Bakan Cemil Çiçek katıldığı bir televizyon programında bir grup siyasetçi için çok ağır sözler söyledi. İşte o sözler.
Abone olBaşbakan Yardımcısı Cemil Çiçek öyle bir sinirlendi ki ekranda olduğunu unutup 'bir kısım mahluklar'a 'hödük' suçlaması yaptı.
Onun bu lafları ettiği kişilerse Genelkurmay Başkanlığı bildirisinin yayımlandığı 27 Nisan’da başlarını yorganın altına sokup uyuyan "bazı siyasilerdi."
FERHAT SARIKAYA SORUSUNA KAÇAMAK YANIT
Bugün TV’de yayınlanan “Temsilciler Meclisi” programına katılarak gazeteci Mustafa Ünal, Şamil Tayyar ve Adem Yavuz’un sorularını yanıtlayan Çiçek’e ilk olarak “Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın meslekten men edildiği HSYK toplantısına Adalet Bakanı olarak katılmayarak ihraç edilmesinin önünün açılmasına neden sebep olduğu” soruldu.
27 NİSAN'DA NE OLMUŞTU? |
Türk Silahlı Kuvvetleri adına Genelkurmay Başkanlığı’nın Cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla 27 Nisan 2007 gecesi saat 23.20’de yaptığı laiklikle ilgili açıklama, bazı siyasetçi ve gazeteciler tarafından “muhtıra” olarak tanımlanmış, internet aracılığıyla verildiği için “e-muhtıra” olarak adlandırılmıştı. 27 Nisan’da, Milli Savunma Bakanı ile bazı Ak Partililerin ortadan kaybolduğu konuşulmuştu. |
Çiçek, Şemdinli Savcısı’yla ilgili Genelkurmay’ın dört sayfalık ayrıntılı ve ince işlenmiş bir şikâyet dilekçesi olduğunu, Adalet Bakanlığı olarak bu dilekçeyle ilgili işlem yapmak durumunda kaldıklarını söyledi.
Savcı Ferhat Sarıkaya’nın görevden alınmasını bu dilekçeye bağlayan Çiçek, Adelet Bakanı olarak bu dilekçenin ve Sarıkaya’nın ihracının gündeme alındığı kurul toplantısına katılmayarak ihracın önünü açmasına ilişkin soruyu yanıtlamadı.
TELEVİZYON MÜSAADE ETMİYOR DEDİ AMA SAYDIRDI
Tayyar’ın “Benzer bütün müdahalelerde hep Çiçek’in adının bazı çevrelerce hep gündeme getirildiğini” söylemesi üzerine sinirlenen Çiçek, şunları söyledi:
“Bir şey diyeceğim ama televizyon müsaade etmiyor. Ben millet adına görev yaparım. Yapacağım bir şey varsa çözümün parçası olarak yaparım. Bu ülkenin idaresinin çok kolay olmadığını herkesin bilmesi gerekir.
Bugün bir kısım şeyler yazılıyorsa, konuşuluyorsa, rahatlıkla tartışılıyorsa, benim de içinde bulunduğum ama kazmacı gibi hamallığını yaptığım bir dönemin getirdiği özgürlükler sayesinde yapılıyor. Bu, bir.
O HÖDÜKLERİN ETTİĞİ LAFLARIN KIYMETİ YOK
İkincisi, bir kısım adamların özgürlükçülüğü, demokratlığı kendinden menkul. Ben bu tür hödük adamlara derim ki, kimse bunlar, daha ötesine sizin televizyonunuz ve benim terbiyem müsait değil, 27 Nisan gecesi neredeydiniz? Ayakta olan ben ve benim gibi birkaç adam vardı. Geri kalanlar yorganını kafasına çekmiş, ‘Sabah ola hayrola’ deyip, horul horul kış uykusuna yatan bir kısım mahlukların ileri geri laf etmiş olmalarının hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
Ben ülkem için yapılması gereken bir şey yaparım ve karşılığını da beklemem. Milletimin takdiri, duası yeter. Söylediğim laflarımın arkasında hayatım var.”