BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Cevap sırası Nazlı Ilıcak'a geçti

PKK mayınlarının olduğu yollar, Emin Çölaşan ve Nazlı Ilıcak arasında gerilime neden oldu. Ilıcak, Çölaşan'a PKK'ya yardım eden gazetecileri örnek göstererek cevap verdi.

Abone ol Doğu Anadolu'daki toprak yollar Nazlı Ilıcak ve Emin Çölaşan arasında tartışmaya neden oldu. Çölaşan, Ilacak'a "O yollar mayınlı yollar" isimli yazısıyla cevap vermişti. Ilıcak'tan yanıt geldi. Ilıcak, PKK'yla bağlantılı olan gazeteciler ve siyasetçiler üzerinden Çölaşan'ı cevap verme yolunu seçti. Ilıcak, "Toprak yolu komutanlar da tartıştı" isimli yazısında düşüncelerini şöyle ifade etti...

Yazı: Nazlı Ilıcak
Kaynak:
www.tercumangazete.com

1998 tarihli PKK Andıç'ında ve 2000 tarihli CHP Andıç'ında, o zaman İstihbarat Başkanlığı yapan Fevzi Türkeri'nin imzası vardı. Türkeri iki gün önce gazetecilerin duyacağı şekilde, stabilize yollardan yakınınca, aklımıza eski günler geldi.
1998'in Nisan ayında, aynı Andıç'ta yazdığı gibi, Emin Çölaşan, Akın Birdal'ı, Mehmet Ali Birand'ı, Cengiz Çandar'ı hedef almıştı.
Hatta Birdal, bu tezvirat kampanyası sonunda suikasta bile uğradı.

Bazen, haber, gazeteci istemeden ayağına dolaşır. 8 Ağustos tarihli Hürriyet gazetesinde, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Fevzi Türkeri'nin Güneydoğu'daki "stabilize yollardan" şikâyetçi olduğunu okuyunca, bir süre önce Emin Çölaşan'ın toprak yollarla ilgili yazısının mahiyetini daha iyi anladım.

PKK Andıç'ı
Fevzi Türkeri, şu bizim kamuoyunun dikkatine sunduğumuz Andıç'ın altına imza atan kişi. O tarihte İstihbarat Başkanvekili'ydi ve Tümgeneral rütbesini taşıyordu. Şemdin Sakık'ın yakalanması dolayısıyla, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'e bir psikolojik harekât planı önerip, onay almıştı. Bu "Güçlü Eylem Planı" nda örgütle bağlantılı siyasetçilerin, gazetecilerin, işadamlarının, parti ve derneklerin deşifre edileceği, örgüte sağladıkları destek ve vatan hainliklerinin sergileneceği belirtiliyordu. PKK güdümünde parti olarak Fazilet'in ismi veriliyordu. Andıç'ta Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar, Altan kardeşler ve Yavuz Gökmen'in de PKK ile irtibatı olduğu vurgulanıyor ve aynen şunlar yazılıyordu:
"Maksat: Adı geçen gazetecilerin kamuoyunda saygınlığının azaltılması, itibarının düşürülmesi. Terör örgütüne sağladıkları dolaylı destek ile aleyhlerinde kamuoyu oluşturulması.
Kullanılacak yöntem: Örgütün para ile her şeyi, kendine müzahir gazetecilere yaptırdığını, gazete sahiplerine, seçilen köşe yazarlarına ve televizyonlara aktarılması, televizyonlarda basın ahlâk yasası açısından konunun tartıştırılması, bazı basın mensuplarının terör örgütünün oyuncağı olduğuna ilişkin bir bilgi notu hazırlanması ve mektup kampanyası"
Sözüm ona, Şemdin Sakık, bazı politikacılar, İnsan Hakları Derneği mensupları ve gazetecilerle PKK'nın irtibat halinde olduğunu itiraf etmişti.

CHP Andıç'ı
Fevzi Türkeri, Korgeneral rütbesi ve İstihbarat Başkanı sıfatıyla da, daha sonra (Haziran 2000), Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'ne CHP hakkında da şu yazıyı göndermişti: "CHP'den bazı kişiler Avrupa'daki PKK terör örgütü mensuplarıyla görüşerek, il ve ilçelerdeki yönetimlerin Kürt sorununa olumsuz yaklaşan Deniz Baykal'ın elinden alınmasını söylemişlerdir. PKK terör örgütünün sözde Başkanlık Konseyi, Avrupa'daki teröristlere, Baykal'ın, özellikle Güneydoğu bölgesindeki etkisinin kırılması mesajını göndermiştir. CHP parti yöneticisi Fikri Sağlar, CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal yanlısı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki CHP il teşkilâtlarını ele geçirme gayreti doğrultusunda Hadep yönetimiyle irtibat halindedir. "
Fevzi Türkeri imzasını taşıyan CHP Andıç'ında, Genel Başkan Altan Öymen'in, MYK üyesi Algan Hacaloğlu'nun, MYK üyesi Sinan Yerlikaya'nın Doğu ve Güneydoğu temasları da inceleniyordu.

***

"Güçlü Eylem Planı"nda öngörüldüğü gibi, 25 Nisan 1998'de Hürriyet ve Sabah gazeteleri, bazı politikacıları ve gazetecileri hedef alan bir haberi manşetten yayınladı. Arkasından, Emin Çölaşan ve Oktay Ekşi "Alçakları tanıyalım", "Şemdin öterken" başlıklı makaleler kaleme aldılar. Sözüm ona, Şemdin Sakık işbirliği yaptığı politikacıların ve gazetecilerin ismini vermişti. Ama mahkemesinin ilk celsesinde, Sakık, hiç kimseyi suçlamadığını açıkladı.

İddia ve gerçek
Şimdi gelelim bugünlere. Aynı Fevzi Türkeri, bu defa Jandarma Genel Komutanı olarak karşımızda. Orgeneral Büyükanıt'a dert yanıyor:
"Kandil dağından aşağıya giden yol kapanıyor. Stabilize, toprak toprak... Şehit oluyor komutanım. ... 'ten .... 'tana giden yol asfalt yapıldı ama, her tarafı oyuk. O yolun orası da zayıf. "
Emin Çölaşan, "İşte biz haklıyız" diye ortaya çıktı. Oysa kimse, "Doğu ve Güneydoğu'da hiç toprak yol kalmadı" demedi ki! İddia neydi? Güvenlik birimleri yol istiyor, hükûmet "Bütçede para yok" diye vermiyor.
Peki bizim belgelerle ortaya koyduğumuz gerçe k ne? Mevcut iktidar, 6 bin kilometre yolu onarmış, asfaltlamış. Geriye, 2 bin 712 kilometre toprak yol kalmış. AK Parti iktidara geldiğinde ise, toprak veya stabilize yol uzunluğu 8 bin 712 kilometreymiş.
Gerçekten böyle bir ihtiyaç varsa, Orgeneral Fevzi Türkeri, gazetecilerin duyacağı bir biçimde Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a mı ayak üstü yakınır? Yoksa, yazılı bir müracaatta mı bulunur? Hiçbir yazılı müracaat olmadığını hükûmet açıkladı. Genelkurmay da, suskun kalarak hükûmeti teyit ediyor. Emin Çölaşan'ın sütunundan öğrendiğimize göre, Özgür Ekşi (Oktay Ekşi'nin oğlu) Genelkurmay Başkanlığı'na sormuş: "Güneydoğu'da güvenlik güçlerinin sık kullandığı yolların mayına karşı önlem olarak asfaltlanması için hükûmet veya yerel yetkililerden talepte bulundunuz mu? Bulundunuzsa, başvurunuza cevap aldınız mı?"
14 gündür Genelkurmay'dan müsbet/menfi bir cevap gelmemiş. Böyle bir başvuru var da, hükûmet talebi yerine getirmediyse, biz de Emin Çölaşan'la birlikte Tayyip Erdoğan'ı eleştiririz. Ama Genelkurmay'ın suskunluğundan da anlaşılıyor ki, böyle bir istek söz konusu değil.

İki eski dost
Çölaşan, "Biz soruna parmak bastığımızda Nazlı Ilıcak kaynağımızı sormuştu. Bakalım şimdi ne diyecek?" diye yazıyor. Oysa onun iddiası, yollar asfaltlansın talebine hükûmet "Bütçede para yok" gerekçesiyle karşılık vermiyor şeklindeydi. Nitekim, Özgür Ekşi'nin Genelkurmay'dan talep ettiği bilgi de gelmedi. Yani, Genelkurmay Başkanlığı Çölaşan'ı teyit etmedi.
Andıç macerasını yaşayan bir Türkiye'de, iki komutan arasında yapılan bir konuşmayı "İşte belge" diye ortaya çıkarmak, ancak Çölaşan'a yakışır. Çünkü, Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar'ı, Milli Gazete'yi ve Akit'i, o tarihte henüz gizli olan Andıç doğrultusunda yerden yere vurmuştu. (Bak: 26 Nisan 1998 tarihli makale) Akın Birdal'ı da hedef almış, bu tezvirat neticesinde Birdal'a Türk İntikam Tugayı suikast tertip etmişti.
İnsanların cemaziyül evvelini bilince, gazetecinin önünde geniş ufuklar açılıyor.
Emin Çölaşan asfalt yol meselesini yazdı; biz kurcaladık ve birden bire ortaya taa Andıç döneminden tanıdığımız Orgeneral Fevzi Türkeri çıktı.