BIST 8.864
DOLAR 34,32
EURO 37,36
ALTIN 3.030,66

Cemil Çiçek'e planlı saldırı

Acaba, Türk çocuklarının gönderildiği şu “çok özel” üniversiteleri sorgulamağa kalksak başımıza ne işler gelecek?... Adalet Bakanı Cemil Çiçek malum muhterem zevata “Müslüman mahallesinde bu ticaret biraz ayıp oluyor üstadlar” demeye kalktı ,demediklerini bırakmıyorlar. Arif olana ibretlik durumlar vardır,hipoteze göre hüküm verirsek, bu “ihanet” kapsamındaki kürsü sahiplerine teslim ettiğimiz çocuklarımızı kendi ülkelerine karşı nasıl programlandırıyoruz ortadadır. Üstüne de milyarlar ödeniyor. Şebekenin gücü ve istilalarının boyutunu kavramak için çıkardığı gürültüye, bu gürültünün yükseldiği köşebaşlarına iyi bakınız. Üniversiteler, holdingler ve medyadaki kadınlı erkekli güruh...

“Soros çetesi”mi desem!?.

Avrupa Birliği’nin genişlemeden sorumlu görevlisinin sekreteri de bu “malum” toplantının yapılamaması yüzünden “üzüntülerini” bildirdi. AB bize doğru genişleyecek ya, işte o “genişleme” işlerinin muhteremleri de bu işle meşgul yani...

Bendeniz önceki yazıda “bu durumları” arz etmek” istemiştim..

Demiştim ki; “ Avrupa Konseyi’nin kabul etmemizi beklediği “azınlık” kavramına,yeni azınlıklar yaratma çabalarına “Bu kavram bölünmezlik ve birlik ilkelerimize karşıdır” diye tepki vermeliyiz.

Hatta “Azınlıklar konusu Türkiye için telaffuz dahi edilemez “ demeliyiz..Hatta , "Azınlık kavramı Türk hukukuna yabancıdır" diye eklemeliyiz....”

Ve bazı maddeler sıralamıştım...

Aslında bun bir alıntının sizlere sunumu idi...

Avrupa Korseyi’nin Fransa’ya sunduğu, Fransızların da “yok öyle şey” dedikleri bir ilişkiler yumağı idi ve bendeniz Fransa yerine Türkiye yazarak, ”Biz de böyle olsun” demiştim.

Haberin aslı şuydu...

“Avrupa Konseyi'nin ırkçılık ve hoşgörüsüzlük raporunda azınlık kavramını kabul etmesi istenen Fransa, 'Azınlık kavramı bölünmezlik ve birlik ilkelerimize aykırıdır' cevabını verdi

Türkiye'nin önüne sürekli sorun olarak getirilen azınlıklar konusu Fransa için telaffuz dahi edilemez sulunuyor. Irkçılık ve Hoşgörüsüzlükle Mücadele İçin Avrupa Komisyonu (ECRI) hazırladığı bir raporda, Fransa'ya azınlıklar konusunda uyarıda bulundu. Raporda, Fransa'nın azınlık kavramını yasal olarak kabul etmemesi eleştirildi. Fransa'nın yanıtı ise, "Azınlık kavramı Fransız hukukuna yabancıdır" oldu.

Fransa’nın geri çevirdiği sözleşme taslağında şunlar bulunuyor.

Deniyor ve şu maddeler sıralanıyordu.

Bu çerçevede...
1- Azınlık dilini öğrenme hakkını tanımak.
2- Azınlık dilinin serbestçe ve engelsiz olduğu gibi topluluk önünde sözlü ve yazılı kullanma hakkını tanımak.
3- Ülkenin eğitim sistemi çerçevesinde ulusal azınlık üyelerine özgü özel eğitim ve yetiştirme kurumlarını kurma ve yönetme hakkı verilmesi.
4- Azınlık dilinde bilgi veya düşünceleri kamu yetkililerinin müdahalesi olmadan alma ve iletme özgürlüğü.
5- Dil, din, gelenek ve kültürel mülkiyetlerini koruma amacıyla özel şartlar oluşturulması.
6- Kültürlerini sürdürme ve geliştirme hakkı.
7- Ulusal azınlık üyelerine barış içinde toplanma, dernek kurma, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü haklarına saygı.
8- Dinini ve inancını uygulama hakkının yanında dini kurum kurma hakkı tanıma.
9- Kendi medya organlarını kurma ve kullanma olanağını mümkün olduğu ölçüde sağlamak.
10- Ulusal azınlığa mensup fertlerle çoğunluğa mensup olanlar arasında ekonomik, sosyal, politik, ve kültürel yaşamın tüm alanlarında, tam ve gerçek bir eşitlik sağlamak amacıyla gereken yerde yeterli tedbirlerin alınması.
11- Sindirmeye yönelik politika izlenmemesi.

Son olarak Adalet Bakanı Çiçek’e saldıran aydın cemaatinin kıblesinin ne tarafa dönük olduğu hangi cennet için tapındıkları kolayca anlaşılabilir henhalde biraz fikir jimnastiği yapılınca...

Türkiye’nin tepesine çöreklenmiş kremanın aklı fikri nerededir bellidir de yüreği kan anlayan halkımız hangi düşünceler içerisinde...

Gümüşhane Kelkit’in Gündem Gazetesi Yazarı Sayın Akın Üstün’ün yazısını size sunuyorum.

“ Bir tek sen varsın. ölüme giderken gülen,

Bir tek sen varsın. ölümü şeref bilen,

Ey TÜRK, umutlar tükendiği gün,

Bir tek sen varsın yeniden dirilen....

KARA BAYRAMLAR

Meydanlarda Türk bayraklarıyla dolu törenlerin yapıldığı bir haftayı daha geride bıraktık. Bu Hafta ve törenler TÜRK milleti varolduğu sürece hafızalardan silinmeyecek ve tekrarlanacaktır.

Kara günlerle, bayramların birleştiği bu haftayı kara bayramlar diye adlandırsak tam yerinde olur diye düşünüyorum.

Bir tarafta 19 Mayıs Gençlik bayramı kutlamaları yapılırken Her tarafın TÜRK bayraklarıyla süslenmesi ve O şanlı bayrağın Gönderde dalgalanması sevinç göz yaşlarına boğarken milleti. Diğer tarafta teröristlerle girilen çatışmalarda şehit olan ve uğrunda öldüğü vatanın bağımsızlık sembolü Ay yıldızlı bayrağa sarılı yiğit TÜRK evlatlarının omuzlarda taşınan naaşı ve arkalarında kalan yetim çocuklar, gözü yaşlı anneler, babalar, genç yaşta dul kalan iffet abidesi gelinler. Bu gözü yaşlı insanlar bir taraftan ağıt yakarken bir taraftan da gözyaşlarını silerek vatan için bir değil bin oğul gitsin diyebilme yürekliliğini gösteriyorlardı.

Bir tarafta gözyaşları ile Askerler toprağa verilirken, diğer tarafta askere giden gençlerin eğlenceleri ve yüzlerindeki mutluluk ifadesi görmeye değerdi, Düşünebiliyor musunuz? bir tarafta Askerde şehit olan yiğitlerin Ay yıldızlı bayrağa sarılı naşı, öbür yanda askere gideceği için mutluluktan uçan yiğit TÜRK gençlerinin ellerindeki bayraklar.. Böyle bir davranışı TÜRK milletinden başka bir millette görmek mümkün değildir.

Ancak, Bu olaylar içerisinde öylesi bir durum vardı ki; işin en acı olanı buydu.
Yiğit askerlerimizi şehit eden, kandırılmış insanların yeniden dağa çıkmasına vesile olan ve çanak tutan zihniyetin asker kutlamaları tertiplemeleri. Bayrağa saygı yürüyüşüne katılma ve tertipleme cesaretini gösteremeyenlerin bayrağın kutsallığı hakkında nutuk atmaları ve konuşmalarında bu ülkeyi sizlere emanet ediyoruz diye haykırıp alkış bekleyen ancak alkış yerine ''bizde size Kıbrıs'ı emanet etmiştik'' sloganıyla karşılandı. Bu sahnenin yaşanması beni Önder M.Kemal ATATÜRK’ün yazmış olduğu nutuk adlı kitaba yönlendirdi ve bende o kitaptan kısa bir alıntı ve EY TÜRK GENÇLİĞİ’ne hitabeyi bir kez daha okuyup düşünmeleri için gençlere ve bu ülkede yaşayan insanlara itafen yazıyorum.

Şöyle diyor;

Bugün, aynı inanç ve kesinlikle söylüyorum ki, ulusal ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk Ulusunun büyük ulus olduğunu bütün uygar dünya, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır.

Hiçbir an kuşkum yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük uygar niteliği ve büyük uygar yeteneği, bundan sonra ki gelişmesi ile, geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.

Türk ulusu!

Sonsuzluğa akıp giden her on yılda, bu büyük ulus bayramını daha büyük onurlarla, mutluluklarla, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
''Ne mutlu Türküm diyene!"


Ve gençliğe dedi ki...

“EY TÜRK GENÇLİĞİ !

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

İstiklal ve Cumhuriyetini kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün ordular dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidara sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tehvit edebilirler.

Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilirler.

Ey Türk istikbalinin evladı !

İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurmaktır!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”


M.KEMAL ATATÜRK

Bu kanı damarında taşımayanlar ve bu kandan rahatsızlık duyanlar.Rahat olabilecekleri yerlere hicret etsinler....

ALLAH’A Emanet olun..