BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Çetinkaya, Bumin'in izinden gitti

Danıştay 137. yıl töreni Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümüne çok benzedi. Mustafa Bumin yerine bu kez Ender Çetinkaya vardı. Ancak konuşma daha yumuşaktı.

Abone ol

Danıştay Başkanı Ender Çetinkaya, yargı bağımsızlığına saygı göstermek ve gözetmenin, bütün devlet kurum ve kuruluşlarının görevi olduğunu belirterek, "Özellikle idare, mahkeme kararlarının yerine getirilmesinde isteksiz davranmamalı, kararları şeklen değil özüne ve amacına uygun olarak gecikmeksizin yerine getirmelidir" dedi. Danıştay’ın kuruluşunun 137. yıldönümü dolayısıyla Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) Konferans Salonu’nda tören düzenlendi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende, Devlet Opera ve Balesi sanatçıları kısa bir konser verdi. Törene Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Vekili Sadık Yakut, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcıları Abdüllatif Şener ve Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanı Güldal Akşit, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz, bazı askeri mahkemelerin başkanları, Anayasa Mahkemesi üyeleri ile hakim ve savcılar katıldı. Bu arada, Yargıtay 1. Başkan Vekili Mehmet Handan Surlu, salonda kendisine yer ayrılmadığı için töreni terk etti. Danıştay yetkilileri, Surlu’nun törene geleceğini bildirmediği için kendisine yer ayrılmadığını ifade ettiler. Törende açılış konuşmasını yapan Danıştay Başkanı Çetinkaya, 38 sayfadan oluşan konuşma metnini özetleyerek okudu. Çetinkaya, hukukun üstünlüğü esas olan devlette, kişinin vazgeçilmez hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığını, yasama ve yürütme organının yetkilerinin ise sınırlandırıldığını söyledi. Hukukun üstünlüğünün egemen olması ve hukuk devleti ilkesinin işlerlik kazanabilmesi için bu kavram ve değerlerin Anayasa ve yasalarda olduğunu kadar toplum bilincinde de yer alması ve benimsenmesi gerektiğini anlatan Çetinkaya, "Yargı erkinin yürütme ve yasama erkinden bağımsız, özgür ve güvenceli olması, her türlü baskıdan ve siyasi müdahalelerden uzak çalışması, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesinin gerçekleştirilmesi yönünden temel zorunluluktur" diye konuştu. Yargının, yasama ve yürütmenin üstün gücünü hukuk ile sınırlamak ve hukuka aykırılıkları önlemek işlevini üstlendiğini vurgulayan Çetinkaya, devletin bütün işlemlerinin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkili yolun, yargısal denetim olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı’nın tek başına yapacağı işler ve Yüksek Askeri Şura kararlarının da aralarında bulunduğu bazı kararların, yargı denetimi dışında bulunduğunu anımsatan Çetinkaya, "Bu konuların yargı denetimi dışında bırakılmasının, Cumhuriyetimizin hukuk devleti niteliği ile bağdaşmadığı kuşkusuzdur. Hak ve özgürlük çağı olarak kabul edilen günümüzde gerek Anayasal gerekse yasal düzenlemelerle yargı denetimi dışı bırakılan konular ayıklanmalı ve pozitif hukukumuzdan bir an evvel çıkarılmalıdır" dedi. Çetinkaya, bu konuya Anayasa değişikliği çalışmalarında yer verilmesini istedi. YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE HAKİM TEMİNATI Yargı bağımsızlığının, hukuk devletinin en belirgin özelliği ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir gereği olduğunu vurgulayan Çetinkaya, şöyle devam etti: "Yargı bağımsızlığına saygı göstermek ve gözetmek, bütün devlet kurum ve kuruluşlarının görevidir. Yargı, bağımsız, yansız ve güvenceli değilse hak ve özgürlükler tehlikeye düşer, hukukun üstünlüğü sağlanamaz. Mahkemelerin bağımsızlığı, yargı erki olarak yasama ve yürütme organına karşı bağımsızlığı ifade ederken, hakim ve savcı bağımsızlığı ise maddi ve manevi baskı ve etki altında kalmadan, her türlü kaygıdan uzak, Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaat doğrultusunda karar verilmesi anlamını taşır. Hakimlik ve savcılık teminatı, yargıya tanınan bir ayrıcalık olmayıp, mahkemeye başvuran yurttaşlar için kabul edilmiş bir güvencedir. Hakimlik ve savcılık teminatı bir dokunulmazlık da değildir." EVRENSEL İLKELER Mahkemelerin bağımsızlığı ve hakim teminatının sağlanması bakımından Anayasa ve yasalarda yer alan düzenlemelerin yeterli olmadığını belirten Çetinkaya, bunun temini için hakimlik ve savcılık mesleği ve yetkili karar organları ile ilgili maddelerin yeniden ele alınması ve evrensel ilkelerin iç hukuka taşınması gerektiğini kaydetti. Çetinkaya, Adalet Bakanlığı emrinde çalışan bir müfettişin hakim ve savcılar üzerinde söz sahibi olmasının, yargı bağımsızlığı ve hakim teminatıyla bağdaşmadığını belirtti. Yargı organlarının bağımsızlığının, kararlarına saygıyı gerekli kıldığını ifade eden Çetinkaya, "Özellikle idare, mahkeme kararlarının yerine getirilmesinde isteksiz davranmamalı, kararları şeklen değil özüne ve amacına uygun olarak gecikmeksizin yerine getirmelidir" diye konuştu. Yargı organlarının bağımsızlığının sağlanmasında, basın ve medya kuruluşlarının da içinde yer aldığı üçüncü kişilere de önemli görevler düştüğünü kaydeden Çetinkaya, basının, yargı mercilerinin önünde bulunan veya yargıya intikal edecek konularda doğru ve tarafsız haber vermesi, kişileri hedef alarak kitleleri yönlendirmeye çalışmaması gerektiğini söyledi. Çetinkaya, her türlü olumsuzluğa rağmen bağımsız Türk adaletinin insanlar için en büyük teminat olduğu gerçeğinin, hiç bir zaman göz ardı edilmemesi gerektiğine işaret etti. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun oluşum şekli görev ve yetkilerinin çoğu kez tartışma ve eleştiri konusu olduğunu ifade eden Çetinkaya, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yargı mensuplarının beklentilerine cevap verecek şekilde yapılandırılması, görev ve yetkilerinin yeniden düzenlenmesi konusundaki geçmiş yıllarda da dile getirdiğini görüş ve önerilerini yineledi. Çetinkaya, kurulun yapısının gecikmeksizin değiştirilmesini, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin, yüksek yargı organlarının genel kurullarınca seçilmesini istedi. Çetinkaya, "AB normlarına ulaşmak için uyum yasalarını büyük bir özveri ile çıkaran TBMM ve hükümetin, yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatı yönünden de önem arz eden bu konulara Anayasa değişiklikleri sırasında yer vermesini bekliyoruz" dedi. DANIŞTAY’IN İDARİ YÖNÜ ZAYIFLATILIYOR Danıştay’ın idari yönünün her geçen gün Anayasa ve yasalarda yapılan değişikliklerle zayıflatıldığını, mevzuatta yer alan ancak işletilmesi idarenin inisiyatifinde bulunan başvuru yollarının çoğu zaman kullanılmadığını hatta çoğu zaman yok sayıldığını ifade eden Çetinkaya, kanun tasarı ve tekliflerinin düşünce bildirilmek üzere Danıştay’a gönderilmesi yolunun, Danıştay’ın en eski ve en önemli idari işlevlerinden birisi olmasına karşın uzun zamandır kullanılmadığını söyledi. Çetinkaya, Danıştay’ın bu görevinin yürütme, yasama organı karşısında bağlayıcı bir yönünün bulunmadığını, "istişari bir nitelik" arz ettiğini ifade etti.