Tsunami felaketinden sonra bölgede salgın hastalıklar önlenmeye çalışılıyor. Yetkililer asıl tehlikenin çürümüş cesetlerin değil, kirli suların oluşturduğunu belirtiyor.
Abone olGüney Asya'yı vuran deprem ve ardından gelen tsunami felaketinden sonra bölgede salgın hastalıkların ortaya çıkmasını önlemeye çalışan yetkililer, genelde sanılanın aksine, asıl tehlikeyi çürümüş cesetlerin değil, kirli suların oluşturduğunu belirtiyor. Kolera, sıtma ve dang humması gibi ölümcül hastalıkların yayılmasında önde gelen risk unsurunun, lağım pisliği bulaşmış sular olduğuna dikkat çekiliyor. Yardım kuruluşları özellikle felekat bölgelerine temiz içme suyu ulaştırmaya çalışıyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) Yeni Delhi'deki bölge sözcüsü, cesetlerin yol açacağı bir salgın tehdidi bulunmadığını söyledi. DSÖ, hastalık taşıyan çoğu unsurun ölümden sonra vücutta uzun süre yaşamadığını belirtti. Örgüt, ellerindeki son verilere göre yaklaşık 90 bin olan ölü sayısının, felekat bölgelerinde salgın hastalıkların ortaya çıkması durumunda ikiye katlanabileceğini vurguladı. Örgüt sözcüsü, ''Kirli suların yol açtığı hastalıklardan ölümleri engellemek için bölge insanına zamanında temiz içme suyu ulaştırmayı başaramazsak, çok, çok, çok insanın ölebileceğini söyleyebilirim'' dedi. Bu arada, çürümüş cesetlerin hayatta kalanlar için az da olsa yine de tehdit oluşturduğu, yardım çalışanlarının tüberküloz, hepatit, HIV ve ishal, salmonella, tifo, kolera ve mide-bağırsak enfeksiyonları riskine karşı önlem aldıkları kaydedildi. 100 MİLYON DOLARA İHTİYAÇ VAR Dünya Sağlık Örgütü'nün kriz ekibinin başkanı David Naborro, bölgede 5 milyon kişinin gerekli yaşam koşullarına sahip olmadığını dile getirerek, birçok kasaba ve köyün çamurla kaplandığı kaydetti. Yetkililer, bölgede 1 milyondan fazla kişinin evsiz kaldığını, hastanelerde tedavi gören 100 bini aşkın yaralının bulunduğunu söylediler. Bu arada BM Gıda Programı, Güney Asya'da yaklaşık 2 milyon kişiye gıda sağlanması için gelecek altı ayda 100 milyon dolara ihtiyaç duyulacağını bildirdi.