BIST 9.900
DOLAR 34,10
EURO 38,09
ALTIN 2.875,03

Çetelerin aslı fasılı

Yeniçağ Gazetesi Yazarı Abdullah Özdoğan ilgimç bir yazı yazdı. Bu yazı kulaktan kulağa konuşulan önemli bir konu önündeki perdeyi aralıyor. İzninizle ben de Sayın Özdoğan'ın yazısını buradan aktarmak istiyorum.
Ama önce bir çift sözüm var...

Ülkeyi yönettiğini varsayan siyasetin yarattığı otorite boşluğu son dönemlerde şehirlerde eşkiyalaşma peşindeki serserilerin işine yarıyor!...Üstelik bu gurupların zaman zaman siyasete de sızdıkları kongrelerde boy gösterdikleri bile oluyor. Bu silahlı serseri gruplar içerisinde ne yazık ki polisin askerin önemli birimlerinde görev almış cinsinin cibiliyetinin farkında olmayan, ruhunu satmış çapsızların da boy gösterdikleri oluyor. Tabii bu fütursuz çeteler sonunda arabayı bir şekilde duvara tosluyorlar, içlerindeki devlet kimlikli satılmışlar da afişe oluyor. Ve işte bu durum, memleketin tepesine çöreklenmiş "sinsi düşman" ın işine yarıyor. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile kan davası güden "asıl çete" hemen düğmeye basıyor. Önce medyadaki müttefik propagandistler harekete geçiriliyor ve feryat koro halinde başlatılıyor.

"Derin devlet iş başında çete halinde yakalandı"
Birkaç satılmış ahlaksızın, sahip oldukları kimliği vatana ihaneti göze alarak pazarlamaları devlete saldırmak, vatandaşı devletten soğutmak için fırsat sayılıyor...Ve bu yıkıcı saldırı "asıl çete"nin içerdeki dışardaki patronlarını keyiflendirirken gayrımeşru faaliyet alanlarını da rahatlatıyor.
Sayın Abdullah Özdoğan'ın yazısında da bu anlattıklarımı destekleyen unsurlar var. Lafı uzatmadan bu yazıyı sunuyorum.

Türkiye'de bu gün adi hızsızlıktan fuhuşa, uyuşturucudan insan ticaretine kadar pek çok para kanalı PKK'ya akıyor.

Bu bilinen bir gerçek!

Ama bu durum, bilinen gerçeğin de ötesine geçmeye başladı.
Bundan birkaç sene öncesinde başlayan "turizm" faaliyetleri de PKK için başka bir gelir kapısı teşkil etmeye başladı.

Özellikle Güney'de ve Ege'de nüfus yapılanmasındaki değişikliğe bakarsanız ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız.
PKK buralarda da ciddi ve sistemli bir şekilde yapılanıyor.
Yaz mevsiminde hareketlenen turizm faaliyetlerinden de aslan payını almak için buralara akın eden kıtalar, barların kapılarından restoranların içine kadar inmiş durumdalar. Tatil beldelerinde kadın ticareti de onların hakimiyetinde, uyuşturucu trafiği de...

Sadece bununla da kalmıyorlar!

Bir yandan bu işleri yaparken diğer yandan da iş yerlerini tek tek ele geçirip "mekan" sahibi oluyorlar. Bu bölgedeki iş adamlarından haraç alıyorlar.
Can güvenliklerini, kendi tehditlerinden koruyorlar.

İstanbul ve Ankara'da da durum farklı değil. Büyük şehirlerde iş adamlarından tehdit ve şantajla para kopartıyorlar! Ve bu paraların hepsi askere ve polise mayın olarak, mermi olarak geri dönüyor.

Özellikle suç şehri İstanbul'da, Türk kökenli teşkilatların operasyon yapılarak demir parmaklıklar ardına konmasından sonra bu işi iyice su yüzüne çıkmaya başladı.

Piyasada Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker gibi isimlerin boşluğunu doldurma iddiası ve amacıyla hareket eden bu gruplara dur diyen yok!
İşgal ettikleri yerlere neredeyse PKK bayrağı çekecek duruma gelen bu oluşumlar, "Türklerin parasıyla aldıkları mermileri Türklere sıkıyorlar!"

Asıl amaç bu zaten!
Kafalarında tasarladıkları "Kürdistan"ı bu şekilde kurmayı planlıyorlar.

Şiddet ve kanunsuzluk adına atılan hiçbir adım onaylanamaz!

Ama içerdekilere uygulanan prosedürün bunlara niye uygulanmadığını da sormak lazım! İçerde olanların içerde olma sebeplerine baktığınızda, dışarıda bunun yüzlerce kat fazlasını alenen yapanların nasıl ve kime güvenerek yaptıklarını sormak lazım! Dışarıda sözü edilen boşluk, çok ciddi bir sinyal veriyor bize. Bu boşluğu PKK mafyası doldurmaya çalışıyor. Emniyetin neden eli bağlı, PKK'lı mafya neden bu kadar cüretkar onu bir düşünmek lazım!

Tarih devam ettikçe bu olaylar devam edecek!
İnsanoğlu varoldukça bu "ticaret" sürecek!

Ama bir yandan kanunsuzluk kontrolsüz bir şekilde devam ederken bir yandan da terörün finansmanı sağlanması noktasına gelinmişse ortada çok ciddi bir problem var demektir. PKK'lı oluşumlar, Türkiye'yi kendi
aralarında etki alanı olarak pay etmiş durumdalar...!

Önlerine çıkan polisin eli kolu bağlı... İçerdekileri hayretler içinde bunların kendi boşluklarını doldurmalarını seyrediyor, dışarıdakiler çaresiz...

Bunun sonu hiç iyi değil!

Bu zehirin panzehiri devlettedir. Ya bu zehir vücuttan devlet tarafından atılacak ya da birileri bu işin sonunda "Her şeyi devletten mi bekleyeceğiz?" diyerek ortaya çıkacak.

Bizim arzumuz devletin kendine yakışanı yapması...!
Sayın Özdoğan'ın yazısı böyle...