TBMM Başkanı Cemil Çiçek, düzenlediği basın toplantısında 24. Dönem 3. Yasama Yılı'nı değerlendirdi.
Abone olTBMM Başkanı Cemil Çiçek, gelecek yasama yılında daha yapıcı bir üslubun Genel Kuru'la hakim olmasını temenni ederek, bu konuda herkesi göreve ve sorumluluğa çağırdı.
Meclis'in, kaba sözlerin kullanıldığı mekanlar olamayacağına işaret eden Çiçek, "Meclis, eylemlerin yeri de değil" dedi.
KABA VE YARALAYICI SÖZLER 110 SAYFADAN OLUŞUYOR
Cemil Çiçek, geçen dönemlerle karşılaştırıldığında bu yasama döneminin çok daha gergin ve üslup bakımından kırıcı geçtiğini belirtti. Çiçek, Genel Kurul’da yapılan konuşmaları tarayarak, ’Kaba ve Yaralayıcı Sözler’ konulu bir derleme yaptıklarını, sözkonusu derlemenin 110 sayfadan oluştuğunu söyledi. Bu çalışmayı, Meclis’te grubu bulunan siyasi parti liderlerine gönderdiğini hatırlatan Çiçek, Genel Kurul’da yapılan konuşmalarda hakaret içeren, kaba ve yaralayıcı sözlerden kaçınılmasını teminen Genel Başkanlar tarafından uygun görülecek yol ve yöntemlerle çaba gösterileceğine inancını dile getirdiğini hatırlattı.
Ancak, aradan geçen süre zarfında Genel Kurul'da kullanılan ifadelere bakıldığında, maalesef olumlu bir gelişme olmadığı, asla tasvip edilmeyecek ifadelerin hala kullanıldığını kaydeden Çiçek, "Milli mücadeleyi yürüten gazi Meclis'e ve aziz Türk Milletinin temsilcilerine yakışmayan bu ifadelerin Meclis’in, milletvekillerinin ve genel olarak siyaset kurumunun halk nezdindeki itibarını zedelediğini üzüntüyle müşahede ediyorum" dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, bu kadar çaba ve gayrete rağmen yeni anayasa konusunda geldikleri noktanın tatminkar olmadığını belirterek, "Bunu hepimizin kabul etmesi lazım. Keşke 48 madde yerine 98, 128 maddede anlaşsaydık. Mümkünse tamamında anlaşabilseydik. Ama bu işin içerisine girdikçe ne kadar zor olduğunu hep beraber daha fazla görüyoruz" dedi.
Bir gazetecinin, "Sizin bir titriniz de Anayasa Uzlaşma Komisyonu Başkanlığı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı bir teklif vardı. '4 partinin uzlaştığı 48 maddeyi ayrı bir teklif olarak getirelim ve Meclis'i erken açalım, kabul edelim' şeklinde. Buna nasıl yaklaşıyorsunuz?" sorusu üzerine Çiçek, partilerin verdiği bir görev gereği, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun başkanlığını yaptığını söyledi.
Çiçek, esas itibariyle bu çalışmaları 4 siyasi partinin yürüttüğüne dikkati çekerek, "Meclis Başkanı olarak da fırsat buldukça, imkan ve ihtiyaç oldukça bu komisyona başkanlık yapıyoruz. Karar almalarını kolaylaştırıcı ve ihtiyaç duyulan sair hususların gereğini yerine getirmeye gayret ediyoruz" dedi.
MEVCUT ANAYASANIN DENGESİ BOZULDU
Yola çıkarken herkesin hedefinin yeni bir anayasa yapılması olduğunu dile getiren Çiçek, şunları kaydetti:
"Toplumun beklentisi de budur. Çünkü bu anayasa yürürlüğe girdiği tarihten bu yana, 17 defa değişikliğe uğramıştır. Bütünlüğü kalmadı, dengeleri bozuldu. Felsefesi ve öncelikleri ise zaten günümüzün ihtiyaçlarını cevap vermediği konusunda herkes ittifak halinde. Dolayısıyla böylesine bir anayasa ile Türkiye yoluna daha fazla devam edemeyeceği için... Türkiye'nin bir çok sorunu var. Başka ülkelerin de var. Ama onlara ilaveten Türkiye'nin bir de Anayasa sorunu vardır. Tartışdığımız konular, siyasetin gündeminde olan konular, siyatte gerginliğe sebebiyet veren, toplumda gerginliklere sebebiyet veren, birçok konunun menşeinde bu anayasanın olduğunu artık hepimiz görüyoruz ve daha fazla görmemiz lazınm. O nedenle 19 Ekim 2011'de yola çıkarken, yapmak istediğimiz yeni bir anayasaydı. Öncelikleri, felsefesi, dengeleri, hak ve özgürlükler açısından, çağdaş standartları yakalayacak bir anayasa. Bunun için epey çaba sarf edildi. Bunu gözardı etmemek lazım. 25 bin sayfayı aşan bir döküman da oluştu. Bu da Meclisimiz açısından ve Türkiye'nin yakın tarihi bakımından önemli bir gayrettir.
KEŞKE 128 MADDEDE ANLAŞSAYDIK
Ama bu kadar çabaya, bu kadar gayrete rağmen geldiğimiz nokta tatminkar değildir. Bunu hepimizin kabul etmesi lazım. Komisyon olarak biz de, zaten tutanaklarda var, kabul ettik. 48 madde yerine keşke 98 maddede, 128 maddede anlaşsaydık. Mümkünse tamamında anlaşabilseydik. Ama bu işin içerisine girdikçe ne kadar zor olduğunu hep beraber daha fazla görüyoruz. Yapılan açıklamalar, değerlendirmeler, işimizi çok da kolaylaştırmıyor. Onu da söyleyeyim. Bize düşen, dışarıda bu tartışmaların dışında kalarak ki bunu başlangıçta kabul ettik, ülkedeki tartışılan konuları, partilerin birbirine bakışlarını, demeçlerini Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda öncelikli olarak kabul etmeksizin, bize verilen özel bir görev var, bu görevi yapalım diye halen uğraşıyoruz"
ÇALIŞMALAR YAZ TATİLİNDE DEVAM EDECEK
TBMM Başkanı Çiçek, yaz tatilinde de arkadaşlarının çalıştığını ve çalışmaya devam edeceğini ifade ederek, "Şu an danışman arkadaşlara görev verildi. Temel hak ve özgürlüklerde anlaşamadığımız maddeler ve yargı bölümünü, bu ayın 29'una kadar danışman arkadaşlar olabildiğince uzlaşılabilecek bir noktaya getirecek. 29'undan itibaren de çalışmalara başlayacağız" dedi.
Bu konuyu tümünü ele alarak bir değerlendirme yapmasının kendileri açısından daha doğru olacağını vurgulayan Çiçek, şöyle devam etti:
"Bu çalışmaları belli bir noktaya getirelim. Biz bu bilgileri siyasi partilere sunuyoruz. Siyasi partiler bunları nasıl yapar, nasıl değerlendirir, kısım kısım mı, tümünü mü bekler, bu onların bileceği bir iş. Biz ürün ortaya koymaya çalışıyoruz. Bizim şu safhadaki görevimiz budur. Mevcut tartışmalara taraf olduğumuz taktirde bu çalışmalar, zaten yeteri kadar netice alamadık madde sayısı itibariyle, biraz daha işimiz zora girer. Onun için bir kişisel görüşüm var ama müsaade ederseniz bunu burada söylemeyeyim."
TUTUKLU VEKİLLER
Çiçek, tutuklu milletvekillerinin durumuyla ilgili bir soru üzerine, geçen sene adli kontrolle ilgili düzenlemenin yapıldığını ve özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığını anımsattı.
Meclis’in neden böyle bir düzenleme yaptığını çok açık ifade etmeye çalıştığını aktaran Çiçek, çünkü bu yasanın muhatabının büyük ölçüde yargı olduğunu kaydetti. Çiçek, şunları söyledi:
“Bir mahkeme kaldırılıyorsa, adı değiştiriliyorsa, görev alanı değiştiriliyorsa, bu bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Yasama organı olarak biz o tip uygulamalardan rahatsız olduk, o mahkemeler kaldırıldı. Yerine kurulanın aynı hataları tekrar etmemesi gerekir. Neticede aynı yol ve yöntemle uygulamalar sürecekse o zaman bir öncekini kaldırmanın anlamı yok. ‘Yasama organı olarak bizim muradımız budur, biz sizin bu yöndeki çalışmalarınızdan memnun değiliz’ diye. İkincisi adli kontrolün üst sınırını kaldırdık. Bununla da ‘yasama organı olarak biz tutuklamalardan yana değiliz, tutuklama istisnadır. Mağduriyetlere ve hak ihlallerine sebebiyet verir. Her açılan yüz davadan üçte biri beraatle sonuçlanıyor. Üçte birin içerisinde olup tutuklu kalanlar berat etmiş olsa bile yine de giden hayatı getirmek, çektiği ıstırapları dindirmek mümkün olmayacaktır. Yasama organı olarak size önemli bir imkanı getirdik, bu da adli kontroldür. Gelin hemen tutuklayıp ileride mağduriyetlere sebebiyet vermek yerine, mecbur değilseniz bunun şartlarını iyi değerlendirin, adli kontrol sistemini çalıştırın. Eğer tutuklamak gerekecekse hükümle beraber tutuklayın.’ Yasama organı olarak neden bu tedbiri aldığımızın gerekçesi olarak bunu ifade etmeye çalıştık. Maalesef o günden bu güne, bu soruna yargı ya davayı bitirerek veya ceza muhakemesindeki bu ve benzeri imkanlardan istifadeyle bir çözüm getirmedi. Bu halen bir eksiklik olarak duruyor. Bunları devamlı söylememizin de bir anlamı yok. Çünkü yasama organları, yargının yerine geçerek karar yazamaz. Biz ancak kuralı koyarız. Kuralın gerekçesini söyleriz. Benim söylediğimde, çıkardığımız yasanın gerekçesi, beklentimizdir. Ama bunu yerine geçip filanca falanca davanın kararını biz yazamayız. Onu yazacak olan yargıdır."
ANAYASA'NIN 83 VE 14'ÜNCÜ MADDELERİ DEĞİŞTİRİLMELİ
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, parça parça, her sorunla karşılaştıkça belli bir konu üzerinden fikir yürütmeye çalışıldığını vurgulayarak, "Bundan sonra her geçen gün bu sıkıntı artacaktır. Bu da anayasadan kaynaklanıyor. Anayasada yanlış kurallar duracak, siz o kuralların varlığını, yürürlüğünü sürdürmeye devam edeceksiniz ama öbür taraftan da karşılaştınız olayda doğru bir sonuç bekleyeceksiniz. Kural yanlış bundan doğru sonuç beklemek çok mantıklı gelmiyor" dedi.
Tutuklu milletvekilleri meselesinin seçim öncesinde de gündeme geldiğinde, bir kısım hukukçuların "Anayasa'nın 83 ve 14'üncü maddeleri değiştirilmeden siz bir kısım yasal düzenlemelerle bu sorunu çözemezsiniz’ dediklerini hatırlatan Çiçek, şu ifadeleri kullandı:
"Anayasadaki kural yanlış. Biz buradan doğru sonuç çıksın da şu üzüntülü durum ortadan kalksın diyoruz. Üstelik bunu yaparken kişisel ilişkilere, becerilere dayalı kişisel çözümler beklemeye çalışıyoruz. Maalesef bu da olmadı. Bence işte bu anayasanın en evvel değişmesi gereken noktalarından bir tanesi, 83 ve 14. maddedir. 4 siyasi partimizin verdiği tekliflere bakarsanız birbirine yakın bir teklif var. Anayasada uzlaşılan 48 maddeyi 98’e, 150’ye çıkarsak da bu sıkıntıları kökten çözüversek. Çünkü bizim çıkardığımız yasalara uygun beklentiler dışarıda her zaman gerçekleşmiyor. Maalesef bu 83 ve 14. madde, parlamenter sistem, demokrasi açısından bir çok eksikliği, ayıbı olan maddeler. Bunlar da varlığını sürdürmeye devam ediyor. Bu konuda da bir mutabakat sağlanamadı.”
BAYRAMLAR BİLE BİRARAYA GELMEMEMİZE İMKAN VERMİYOR
Bir gazetecinin, “48 maddelik paketin içerisine 83 ve 14. madde dahil edilebilir mi?” sorusu üzerine, Çiçek, “(48 madde olmasın) diye açıklama var. Bu benim yetkimde olan bir şey değil. Ben ihtiyaçları koyuyorum. Çözüm için daha fazla çaba sarf etmemiz gerektiğini söylüyorum. Daha fazla uzlaşacağımız maddenin olabileceğini söylüyorum. Biz bu ürünleri, ihtiyaçları, imkanları ortaya koyarız, geri kalanı siyasi partilerimizin kendi aralarındaki ilişkiler meselesidir” dedi.
“Ama siz de görüyorsunuz ki partilerimizin arasında bu manada çok yakın işbirliği, diyalog yok” ifadesini kullanan Çiçek, şöyle devam etti:
“Diyalog eksik olunca sizin aracılığınızla herkes birbirine bir şey söylemeye çalışıyor. Bir işi yüz yüze konuşmak başka bir odada birlikte konuşmak başka, sizin aracılığınızla konuşmak başkadır. Keşke yeni diyaloglar başlasa, başlatılabilse her konuda ve bu konuda, emin olun bugün sorduğunu bazı sorular geride bırakırız. Maalesef diyalog yok. Bayramlar bile bizim bir araya gelmemize imkan vermiyor. Bir kısım sıkıntılar bir araya gelip ülke sorunlarını birlikte konuşmamıza imkan vermiyor. Hatırlarsanız, Gaziantep’teki şehitlerin olduğu törende, vatandaşlar ‘hepiniz burada bir araya geliyorsunuz Ankara’da niye bir araya gelmiyorsunuz’ diye hem şikayetini hem beklentisini söyledi. Bir araya gelebilsek, bir çok sorunu çözebileceğiz ama böyle bir imkan siz de görüyorsunuz ki yok.”
GRUP TOPLANTILARI GAZİNO SALONU GİBİ
Grup toplantılarının giderek çok katılımlı basın toplantılarına dönüştüğünü söyleyen Çiçek, "Hele hele son toplantılarda atılan sloganlar, yuh çekmeler, halaylar, başka türlü. Neredeyse Meclis gazinoya dönüşür hale geldi. Bu gerçekten üzücü ve düşündürücüdür. Ben bunu hep söylemeye çalıştım. Siyasi partilerimiz elbette toplantılar yapacak. Bunun bir çok imkanı ve mekanı var. Ama grup toplantısı esas itibari ile milletvekilleri ile bazı partilerimizin yönetmeliklerine bakarsanız üst düzey parti yöneticilerinin katıldığı toplantılardır. Şimdi grup toplantısı diyoruz, milletvekili geliyor oturacak yer bulamıyor. Ben içeride yoğum ama içeride grup toplantısı yapılıyor. Bu beraberinde bir çok sıkıntıyı getiriyor. Yarın ümit etmediğimiz, arzu etmediğimiz, nasıl oluyor da bu Meclis çatısı altında bu sloganlar atılıyor diye bir kısım provokasyonlara sıkıntılara maruz kalırız." dedi.