 

BATI ÇALIŞMA GRUBU NASIL KURULDU?

Belgede atıfta bulunulan daha önceki teşkilat ise "Güven Çalışma Grubu". İlk kez yayınlanan belgede “Bölücü terör örgütünün eylemlerinin 1992’de ulaştığı boyut iç tehditte terörle mücadelede birinci öncelikli tehdit haline gelmiş ve Genelkurmay Başkanlığı’nda Güven Çalışma Grubu kurulmuştur.” deniliyor. Yine bu belgeden anlaşılıyor ki 1992’de terörle mücadelenin esaslarını ortaya koyan Harekat Konsepti’ni hazırlayan kuruluş Güven Çalışma Grubu. 

"Güven Çalışma Grubu" belgelerde şu şekilde tarif ediliyor: “Bölücü terör örgütünün eylemlerinin 1992’de ulaştığı boyut iç tehditte terörle mücadelede birinci öncelikli tehdit haline gelmiş ve Genelkurmay Başkanlığı’nda Güven Çalışma Grubu kurulmuştur.”

Tıpkı Güven Çalışma Grubu gibi Batı Çalışma Grubu da Bakanlar Kurulu'nun 17 Eylül 1992 tarihli ve 92/3514 sayılı kararnamesiyle onaylanan ''M.G.Siyaseti'' belgesindeki ‘iç ve dış tehdit’e dayanak yapılarak kurulmuş. Kurulurken de ‘İrtica birincil öncelikli tehdit ve bir devlet sorunu’ olarak algılanmış.

MİLLİ GÜVENLİK SİYASET BELGESİ

TSK’nın 92 yılına ait Mili Güvenlik Siyaset Belgesi’yle ilgili yorumu da ilginç: "Bu döküman ömrü belli bir süre ile sınırlanmış bir belge olmayıp, gelişen siyasi, askeri ve sosyal olaylara bağlı olarak her yıl aralık ayında, ilgili kurum ve kuruluşlardan gelen öneriler kapsamında güncelleştirilen bir dökümandır."

Batı Çalışma Gurubu’nun kuruluşuyla ilgili Genelkurmay Başkanlığı’nın belgelerinde şu ifadeler bulunuyor:

"Güven Çalışma Grubu gibi Batı Çalışma Grubu da Genelkurmay Başkanlığı’nca yapılan durum değerlendirmesinde irtica birinci öncelikli tehdit haline gelmesinden sonra oluşturulmuştur. Bu husus ayrıca Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne de dahil edilerek MGK’nın 31 Ekim 1997 tarihli toplantısında kabul edilmiş ve 413 sayılı kararla hükümete bildirilmiştir. Bu mücadele, cumhuriyet rejimimizin anayasada öngörülen esaslar doğrultusunda korunması ve kollanması mücadelesidir. Bu görev TSK İç Hizmet Yönetmeliği'nin 58/1'inci maddesinde vazifesi; Türk yurdu ve Cumhuriyeti'ni iç ve dışa karşı, lüzumunda silahla korumaktır. irticai faaliyetler, TSK tarafından değerlendirilerek 28 Şubat 1997 tarihinde toplanan MGK'da başlıca gündem maddesi olmuştur. Ancak bundan sonradır ki, TSK tarafından irticai faaliyetler iç tehditte, bölücü terörle aynı seviyeye, yani birinci önceliğe yükseltilmiş, ve bu durma bağlı olarak, yeni bir teşkilatlanma içinde Batı Çalışma Grubu oluşturulmuş ve faaliyete geçirilmiştir.

TSK, terörle mücadelenin hukuki sorumluluğu İçişleri Bakanlığı’nda olmasına rağmen, iç tehditteki gelişmeler nedeniyle anayasal ve yasal görevlerinin gereği, kendiliğinden mücadelenin fiili sorumluluğunu üstlenmiştir."