Hikmet Çetinkaya, Uğur Mumcu'dan övgüyle söz etti ve "Keşke aşılabilseydi..." temennisinde bulundu.
Abone olUğur'un Gazeteciliği... Ertuğrul Özkök 'ün Uğur Mumcu ve Abdi İpekçi üzerine başlattığı tartışma sürüyor... İlhan Selçuk dün ''Namuslu Model: Uğur Mumcu'' başlıklı yazısını şöyle noktalamıştı: ''Uğur'un ölüm yıldönümüne 17 gün kaldı; dilerim ki bu sene Sevgili Mumcu'yu anarken, içinde yaşadığımız medya yapılanmasını ortaya dökerek çıkış yollarını arayalım... Yoksa 'gazeteci' için bu gidiş gidiş değil...'' Gazetelerde çıkan yazılara bakıyorum, herkes bir yerinden tutup Uğur'un 'gazeteciliğini' değerlendiriyor; Uğur'u uzaktan görenler ''Ben Uğur abiyi iyi tanırdım'' diyerek ahkam kesiyor... Bir de içlerinde kuyruk acısı olanlar var!.. Onlar şimdilik susuyorlar!.. Bu tartışmada hızını alamayanlar ilginç yorumlar yapıyorlar.. Bunlardan birisi, Uğur Mumcu'nun devletten belge ve bilgi aldığını yazdı... Devlet içindeki güç odaklarının yazdığı senaryoları, Uğur'un ''belge ve bilgi'' diye okura sunduğunu öne sürüp şöyle dedi: ''Uğur çok çalışkan, yürekli kişi olduğu için devlet içindeki güç odaklarının güvenini sağlamıştı...'' Ben bu tartışmaya hiç girmeyecektim... Çünkü kamuoyu Uğur Mumcu'yu çok iyi tanıyordu!.. **** Dün sabah Güldal Mumcu 'yla telefonla konuşuyordum... Güldal, gazetelerde çıkan bazı köşe yazarlarını okuyunca şaşkına dönmüştü... Şunları dedi: ''Hikmet, Uğur'u o kadar çok yakından tanıyan gazeteci varmış da haberim yokmuş...'' Güldal Mumcu'yla konuştuktan sonra Uğur Mumcu'yu yakından tanıyanlardan birisi olan Altan Öymen 'e sordum: ''Uğur, güç odaklarının güvenini aldığı için mi bilgi ve belge geliyordu?'' Altan Öymen, ''Yazılanları okudukça şaşırmıyor değilim'' deyip ekledi: ''Sen anımsarsın. Biz Yahya Demirel 'in 'Hayali Mobilya İhracatı' nı ortaya çıkardığmızda, sanırım Isparta ayağını yazmıştın olayın. Biz, bu 'Mobilya Dosyası' nı ANKA'da bir ekiple ortaya çıkardık. 1975 yılında Uğur ve ben Cumhuriyet'te yazıyor, ANKA'da çalışıyorduk. Bize ilk bilgi Ankara Mobilyacılar Çarşısı'ndan geldi. Erdal Çetin yazdı. Sonra Ticaret Bakanlığı'ndan bazı işaretler aldık. Bunlar üst düzey bürokrat filan değildi. Memurdular. Teoman Erel , İsmet Solak 'ın katkıları oldu. Ben İsviçre'ye gittim. Liechtenstein'in başkenti Vaduz'da adresleri araştırdım. Hepsi hayali çıktı. Günlerce Cumhuriyet'te yazdık bunları. Sonra bir kitap yaptık. Yahya Demirel ve yakınları yedi dava açtılar. Hepsinde aklandık. Bunlar çok yüklü tazminat davalarıydı...'' Uğur Mumcu gazeteciliği ölmemiş, öldürülmeye çalışılıyor bugün!.. Eğer Uğur Mumcu yazmasaydı ne Abdi İpekçi cinayetinin perde arkasını ne de Rabıta 'yı kamuoyu öğrenemeyecekti... Uğur Mumcu'nun, Kemal Ilıcak davası da dahil olmak üzere bir kuruş tazminat ödeme cezası aldığını ben anımsamıyorum!.. **** Gelelim, Uğur'un 'Saldırgan bir üslup' kullandığı savına!.. Uğur'un mizah yönü ağır basardı... Eleştirirken bu yönünü kullanır, eleştiriyi espriyle yapardı... Bazı gazeteciler Uğur Mumcu'nun kitaplarını okumadan çalakalem yazıyorlar... Uğur Mumcu, Rabıta 'yı nasıl hazırladı kaç gazeteci biliyor bugün? Günlerce Almanya, Belçika ve Hollanda'da kaldı... Başta Cemalettin Kaplan olmak üzere onlarca kişiyle konuştu!.. Uğur Mumcu Haluk Şahin 'in de belirttiği gibi muhabirlik yanı ağır basan bir köşe yazarıydı... Evet, polemiğe girerdi doğru!.. Altan Öymen'le bile tatlı tatlı atışmışlardı!.. Uğur iyi bir haberciydi. İyi bir köşe yazarıydı. Soruşturur, araştırır öyle yazardı... Uğur aşılamadı, keşke aşılsaydı!.. Nasıl aşılacak, medyanın durumu ortada...