Çankaya Üniversitesi’nde görevli akademisyen Ceren Damar’ı öldüren Hasan İsmail Hikmet’in babasıyla yaptığı görüşmelerde Mustafa Damar’a yönelik “tehdit ve hakaretler” içeren ifadelerle ilgili başlatılan soruşturmada karar verildi. Konuşmaların sohbet niteliğinde olduğunu söyleyen Mahkeme, takipsizlik kararı verdi.
Abone olÇankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma görevlisi Ceren Damar Şenel, sınavda kopya çekerken yakaladığı, Hukuk Fakültesi öğrencisi Hasan İsmail Hikmet tarafından 2 Ocak 2019 tarihinde öldürülmüştü. Yapılan yargılama sonucunda sanık Hikmet’e ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmişti. Sanığın babası Ömer Hikmet, 26 Şubat’ta Sincan 2 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevinde kalan oğlu ile kapalı görüşme yaptı. Cezaevi idaresi, baba ile oğlu arasındaki görüşmeleri, deşifre ederek, “delil niteliğinde olabileceği” gerekçesiyle, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.
Takipsizlik kararı
Savcılığa gönderilen 12 sayfayı bulan tutanakta, baba ve oğul arasında, Ceren Damar’ın babası Mustafa Damar’a yönelik tehdit ve hakaret içeren ifadeler yer aldı. Savcılık söz konusu ifadelerle ilgili ilgili Baba Ömer Hikmet ve sanık Hasan İsmail Hikmet hakkında soruşturma başlattı. Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı sürdürdüğü soruşturmayı tamamlayarak, baba ve oğul hakkında takipsizlik kararı verdi.
Kararda, kapalı görüş şeklindeki ziyarette taraflardan Ömer Hikmet’in “tamam ben anladım, dışarıdan zaten analarını s…keceğiz, g..tlerine düşmüş şey vb”, Hasan İsmail Hikmet’in “ya baba o adam yaşıyorsa senin sayende yaşıyor, sana dua etsin, o sana dua etsin, o yoksa onun g..tünü keserdim, bizim bir sürü şey var, ya dışarı çıkayım birkaç kişinin hesabını göreceğim, ben yeter ki şuradan çıkayım vb” şeklinde söylemleri üzerine Sincan 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunca, ihbarda bulunulduğu belirtildi.
Kararda, söz konusu görüşmelerin bir örneğinin yargılamaya konu olay bakımından delil niteliğinde olabileceği gerekçesiyle davaya bakan mahkemeye gönderildiği hatırlatılarak, şöyle denildi:
“Tüm dosya kapsamında olay günü şüphelilerin kapalı görüş sırasında sohbet ettikleri, mağduru tam olarak tespit edilemeyen tehdit içerikli söylemlerde bulundukları, bu söylemleri iletmek kastıyla hareket ettikleri yönünde herhangi bir delil bulunmadığı anlaşılmakla şüpheliler hakkında atılı tehdit suçundan kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına, karar verildi.”