Cemil Çiçek'e planlı saldırı
Acaba, Türk çocuklarının gönderildiği şu “çok
özel” üniversiteleri sorgulamağa kalksak başımıza ne işler
gelecek?... Adalet Bakanı Cemil Çiçek malum
muhterem zevata “Müslüman mahallesinde bu ticaret biraz
ayıp oluyor üstadlar” demeye kalktı ,demediklerini
bırakmıyorlar. Arif olana ibretlik durumlar vardır,hipoteze göre
hüküm verirsek, bu “ihanet” kapsamındaki kürsü
sahiplerine teslim ettiğimiz çocuklarımızı kendi ülkelerine karşı
nasıl programlandırıyoruz ortadadır. Üstüne de milyarlar ödeniyor.
Şebekenin gücü ve istilalarının boyutunu kavramak için çıkardığı
gürültüye, bu gürültünün yükseldiği köşebaşlarına iyi bakınız.
Üniversiteler, holdingler ve medyadaki kadınlı erkekli güruh...
“Soros çetesi”mi desem!?.
Avrupa Birliği’nin genişlemeden sorumlu görevlisinin sekreteri de
bu “malum” toplantının yapılamaması yüzünden
“üzüntülerini” bildirdi. AB bize doğru
genişleyecek ya, işte o “genişleme” işlerinin
muhteremleri de bu işle meşgul yani...
Bendeniz önceki yazıda “bu durumları” arz etmek”
istemiştim..
Demiştim ki; “ Avrupa Konseyi’nin kabul etmemizi beklediği
“azınlık” kavramına,yeni azınlıklar yaratma
çabalarına “Bu kavram bölünmezlik ve birlik ilkelerimize
karşıdır” diye tepki vermeliyiz.
Hatta “Azınlıklar konusu Türkiye için telaffuz dahi
edilemez “ demeliyiz..Hatta , "Azınlık kavramı
Türk hukukuna yabancıdır" diye eklemeliyiz....”
Ve bazı maddeler sıralamıştım...
Aslında bun bir alıntının sizlere sunumu idi...
Avrupa Korseyi’nin Fransa’ya sunduğu, Fransızların da “yok
öyle şey” dedikleri bir ilişkiler yumağı idi ve bendeniz
Fransa yerine Türkiye yazarak, ”Biz de böyle
olsun” demiştim.
Haberin aslı şuydu...
“Avrupa Konseyi'nin ırkçılık ve hoşgörüsüzlük raporunda azınlık
kavramını kabul etmesi istenen Fransa, 'Azınlık kavramı
bölünmezlik ve birlik ilkelerimize aykırıdır' cevabını
verdi
Türkiye'nin önüne sürekli sorun olarak getirilen azınlıklar konusu
Fransa için telaffuz dahi edilemez sulunuyor. Irkçılık ve
Hoşgörüsüzlükle Mücadele İçin Avrupa Komisyonu (ECRI) hazırladığı
bir raporda, Fransa'ya azınlıklar konusunda uyarıda bulundu.
Raporda, Fransa'nın azınlık kavramını yasal olarak kabul etmemesi
eleştirildi. Fransa'nın yanıtı ise, "Azınlık kavramı
Fransız hukukuna yabancıdır" oldu.
Fransa’nın geri çevirdiği sözleşme taslağında şunlar bulunuyor.
Deniyor ve şu maddeler sıralanıyordu.
Bu çerçevede...
1- Azınlık dilini öğrenme hakkını tanımak.
2- Azınlık dilinin serbestçe ve engelsiz olduğu gibi topluluk
önünde sözlü ve yazılı kullanma hakkını tanımak.
3- Ülkenin eğitim sistemi çerçevesinde ulusal azınlık üyelerine
özgü özel eğitim ve yetiştirme kurumlarını kurma ve yönetme hakkı
verilmesi.
4- Azınlık dilinde bilgi veya düşünceleri kamu yetkililerinin
müdahalesi olmadan alma ve iletme özgürlüğü.
5- Dil, din, gelenek ve kültürel mülkiyetlerini koruma amacıyla
özel şartlar oluşturulması.
6- Kültürlerini sürdürme ve geliştirme hakkı.
7- Ulusal azınlık üyelerine barış içinde toplanma, dernek kurma,
düşünce, vicdan ve din özgürlüğü haklarına saygı.
8- Dinini ve inancını uygulama hakkının yanında dini kurum kurma
hakkı tanıma.
9- Kendi medya organlarını kurma ve kullanma olanağını mümkün
olduğu ölçüde sağlamak.
10- Ulusal azınlığa mensup fertlerle çoğunluğa mensup olanlar
arasında ekonomik, sosyal, politik, ve kültürel yaşamın tüm
alanlarında, tam ve gerçek bir eşitlik sağlamak amacıyla gereken
yerde yeterli tedbirlerin alınması.
11- Sindirmeye yönelik politika izlenmemesi.
Son olarak Adalet Bakanı Çiçek’e saldıran aydın
cemaatinin kıblesinin ne tarafa dönük olduğu hangi cennet için
tapındıkları kolayca anlaşılabilir henhalde biraz fikir jimnastiği
yapılınca...
Türkiye’nin tepesine çöreklenmiş kremanın aklı fikri nerededir
bellidir de yüreği kan anlayan halkımız hangi düşünceler
içerisinde...
Gümüşhane Kelkit’in Gündem Gazetesi Yazarı Sayın Akın
Üstün’ün yazısını size sunuyorum.
“ Bir tek sen varsın. ölüme giderken gülen,
Bir tek sen varsın. ölümü şeref bilen,
Ey TÜRK, umutlar tükendiği gün,
Bir tek sen varsın yeniden dirilen....
KARA BAYRAMLAR
Meydanlarda Türk bayraklarıyla dolu törenlerin yapıldığı bir
haftayı daha geride bıraktık. Bu Hafta ve törenler TÜRK milleti
varolduğu sürece hafızalardan silinmeyecek ve tekrarlanacaktır.
Kara günlerle, bayramların birleştiği bu haftayı kara bayramlar
diye adlandırsak tam yerinde olur diye düşünüyorum.
Bir tarafta 19 Mayıs Gençlik bayramı kutlamaları
yapılırken Her tarafın TÜRK bayraklarıyla süslenmesi ve O şanlı
bayrağın Gönderde dalgalanması sevinç göz yaşlarına boğarken
milleti. Diğer tarafta teröristlerle girilen çatışmalarda şehit
olan ve uğrunda öldüğü vatanın bağımsızlık sembolü Ay yıldızlı
bayrağa sarılı yiğit TÜRK evlatlarının omuzlarda taşınan naaşı ve
arkalarında kalan yetim çocuklar, gözü yaşlı anneler, babalar, genç
yaşta dul kalan iffet abidesi gelinler. Bu gözü yaşlı insanlar bir
taraftan ağıt yakarken bir taraftan da gözyaşlarını silerek vatan
için bir değil bin oğul gitsin diyebilme yürekliliğini
gösteriyorlardı.
Bir tarafta gözyaşları ile Askerler toprağa verilirken, diğer
tarafta askere giden gençlerin eğlenceleri ve yüzlerindeki mutluluk
ifadesi görmeye değerdi, Düşünebiliyor musunuz? bir tarafta Askerde
şehit olan yiğitlerin Ay yıldızlı bayrağa sarılı naşı, öbür yanda
askere gideceği için mutluluktan uçan yiğit TÜRK gençlerinin
ellerindeki bayraklar.. Böyle bir davranışı TÜRK milletinden başka
bir millette görmek mümkün değildir.
Ancak, Bu olaylar içerisinde öylesi bir durum vardı ki; işin en acı
olanı buydu.
Yiğit askerlerimizi şehit eden, kandırılmış insanların yeniden dağa
çıkmasına vesile olan ve çanak tutan zihniyetin asker kutlamaları
tertiplemeleri. Bayrağa saygı yürüyüşüne katılma ve tertipleme
cesaretini gösteremeyenlerin bayrağın kutsallığı hakkında nutuk
atmaları ve konuşmalarında bu ülkeyi sizlere emanet ediyoruz diye
haykırıp alkış bekleyen ancak alkış yerine ''bizde
size Kıbrıs'ı emanet etmiştik'' sloganıyla
karşılandı. Bu sahnenin yaşanması beni Önder M.Kemal
ATATÜRK’ün yazmış olduğu nutuk adlı kitaba yönlendirdi ve
bende o kitaptan kısa bir alıntı ve EY TÜRK
GENÇLİĞİ’ne hitabeyi bir kez daha okuyup düşünmeleri için
gençlere ve bu ülkede yaşayan insanlara itafen yazıyorum.
Şöyle diyor;
Bugün, aynı inanç ve kesinlikle söylüyorum ki, ulusal ülküye, tam
bir bütünlükle yürümekte olan Türk Ulusunun büyük ulus olduğunu
bütün uygar dünya, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır.
Hiçbir an kuşkum yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük uygar
niteliği ve büyük uygar yeteneği, bundan sonra ki gelişmesi ile,
geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi
doğacaktır.
Türk ulusu!
Sonsuzluğa akıp giden her on yılda, bu büyük ulus bayramını daha
büyük onurlarla, mutluluklarla, huzur ve refah içinde kutlamanı
gönülden dilerim.
''Ne mutlu Türküm diyene!"
Ve gençliğe dedi ki...
“EY TÜRK GENÇLİĞİ !
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet,
muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane
temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde
dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici,
bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa
mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın
vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait,
çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklal ve Cumhuriyetini kastedecek düşmanlar, bütün dünyada
emsali görülmemiş galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün
tersanelerine girilmiş, bütün ordular dağıtılmış ve memleketin her
köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim
ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip
olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidara sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin
siyasi emelleriyle tehvit edebilirler.
Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilirler.
Ey Türk istikbalinin evladı !
İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve
Cumhuriyetini kurmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda
mevcuttur.”
M.KEMAL ATATÜRK
Bu kanı damarında taşımayanlar ve bu kandan rahatsızlık
duyanlar.Rahat olabilecekleri yerlere hicret etsinler....
ALLAH’A Emanet olun..